Diyarbakır’ da özel okul-cu-luk ve özel okul öğretmenleri
Diyarbakır genç nüfus oranı açısından oldukça kalabalık bir kentimiz. Genç nüfusun yüksek olması, beraberinde büyük bir potansiyeli de getirmektedir. Söz konusu bu potansiyelin özellikle eğitim açısından iyi değerlendirilmesi gerekmektedir. Kamu okullarının, genç nüfus potansiyelini verimli bir şekilde değerlendirebildiğini söylemek maalesef mümkün görünmüyor. Bu durumun birçok sebebi var. Bunlardan bazıları, nitelikli okul sayısının azlığı, okulların büyük çoğunluğunun mevcutlarının kalabalık olması, fiziki imkânlar, ders işleyiş kalitesi, eğitim yönetimi vb. faktörler sıralanabilir. Vaziyet böyle olunca, eğitim alanında ciddi sorunların oluşmasına, bu sorunlara bağlı olarak boşlukların ve beklentilerin ciddi düzeylere ulaşmasına yol açmıştır. Tam da bu noktada özel sektör devreye girmiştir.
1990’lı yıllarda Diyarbakır da özel okul sayısı çok azken, bu sayı 2000’li yıllarda artış göstermiştir. Özellikle 2015 yılında dershanelerin kapatılmasıyla özel okul sayısında patlamalar yaşanmıştır. Peki, özel okulculukta artan sayı arz- talep dengesine göre mi şekillendi? Yoksa başka sebepler mi var? Şehrimizdeki özel okul sayısı Türkiye ortalamasının çok üstünde. Esas olarak burada sorgulanması gereken şey özel okulların, kamu okullarının yarattığı sorunları ve boşluğu nitelikli bir şekilde kapatabildi mi? Bu soruya cevap vermeden önce ilk sorumuz olan özel okulculukta artan sayı arz-talep dengesine göre mi şekillendi? Özelokul sayısının artışı talep yoğunluğundan ziyade talebin oluşmasına zemin hazırladı. Burada tabi kamu okullarının verimsizliği de özel okulların zeminini güçlendirdi.
Diyarbakır özelinde özel okulların tercih edilmesini biraz daha derinlikli ele aldığımızda, karşımıza farklı bir tablo çıkmaktadır. Burada belki de en can alıcı nokta ‘güven bunalımı’, sosyoekonomik koşullar,kamu okullarının istikrarsızlığı, dersliklerin kalabalık olması, verilen eğitimin yetersizliği, öğrencilerin özel okullara kaymasını hızlandırmıştır. Özellikle üniversite hazırlık grupları olan 8 ve 12.sınıflarda özel okullara kayışlar çok artmıştır. Bu arada bu kayışlar kimi zaman devam sorunu yaşamama, zorlanmadan yüksek puanlı diplomalara sahip olma gibi faktörlerde çok etkili olmuştur. Bu durumda maalesef eğitim eşitsizliğine yol açmıştır. Velilerin önemli bir kısmı yukarıda saydığımız sebeplerin yanında, ekonomik şartlarını zorlayarak özel okulların yarattığı ‘albeniye’ kendilerini kaptırdıklarını rahatlıkla ifade edebiliriz. Peki nedir bu albeni? Okulların fiziki imkanlarının konforlu olması, güvenliğin kamu okullarına göre daha iyi olması, sosyal, sportif, kültürel faaliyetlerin çokluğu bu albeniyi oluşturmaktadır. Peki, tabiri caizse oluşturulan bu renkli vitrin ikinci sorumuz olan özel okullar, kamu okullarının yarattığı sorunları ve boşluğu nitelikli bir şekilde kapatabildi mi? Diyarbakır merkezin de elliyi aşkın özel okul sayısından bahsedebiliriz. Mevcut özel okulların bir kaçı hariç, nitelikli eğitimin verildiğini söylemek çok zor. Kolej adıyla kurulmuş ve faaliyet yürüten birçok okul birer etüt merkezi gibi sadece sınav endeksli program uygulamaktadır. Oysaki kolej eğitimi en az iki yabancı dil eğitiminin ağırlıklı olduğu ve laboratuvar çalışmalarının,sosyal, bilimsel projelerin ön planda yer aldığı eğitim programlarını içermesi gerekir.Ne yazıkki özel okulların büyük çoğunluğu bu saydığımız kriterleri layıkıyla yerine getirememektedir.Son dönemlerde uluslararası başarılara imza atılmış olsa dahi bu durum istisnadan öteye gidememiştir.
Yazının şu ana kadar ki kısmında, Diyarbakır’da özel okulculukla ilgili genel bir değerlendirmeden bahsedildi.Yeri gelmişken özel olarak önemli bir konuya daha vurgu yapmadan geçmek haksızlık olurdu.Özel okul ve sınava hazırlık kurslarında çalışan eğitim emekçilerinin özlük haklarının neredeyse yok denecek kadar az, hatta tabiri caizse ayaklar altında olduğunu vurgulayabiliriz.Özel okul ve kurslarda çalışanların, çalışma koşullarına baktığımız zaman, en sıkıntılı olanın aslında sınava hazırlık kurslarının olduğunu rahatlıkla ifade edebiliriz.Kurslarla ilgili durumu başka bir yazıda özel bir başlıkla ayrıca ele almak daha iyi olacaktır.Şimdi yazımıza konu olan özel okullardaki eğitim emekçilerinin yaşadıkları zorluklara en temel yönleriyle değinmeye çalışalım.Nedir bu zorluklar? İş görüşmelerinin başından ve iş bitimine kadar türlü türlü hak ihlallerinin olduğu bir süreçten bahsedebiliriz.Başta maaşlar olmak üzere, mesai, angarya işler(özellikle bu kurumlarda çalışan rehber öğretmenlere neredeyse her iş yaptırılmaktadır)gayri hukuki imzalatılan sözleşmeler(İşverenle yapılan ile milli eğitime giden sözleşmeler ayrı ayrı hazırlanmaktadır.Milli eğitime giden asgari ücret düzeyinde gösterilmekte ve 12 ay iken, kurumda yapılan özel anlaşmada genelde süre 10 ay gösterilmekte ve diğer koşullarda keyfiliğe bağlanmaktadır))Daha yolun başındayken verilen göz dağlarıya da içi boş güzellemeler… Çok emek düşük maaş, idarenin her dediğini yapan ‘hazır kıtta’öğretmen profili yaratma çabası, özellikle genç, görevinde birkaç yıllık öğretmenler her türlü emek sömürüsüne maruz kalmaktadırlar.(insanların ekonomik kaygıları gayri ahlaki ve hukuki tutuma maruz bırakılmaktadır)Belli zaman aralıklarında uygulanan mobingler(özellikle öğrenci ve velilerle ilgili sorunlar çıktığında)çalışma motivasyonunueksilere düşürmektedir.Pandemi sürecinde kesintiye uğratılan maaşlar,tam zamanlı çalıştıkları halde kısa çalışma ödeneğine maruz bırakılmalar ve aktif çalıştıkları halde ücretsiz izne çıkmış gibi gösterilen, sigorta primleri tarumar edilenler…Çelişkiler, hak ihlalleri, hiçbir zaman öğretmenler bu kadar zorbalığa maruz bırakılmamıştı. Bu hukuksuz ve gayri ahlaki durum sadece şehrimizde değil ülkenin her tarafında trajik seviyelere ulaşmıştır. Dönem dönem bu yaşananlar çeşitli çevrelerce dillendirilmiş olsa dahi kalıcı bir çözüme yani özlük haklarının yasal güvence altına alınmasına etki etmemiştir. Son dönemlerde Özel Sektör Öğretmenleri Birlikteliği Derneği(ÖSÖB-DER) adıyla bir grup öğretmen tarafından kurulan ve hızla büyümeye doğru giden bu yapı, siyaset üstü bir yaklaşımla öğretmenlerin özlük haklarının anayasal güvence altına alınması konusunda demokratik bir yaklaşımla , her özel sektör eğitimcisinin sesi olma çabasındadır.Bu çerçeveden bakınca her özel sektör çalışanının destek vermesi ve kamu yetkilerinin, STK’ ların da derneğin derdinin ne olduğunu anlamaları ve çözüm üretmeleri oldukça önem arz etmektedir.
İşin özü Diyarbakır’da okulculuk genel olarak, kar amacının esas alındığı, öğretmenlerin özlük haklarının neredeyse hiçe sayıldığı bir anlayışla yapılmaktadır.(Okulların ürettikleri hizmetin elbette bir karşılığı olacaktır. Burada sorun olan kar marjına öğretmen haklarının kurban edilmesidir)Aslında özel okullarda çalışan öğretmelerin yaşadığı sorunlar Diyarbakır özelinde olduğu gibi diğer şehirlerimizde de benzerlikler taşımaktadır. Burada maksadımız birer istihdam kapısı olan özel okulları kötülemek değil tam tersine daha nitelikli eğitimlerin verildiği ve çalışanların temel özlük haklarının sağlandığı bir iklimin oluşmasına biraz da olsa etki etmektir. Bu şehir bizim… bu ülke bizim… adil bir yaşam sağlamak mümkün.
Şeyhmus Kaya
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.