İNSANOĞLU NEDEN DOĞAYLA SAVAŞMA İNADINDAN VAZGEÇMİYOR?
Mümin AĞCAKAYA
Yaz mevsimini henüz geride bırakmadık ama geçmiş yıllara göre daha sıcak günler geçirdik. Küresel ısınmaya bağlı olarak geçen sıcak yaz öncelikle günlük yaşamımızı derinden etkiledi. Kuraklık ve çölleşme tehdidi birçok yerde çiftçilerin tarlalarından yeterli ürün elde edememesine yol açtı. Bilim adamlarının da sürekli açıkladığı gibi küresel ısınmanın önüne geçilemezse; bu ısınmanın yakıcı sorunlarını yakın gelecekte tüm dünya yaşamaktan kurtulamayacaktır demektedirler.
Küresel ısınmaya ilişkin uzun zamandan beri bilim adamlarının uyarılarını yeterince dikkate almayan ülkeler, şirketler ve insanlar doğayı kirleten ve yok eden alışkanlıklarından bir türlü vaz geçmiyorlar. Öyle anlaşılıyor ki; doğanın dengelerinin bozulmasına bağlı olarak her yıl küresel ısınmanın etkileri artarak devam edecektir. Bu etkiler hemen her gün medya da her akşam karşımıza çıkmaktadır. Kimi ülkelerde aşırı yağışlar, kimilerinde yağışsız geçen mevsimler, kimi ülkelerde de söndürmekte zorlandıkları ve geniş alanları kapsayan orman yangınlarıyla baş etmek zorunda kalmaktadırlar. Yanan ormanlar sadece ciğerimizi yakmıyor, geleceğimiz de yanan alevler arasında kül oluyor.
Bir taraftan buzullar erirken diğer taraftan göller, akarsular kurumaktadır. Yer altı su kaynakları tükenmektedir. İnsanların içilebilir temiz suya erişimi gün geçtikçe zorlaşmaktadır. Denizlerde canlı yaşam ölmeye başlamaktadır. Bütün bu doğa felaketleri küresel ısınmanın sonuçları olarak ortaya çıkmaktadır. Doğa verdiği bu tepkilerle artık herkesin anlayacağı bir şekilde adeta ‘sos’ veriyor. Doğal yaşam dengeleri bozuluyor ve besin zinciri kırılıyor. Zaten dünyadaki canlı türlerinin % 80’e yakınını yok eden insanoğlu bu gidişle başta kendi soyu da olmak üzere dünya üzerinde canlı tür bırakmayacaktır. İnsanoğlu bireyciliği, bencilliği ve her şeye sahip olma dürtüsü sonucu doğayı yağmalıyor. Doğayla inadına bir savaşım içine girdi. Dünya için en büyük yıkıcı canlı tür olan insanoğlunun bu savaşı kazanmaması gerekiyor. İnsanın bu savaşı kazanması demek; bütün kutsal kitaplarda geçen kıyametlerin yaşanması kaçınılmaz olacaktır. Bunları ve hatta daha detaylı öngörüler birçok çevre ve doğa bilimci insanlar yıllardır söylemektedirler.
Göz göre göre yaklaşmakta olan, yaşanacak olan felaketlere karşı başta devletler olmak üzere, şirketler ve insanlar da gereken tedbirleri almak durumundadırlar. En azından doğayı daha fazla kirletmeden, doğal dengelere zarar verecek her türlü tesis, işletme ve fabrikalar kontrol altına alınabilir. Doğayı betona çevirmeden vaz geçilebilir.
Daha şimdiden metropol kentlerinde havaya, suya ve yeşile hasret kaldık. Yakın gelecekte bu hasretliği bile çekemez hale gelebiliriz.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.