Av. Güler Koçyiğit

Av. Güler Koçyiğit

Kadın Hayattır... Hayatın Devamı için Kadın Yaşamalı-Yaşatılmalıdır…

Kadın Hayattır... Hayatın Devamı için Kadın Yaşamalı-Yaşatılmalıdır…

Son yıllarda ne çok arttı değil mi kadın cinayetleri ? Son bir ayda tamı tamına 27 kadın öldürülmüş, belki daha bilmediklerimizde vardır…:((

Evet,  tek kelimeyle vahşet. Üstelik bu kadınlar bir zamanlar evli, nişanlı, sevgili oldukları erkekler tarafından katlediliyorlar…

Düşünsenize âşık olduğu, sevdiği, bir dönem yanında kendisini mutlu ve güvende hissettiği erkekler tarafından yani…

Tabi kısa sürüyor bu mutluluk ve güven duygusu. Çünkü şiddete meyilli bir insanın şiddet uygulamaya başlaması için çok uzun zaman geçmesine gerek yok. Çok kısa sürede gösteriyor aslında psikopatlığını. Çünkü karakter yok onlarda, kişilikleri oluşmamış.

Çok ciddi travmaları var, kendisi de şiddet görmüş, şiddet ortamında bulunmuş. Şiddetin hoş görüldüğü, erkeğe hak olarak tanındığı ortamlarda yetişmiş… Karakter sahibi olmadıkları ve kişilikleri de gelişmediği için bu yönünü asla uzun süre gizleyemiyorlar aslında. O yüzden kadınların erkeklerin davranışlarına çok dikkat etmeleri gerekiyor…

Tabi ben psikolog değilim, ahkâm kestiğim düşünülmesin ama psikolojiye merakımdan dolayı okumuşluğum bir de çevremde gözlemlediklerim var. Onlara istinaden ve bir kadın olarak duygularımı, düşüncelerimi, gözlemlerimi paylaşıyorum.

Yıllar önce eşinden şiddet gören bir arkadaşıma sormuştum. Flört ederken, nişanlıyken hiç mi anlamadın şiddete meyilli olduğunu ?

Hiç unutmam o da bana nişanlıyken külahta dondurma yediği için eline vurup, dondurmayı yere düşürdüğünü ama o zaman bu davranışını önemsemediğini, çok büyütmeye gerek yok diye düşündüğünü söylemişti. Belki kıskanması hoşuna bile gitmişti kim bilir ?..

 İşte nişanlıyken eline vuran erkek, evlenince yüzüne vurur hatta öldüre de bilir. Onun için hiç fark etmez… Burada bunu fark edecek ve kendisine yapılan en ufacık sözlü veya fiili şiddeti mercek altına alması gereken kadınlardır…

Hele kadınların ve toplumun genelinin bakış açısı yok mu ? Seven insan kıskanır. Hangi akıl fukarası neresinden uydurmuş bunu anlamıyorum ki…

Psikopatlığı, kıskançlık kılıfı ile normalleştiren bu bakış açısı öldürüyor kadınları. Bu bakış açısına sahip ya da hoş gören kadınların yetiştirdiği erkekler tarafından öldürülüyoruz...

Sonra bir tartışmadır başlıyor, hele hele öldürülen kadın onu öldüren erkeğin eşi değil sevgilisi ise bu tartışmada söylenen sözlerin akılla pek izahı olmuyor.

Vay efendim ne işi varmış o erkekle, kadın kuyruğunu sallamasa bu olmazmış, nasıl tanıyamamış, öyleleriyle ne işi varmış ?..

Usturuplu olsaymış bu başına gelmezmiş. Bütün bunlar modernlik adına yaptığı şeyler yüzünden oluyormuş muş muş muş diye sürüp giden, okuduğunda, duyduğunda insanın tüylerini diken diken eden sözler bunlar, bir de ortalama bir zekâya sahip insanın söylememesi gereken.

Niye hemen pusulanın hep kuzeyi gösteren ibresi gibi, cinayetlerde de toplumun suçlayan parmağı hemen kadını işaret ediyor ?

Kadın öldürülmüşse bunun sebebi  onun yaptıkları mıdır ?  Ne yani kadın mı davetiye çıkarıyor kendi ölümüne ?..

Yuh artık !..

Ne kadar kirli zihinleriniz var sizin, kötü, çirkin… Aha buradan söylüyorum, bunu söyleyen, böyle düşünen herkes katildir. Çünkü kadınları katledilmesinin sebebi bu zihniyettir. Ve bu zihniyete sahip herkes suç ortağıdır…

Toplumun tuhaf bakış açıları ve saçma sapan önyargılarına dayandırılarak, bahane edilerek, kadına uygulanan şiddet normalleştirilemez. Hiçbir kadın ne yaparsa yapsın asla şiddete maruz bırakılamaz…

Dünyanın her yerinde, her türlü canlıya şiddet uyguluyor insanoğlu. Kadına, çocuğa, hayvana, erkeğe, doğaya...

Yazımın başında da dediğim gibi son dönemlerde ülkemizde de maalesef cinayet, taciz-tecavüz, istismar olayları çok arttı. Ve bu şiddet olaylarıyla birlikte gündeme gelen sürekli dillendirilen, bu kötülüklerin yapılmasını tamamen engelleyemese de azaltacağına inanılan bir Hukuki Sözleşmeden bahsediliyor.

İstanbul Sözleşmesi…

Yapılan anketlere göre toplumun ~%52'si İstanbul Sözleşmesinin ne olduğunu bilmiyormuş...

Peki nedir bu İstanbul Sözleşmesi ?

İstanbul Sözleşmesi, kadına yönelik şiddetle mücadele kapsamında son dönemde kabul edilen uluslararası metinler içinde en fazla öne çıkarılan en yeni sözleşmedir.

Sözleşme, 11 Mayıs 2011'de Avrupa Konseyi tarafından İstanbul'da imzaya açıldı ve Mart 2019 itibarıyla 46 devlet ve Avrupa Birliği tarafından imzalandı.

 Avrupa Konseyi Sözleşmesi, bilinen adıyla İstanbul Sözleşmesi, Avrupa Konseyi’nin, kadınlara yönelik şiddet ve ev içi şiddetin önlenmesi ve bunlarla mücadeleye ilişkin, ciddi bir insan hakları ihlali oluşturan bu sorunu en kapsamlı şekilde ele alan bir uluslar arası anlaşmadır.

 Bu tür şiddete sıfır tolerans gösterilmesini hedeflemektedir ve Avrupa ile onun sınırlarını da aşan geniş bir alanda daha güvenli yaşanabilmesini sağlama yolunda önemli bir adımdır.

Şiddetin önlenmesi, mağdurların korunması ve şiddet uygulayanların adalete teslim edilmesi, bu sözleşmenin temel esaslarını oluşturmaktadır.

Ayrıca, toplumun her ferdini, özellikle de erkekleri ve erkek çocuklarını, tutumlarını değiştirmeye davet ederek, bireylerin vicdanlarını ve düşüncelerini değiştirmeyi amaçlamaktadır.

Bu sözleşme aracılığıyla, erkeklerle kadınlar arasında daha fazla eşitlik sağlamaya yönelik çağrı yapılmaktadır.

Çünkü kadınlara yönelik şiddetin kökleri, toplumda erkek ve kadın arasındaki eşitsizliğe dayanmaktadır. Ve yüzyıllardır devam eden bu eşitsizlik bir hoşgörü ve inkâr kültürünün sonucu olarak maalesef hâlâ sürdürülmektedir. 
İstanbul Sözleşmesinin onu imzalayan taraf devletlerden talepleri ; Önleme, Koruma ve Yargılama başlıkları altında belirtilmiştir..

Önleme
- Kadınlara yönelik şiddetin kabullenilmesine neden olan tutumların, toplumsal cinsiyet rollerinin ve klişelerin değiştirilmesi,
- Mağdurlar üzerinde çalışan profesyonel kadroların eğitilmesi,
- Farklı şiddet türleri ve bunların travma yaratıcı özellikleri hakkında farkındalık yaratılması,
- Eğitimin her kademesinde, eşitliği ele alan konuların ders müfredatına dahil edilmesi,
- Halka ulaşabilmek için STK’ları,  medya ve özel sektörle işbirliği yapılması.
Koruma

-Tüm tedbirler içinde, mağdurların ihtiyaçlarına ve güven içinde olmalarına en büyük önemin verilmesinin sağlanması,
- Mağdurlara ve çocuklarına psikolojik ve hukuki danışmanlığın yanı sıra tıbbi yardım da sağlayan özelleşmiş destek hizmetlerinin düzenlenmesi,
- Yeterli sayıda sığınma evinin tahsis edilmesi ve günün her saati kullanılabilecek ücretsiz telefon yardım hatları sağlanması.
Yargılama

- Kadınlara yönelik şiddetin suç sayılmasının ve gerekli cezaların verilmesinin sağlanması,
- Gelenek, töre, din, ya da  “namus” gerekçelerinin, herhangi bir şiddet eyleminin bahanesi olarak kabul edilmemesinin sağlanması,
- Soruşturma ve yargılama sürecinde mağdurların özel koruma tedbirlerinden yararlanmalarının sağlanması,
- Kolluk kuvvetlerinin yardım  isteyenlere anında yardıma gidebilmelerinin ve tehlikeli durumlara yetkinlikle müdahale etmelerinin sağlanması.

Bu sözleşme kapsamında uygulanması gereken politikalar ise belirtilen tüm talep ve tedbirlerin kapsamlı ve koordineli bir şekilde uygulanacak politikaların bir parçası olmasının sağlanması ve kadına karşı şiddete bütüncül bir karşılık da bulunulması istenmektedir.
Sözleşme kapsamındaki suçlar :
Sözleşme,  taraf devletlere belirtilen davranışlara yönelik cezai veya başka bir hukuki yaptırım öngörmeyi zorunlu kılmıştır.
- ev içi şiddet (fiziksel, cinsel, psikolojik veya ekonomik)
- taciz amaçlı takip,
- tecavüz dâhil, cinsel şiddet,
- cinsel taciz,
- zorla evlendirme,
- kadınların sünnet edilmesi,
- kürtaja zorlama ve kısırlaştırmaya zorlama.
Burada açıkça verilmek istenen mesaj, kadınlara yönelik şiddetin ve ev içi şiddetin özel hayatta saklı kalacak konular olmadığıdır. Aksine, mağdur olan kimse failin eşi, hayat arkadaşı yada ailenin bir ferdi ise, aile içinde işlenen suçların özellikle travma yaratıcı etkisini vurgulamak üzere bu kişinin cezası daha da ağırlaştırılabilir.

Kapsamlı bir içeriği olan İstanbul Sözleşmesi kadınların yaşam haklarını, güvenliklerini sağlayan çok önemli bir uluslar arası anlaşmadır.

Bırakın kaldırılmasını ya da değiştirilmesini olduğu şekilde uygulanmasından asla taviz verilmemelidir…

Kadın hayattır, hayatın devamı için kadın yaşamalı-yaşatılmalıdır…

Sevgiyle … :)

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
1 Yorum
Av. Güler Koçyiğit Arşivi
SON YAZILAR