Mustafa Nesim Sevinç

Mustafa Nesim Sevinç

Kasabalı olduk - 2

Kasabalı olduk - 2

Yazımın 1. Bölümün de “kent” ve “köy” arasında sıkışmış kasaba kültürünü anlatmıştım. Bu bölümde ise kasaba kültürünün yapısını anlatacağım.

Bölüm 2

Şimdi önce kasaba kültürünün yapısına vebazı özelliklerine bir göz atalım.

  • Gösterişe meraklıdırlar, birbirleri ile yarışırlar.
  • Batıl inançları gelişmiştir vesahte biliminin uygulayıcısıdırlar. Bilimin yaptıklarını görmezden gelip, tehlikelerin kendi duaları sayesinde çözüldüğünü düşünürler.
  • Bilim yerine inançla hareket ederler veinanmak kolay ve basit olduğu için tercih ederler. Kimse inançlarını ölçemez ve sorgulayamaz, bu yüzden geleneklere ve adetlere göre hareket ederler. İnandıkları hiçbir şeyi sorgulatmazlar.
  • İnanç sistemlerinin “kutsal metinlerinde ki kurallara uygulamadıkları gibi işlerine geldiği gibi yorumlarlar ve düşünce sistemlerinin bilimsel rasyonel yaklaşımına uymazlar.”“Hakkında kesin bilgin olmayanın ardına gitme” hükmünü işine geldiği zaman öne çıkarırken; bu hükmü “kendine fren koymanın” bir ilkesi olarak yaşama taşırlar.
  • Kısa mesaja dayalı iletişimle yetinir; düşünce geliştirmeye istekleri de, sabırları da yoktur.
  • Çocuklarını büyük kentlere okumaya göndermek istemezler. Çünkü medeniyetle tanışanların geri dönmediğini düşünürler.
  • Kasabada fazla eğitim gerekli değildir, biraz bilgi onlara yeterlidir.Bilgileri genellikle okudukları gazete ve izledikleri televizyondan gelir.Gazete okudukları için kendilerini çok kültürlü sanır ahkam kesmeyi severler. “Sorgulama ile yargılamayı”sıklıkla karıştırırlar ve algılayamadıkları her şeyi “iç ve dış güçlerin” komplosuna ve onları yönlendirenbir “üst akla” bağlarlar.
  • Hayattan siyasete her alanda dedikodu üretirler vekasaba kahvehaneleri bu kültürünün bir yansımasıdır.
  • Düşüncelere saygıları yoktur, boyutsuz düşünürler.
  • Dışa kapalıdırlar, ama eğlenceleri severler.
  • Kasaba ekonomisi, yerel esnaflığa, alım-satım, aracılık, komisyonculuk ve fırsat değerlendirmeye dayalıdır.Her şeyi paraya çevirmekte tereddüt etmezler.Kasabalı köylüyü sömürürler, onlardan ucuza alıp kentten getirdikleri malları pahalı satarlar.Vadeli işlemleri iyi bilirler ve tüm hesaplar “hasat takvimine” göre yapılır.Fırsatçılığı, her çeşit ahlaki eksikliği “ekmeğini kazanmak”bahanesiyle örtmeye çalışırlar. Çıkarları için her rolü oynarlar ve birbirlerini bu konuda safsatalarla desteklerler.
  • Kasaba kültürü ilke ve kurallara dayanmaz, anlık gereksinimlere göre hareket eder ve her kuralı ve kaideyi kendi işine geldiği gibi yorumlamaya çalışırlar, akışkan ve fırsatçıdırlar.
  • “Cehalet konforunu” sınırlamak istemediğinden, “inançtan düşünceye geçme” konusunda çaba göstermez. İnançtan düşünceye geçmedikçe de “kul olmaktan yurttaş olmaya” ilerleyemezler.
  • İnsanları “kim olduğuna” bakarak değerlendirirler
  • Yargılama, sorgulamada kentliden farklıdır. Kusuru ve yanlışı “kimin” yaptığını bakarlar.
  • Kasabada düşünce yerine dedikodu hakimdir ve çoğu zaman kavgalara yol açar. Bu kavgalar basit ve sınırlıdır.
  • Çoğunlukla çekirdek aile yapısına sahiptirler.
  • Kurnazlığı severler, köylüleri küçümserler ve genellikle gelişmelerini engellemeye çalışırlar.
  • Özgüven eksikliği nedeniyle yüzleşmek istemezler ve arkadan vurma ve pusu kurma zihniyetine sahip olduklarından,öz, söz ve davranışları arasında tutarsızlık vardır. “Uzlaşmak” yerine “çatışmayı” tercih ederler.
  • Muhafazakârdırlar, yeniliğe kapalıdırlar, değişimi sevmezler ve genellikle insana değil maddi varlıklara yatırım yapmayı tercih ederler ve riskli işlere girmekten kaçınırlar. Garanticidirler.
  • Muhafazakâr olsalar da kimseye görünmeden eğlence âlemlerine giderler, hatta iş bağlantıları böyle yerlerde yaparlar.
  • Sorumluluk almaktan her zaman kaçarlar. Bu yüzden sorumluluk alanların peşine takılmak işlerine geldiğini bilenkasaba kurnazları, sorumluluk alıyor görünümünde liderliğe soyunurlar. Etrafında bir kitle toplandıklarında bu kitlenin pazarlanarak güç elde edileceğini bilirler vekimseninonlara rakip olmayacağından işleri de kolay olduğunu fark ederler. “Siyasetleri genellikle de “dedikodu” üzerine kuruludur.Kasaba politikasın da araştırma, belge, bilgi, bilgeliğe, erdeme, inceleme, sık dokuma, plana, program önem taşımaz. “dünya bir gündür, o da bugündür”, anlayışı ile “sahte gündemlerle” yaşarlar.

Yukarıda küçük bir kısmını yazdığım kasaba kültürünün Türkiye’nin tamamın da yaygın olduğunu ve bu kültürün daha üst seviyeye taşıdığı zihniyetin, halktan başlayarak siyasete, devlete ve şirketlere kadar yayılması ve kolay kolay değişmeme şartlarının ortadan kalktığıdır.

3. Bölümde kasaba kültürün Türkiye üzerindeki etkilerini anlatıp yazımı bitireceğim.

[email protected]

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Mustafa Nesim Sevinç Arşivi
SON YAZILAR