“Devir barış, demokrasi ve kardeşlik devridir…”
TBMM Başkanvekili DEM Parti Milletvekili Sırrı Sürreya Önder ile DEM Parti Van Milletvekili Pervin Buldan’dan oluşan Dem Parti’nin İmralı Heyeti Sayın Abdullah Öcalan ile 28 Aralık 2024 tarihinde kapsamlı bir görüşme gerçekleştirdi. On yıl aradan sonra siyasi bir heyetin İmralı’da görüşme yapması hem tecridin sona ereceği konusunda hem de Kürt sorununun barışçıl, demokratik çözümü konusunda yeni bir sürecin başladığına işaret ediyor. Görüşmeden sonra basına ve kamuoyuna yapılan yazılı basın açıklamasında Sayın Öcalan’ın sağlığının iyi, moralinin ise oldukça yüksek olduğunu ifade eden heyet, Öcalan’ın Kürt sorununa kalıcı çözüm bulmaya yönelik yaptığı değerlendirmelerin hayati önemde olduğunu açıkladı...
*
İmralı adasında gerçekleşen görüşmede, binlerce yıldan bu yana ortak coğrafyada, bir arada yaşayan Türk, Kürt, Arap, Fars, Türkmen, Ermeni, Süryani, Yahudi, Dürzi, Filistin gibi kadim bölge halklarının sorunlarını da kapsamına alan, dahası barış içinde yaşamalarını esas alacak olan, Türk-Kürt kardeşliği ekseninde hayat bulacak düşüncesinin öne çıktığını söylemek gerekiyor. Bir anlamıyla muhatap alınan bölgedeki tüm halklara yönelik yapılan yazılı basın açıklamasında yer alan “Türk-Kürt kardeşliğini yeniden güçlendirmek tarihi bir sorumluluk olduğu kadar tüm halklar için de kader belirleyici bir önem ve aciliyet kazanmıştır” cümlesi, bu görüşmenin özünü oluşturuyor. Açıklamanın üçüncü paragrafında yer alan “Gazze ve Suriye’de yaşanan hadiseler göstermiştir ki, dışarıdan müdahalelerle kangrenleştirilmeye çalışılan bu sorunun çözümü artık ertelenemez bir hal almıştır” cümlesi ile sadece Türk-Kürt kardeşliğinin sağlanmasının amaçlanmadığı, aynı zamanda halkların kardeşliği temelinde gelişecek bölge barışının da amaçlandığı ifade ediliyor...
*
Açıklamanın ikinci paragrafını oluşturan, “Sürecin başarısı için Türkiye’deki tüm siyasi çevrelerin dar ve dönemsel hesaplara takılmadan inisiyatif alması, yapıcı davranması ve pozitif katkı sunması elzemdir. Bu katkıların en önemli zeminlerinden biri de şüphesiz TBMM olacaktır” cümlesi ile başta siyasi partiler, aydınlar, akademisyenler, yazarlar, gazeteciler, demokratik kitle örgütleri, dernekler, sendikalar, odalar ve kuşku yok ki halklar sorumluluk almaya, barış sürecine katkı vermeye davet ediliyor. Başta Türk-Kürt barışı olmak üzere bölge barışının ancak büyük bir emekle, her çevrenin katkı vereceği büyük bir mücadele ile sağlanabileceği uyarısında bulunuluyor. Üçüncü paragrafın sonundaki, “Bunun ciddiyetiyle doğru orantılı bir çalışmayı başarıya ulaştırmak için muhalefetin de katkı ve önerileri değerlidir” cümlesi ile de mecliste olsun, olmasın tüm muhalefet partileri, özellikle de ana muhalefet partisi sorumluluk almaya davet ediliyor, sürece yapacakları her katkının çok değerli olacağı ifade ediliyor...
*
Açıklamanın dördüncü paragrafını oluşturan, “Sayın Bahçeli’nin ve Sayın Erdoğan’ın güç verdiği yeni paradigmaya, ben de pozitif anlamda gerekli katkıyı sunacak ehil ve kararlılığa sahibim” cümlesi ile ise iktidar ortaklarının geliştirdiği paradigmaya verdikleri katkıları hatırlatan Sayın Öcalan, çözüm konusundaki kararlılığını, yetkinliğini ifade ediyor. İktidar ortaklarını ise çözüm konusunda yeni adımlar atmaları için motive ediyor…
*
Açıklamanın beşinci ve altıncı paragrafında yer alan “Heyet bu yaklaşımımı gerek devletle gerekse siyasi çevrelerle paylaşacaktır. Bunlar ışığında gereken pozitif adımı atmaya ve çağrıyı yapmaya hazırım” cümlelerinde ise başta iktidar olmak üzere devletin ilgili kurumlarını, hakeza siyasi çevrelerini adım atmaya, üstlerine düşenleri yerine getirmeye, daha doğrusu güven artırıcı girişimlerde bulunmaya davet ediliyor…
*
Ülkenin içinde bulunduğu çıkmazdan kurtarmaya, cumhuriyeti demokratikleştirerek itibar kazandırmaya yönelik düşüncesini cesaretle ortaya koyan Sayın Öcalan, görüşmede ifade ettiği, “Bütün bu çabalarımız, ülkeyi hak ettiği düzeye taşıyacak ve aynı zamanda demokratik bir dönüşüm için de çok kıymetli bir kılavuz olacaktır” cümlesi ile ilgili taraflara ulaşılması gereken hedefi ortaya koymaktadır. Son paragrafta yer alan, “Devir Türkiye ve bölge için barış, demokrasi ve kardeşlik devridir” cümlesi ile de bitmeyen savaş ortamı nedeniyle umudunu kaybetme noktasındaki bölge halklarına her şeye rağmen kardeşlik hukukunu yaratmanın, barışı sağlamanın, demokratik yaşamı inşa etmenin mümkün olduğunu hatırlatan Öcalan, ağır tecrit koşullarında umut olmaya devam ediyor…
*
Demokratik cumhuriyete ulaşma umuduyla iyi yıllar…
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.