Nesrin Erdoğmuş

Nesrin Erdoğmuş

MAHALLE BAKKALLARI

MAHALLE BAKKALLARI

Sevgili okurlarım merhaba.
Bugün sizlere hepimizin çok sıkça rastladığı bir konudan bahsetmek istiyorum.
Konumuz şu.
Oturduğumuz semtlerdeki, kısaca sokağımızdaki, mahallemizdeki, caddemizdeki bakkallar.
Kısaca evimize iş yerimize en yakın bakkal hangisiyse, alışveriş yaptığımız küçük esnaflar.
Geçmiş yıllarda her zaman yazılarımda şunu belirtiyordum.
Üç harfli işletmelerden uzak durunuz. Alışverişlerinizi semtinizdeki bakkallardan yapınız diye.
Amacım küçük esnafın kalkınmasıydı.
Amacım küçük esnafın evine ekmek gōtūrmesiydi.
Büyük üç harfli zincir marketlerinin değil de, küçük esnafın kazanmasıydı.
Amma velakin yıllardır savunduğum küçük esnafla ilgili konuyu bugün sizlere biraz deşmek ayrıntıya girerek sıkıntıları dile getirmek istiyorum.
Gördüğümüz, duyum aldığımız birçok vatandaşımızın da bu konudan muzdarip olduğunu görüp, fikir alışverişi yapmak istedik. Hatta ve hatta başımıza gelen son durumlar bizimde fikirlerimizi değiştirmeye ramak kaldı siz okuyucularımıza diyebiliriz
Evet sevgili okuyucularım ; Biliyorsunuz ki ülkemiz de son zamlardan sonra vatandaş olarak hepimiz geçim zorluğu çekiyoruz .Son zamlardan önce aldığımız bir ürünü şimdi üç kat fiyat farkıyla alıyoruz . Vatandaş olarak bizlerde alacağımız ūrūnūn fiyatına kalitesine , son kullanma tarihine bakıp alış veriş yapmaya çalışıyoruz.
Üç harfli zincir mağazalarda ve dev marketlerde bir malın fiyatını etiketine bakarak alıp almamakta hemen karar veriyoruz.
Hatta alacağımız ürünün bir kaç markası var ise karşılaştırma yapıp hangi mal bize uyuyorsa onu almaya çalışıyoruz .
Mahalle bakkalına gidiyoruz.
Şunun fiyatı ne kadar.
Bu ürünün kilosu ne kadar .
Şu ne kadar.
Bu ne kadar. V.s.....
Gibi sorular mecburen soruyoruz. Çünkü cebimizde harcayacak çok fazla para miktarı yok .
Şimdi gelelim asıl konumuza...
Mahalle bakkalımıza neyi sorarsak cevap alıyoruz.
Ama hal öyle bir hale geliyor ki iki ürünün fiyatını soralım eğer sorduğumuz bir üçüncü üründen almıyorsak, mahalle bakkalımız bize cevap vermeye bile üşeniyor. Suratını asıyor.
Geçmiş dönemlerde Basın olarak Diyarbakır Esnaf Sanatkarlar Odasıyla yaptığımız bir toplantıda DESOP Başkanı Sayın Alican Ebedinoğlu başkana bu konuyu gündeme getirip bakkalların küçük esnafın bazı durumlarında kendilerini yenilemeleri gerektiğini gündeme getirmiştim.
Hatta ve hatta bakkallarda satılan ürünlerin raf fiyatlarının olması gerektiğini alıcının bu fiyatlara bakıp bir ürünü aldığında fiyatını da sormadan alması gerektiğini belirtmiştim.
Tabiki ;
Bu raf fiyatlarını Bakkallarda görmek mümkün değil.
Sadece fiyat sorulur. Alınan cevap satıcının kafasına göre vereceği bir fiyatla ürün alınır.
Aynı malı bugün gidin alın fiyat farklıdır.
Komşunuz gitsin alsın fiyat yine farklıdır.
Bir kaç gün sonra gidip alırsanız fiyat yine yine farklıdır.
Şimdi diyeceksiniz ki; her gün herşeye zam geliyor.
Doğrudur....
Üç harfli zincir marketlerde de üç günde bir fiyat farklılığı olabiliyor.
Bu da doğrudur.
Yahut dev marketlerde de üç günde bir fiyatta değişiklik olabiliyor.
Bu da doğrudur.
Amma velakin bu üç gün dört gün bir haftalık zam olmayabiliyor.
Geçen hafta aldığımız ürün aynı fiyatdan da olabiliyor olmayabiliyor da.
Değil mi?
Ama Bakkallar da durum öylemi.
Kafaya göre zam kafasına göre fiyat veriliyor.
Bu ne demektir.
Devamlı müşterime tolerans sağlayabilirim.
Fiyat benim ölçtüğûm fiyattır.
Buna kimse karışamaz.
Zaten serbest piyasa var.
Alın işte adam da kayırırım. Az da derim çokta derim
Benim keyfimin kâhyası yine benim.
Yoğurdu mu soruyorsun?
Sana fiyat veriyorum.
Ali'ye kilosu 20 tl derim . Çünkü Ali benim müşterim hep benden alışveriş yapıyor.
Veli' ye kilosunu 23 tl den veririm.
Çünkü ara ara benden alışveriş yapıyor.
Pirinç mi alacan.
Mehmet" e kilosu 40 tl, Ahmet'e kilosunu 45 tl den derim.
Benim müşterim var. Müşterim olmayan da var..
Değil mi ama ?
Sevgili okuyucularımız aslında bu yazımda söyleyecek o kadar çok sözüm var ki.
Ama yerimiz dar ve asıl konumuza odaklanalım diye düşünüyorum.
Haaa birde unutmadan söylemek istiyorum.
Bu son tüketim tarihine ürünü alıp poşete bıraktıktan sonra bakkaldan çıkarken bakabiliyoruz ya...
Hele ki son tüketim tarihinin geçmesine az bir süre varsa ve siz bu aldığınız ürünü değiştirmek için mahalle bakkalınıza ürünü geri vermek istiyorsanız vay halinize derim.
Artık bu mahalle bakkalına bir daha girmeyin diye de sözlerimi tamamlamak isterim.
Birde öyle bir üründen öyle yarım kilo falan istemeyiniz sakın olur mu ?
Şu mahalle bakkalında ki satıcı beylerimiz öyle küçük mal satmayı da sevmezler.
Alacağınız bu malı sizin kafanıza çakmazlar ama, kafanıza çakmakdan daha beter size bir bakış fırlatırlar.
Eeee hal böyle iken ne olacak şimdi alıcının hali.
Tekrar mı gitsin üç harfli market zincirlerine .
İster alır yüz gramlık bir paket, ister alır bir kiloluk bir paket bu onun bileceği iş değil mi?
İşte benim bu yazımda anlatmak istediğim ve çözüme ulaşmasını istediğim konu şu.
Bizler vatandaş olarak evlerine ekmek götüren mahalle bakkallarından alışveriş yapmak istiyoruz.
Çünkü bu küçük esnaf yararlansın istiyoruz.
Ama bu küçük esnafımız satacağı malın fiyatını belirtirken dengeli davransın istiyoruz.
Fiyat farklılığı istemiyoruz.
Ürünün son kullanma tarihini poşete birakmadan da bilmek istiyoruz.
Her daim müşterisine indirimli ürün satıp, dükkanına arada gelene aynı malı farklı fiyata vermesini istemiyoruz.
Benim şahsi görüşüm benim gibi mahalle bakkallarının yanlışlarının görülmesi ve düzeltilmesidir.
Zaten şuan vatandaş o kadar mali kriz içindeki en uygun fiyat nerde ise oraya gidip ihtiyaçlarını temin etmeye çalışacaktır .
Ona göre diyorum.
Evinize ekmek götürmek istiyorsanız önce gūleryūz sonra günün koşullarına göre sabit fiyat istiyoruz.
Unutmadan tabiki yine de bunu belirtmekte yarar var.
Peynirimi yüz gramda alırım.
Portakalımı yarım kilo da isterim. Lütfen yüzümüze öyle beğenmemezlik tavırla bakmayınız.
Yoksa ..
Ne mi olur...
Üç harfli zincirler marketinde iki portakal da alırım, bir elma da alırım.
Alan ben tüketen ben paramı veren yine benim.
Vatandaşı koruyup kollamak ve yetkililere bir kez daha seslenmek yazıp gündeme getirmek bizlerin görevi ise, çözüm bulmak da sizlerin görevidir diyoruz.
Sevgilerimle Haydi rastgele ...

Önceki ve Sonraki Yazılar
Nesrin Erdoğmuş Arşivi
SON YAZILAR