DEM Parti ve Kürtler
Önemli bir başlık.
Konuyu açalım.
Dem parti "Ortak Vatan ve Demokratik Ulusu" savunuyor. Kürlerin ve Türklerin, Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin sınırları içinde kardeşçe yaşamasını; Türk Devleti'nin geçmişte yapılan hatalardan vazgeçip; Kürtlerin varlığını, dilini, kültürünü, tarihini, coğrafyasını kabul ederek yerel özerkliği; yani Mustafa Kemal'in 1923'te Kürtler için vaat ettiği,( Lozan antlaşması sonrası, söylediğinin/vaadinin tam tersini yaptı) muhtariyeti istiyor. Bunun için de ısrarla Türkiyelileşme diyor.
Çözüm süreci ve sonrası yaşanılanları biliyoruz tekrar etmeyeceğim.
Cumhurbaşkanlığı ve yerel seçimlerin sonucunu ve sonrası yaşanılanlar da biliyoruz.
Bunların üzerinde durmak ayrı bir yazı konusu olabilir, bu yazının konusu değil.
Kürt meselesindeki belirsizlik, tıkanıklık devam ediyor.
Türkiye’nin önünü tıkayan, Kürtlere acı veren/yaşatan çözümsüzlük durumu da ortada. Bu gün için, devlette, DEM Parti de Kürt meselesinin çözümü konusunda tıkanmış görünüyor. İki tarafta kendi zaviyesinden çözümü ya da çözümsüzlüğü dayatıyor.
Kamuoyu ve özellikle Kürt Halkı gelişmeleri yakından takip ediyor.
Peki, bu tıkanıklığı nasıl aşacağız?
Sorunun başlığına dönersek, önce olayın hem öznesi hem de nesnesi olan Kürtler açısından olaya bakalım.
Türkiyelileşme düşüncesi ve mücadelesi şimdiye kadar doğru olabilir, çünkü Kürtlerin ve Türklerin buna ihtiyacı vardı. Kürt meselesinin Türkiyelileşmesi gerekiyordu ki, bu bir ölçüde başarıldı. Türkiye'de her kesimden insanlar, olumlu veya olumsuz anlamda Türkiye'nin bir Kürt meselesi olduğunun artık farkında.
Kürtler, süre gelen politik söylemde, mücadelede devam mı etmeli, yoksa yumuşak geçişle yeni bir konsept mi geliştirmeli?
Önce Kürt kamuoyunun sesini dinleyelim; ben aracı olmaya çalışayım, Buyurun:
“Birlikte yaşamanın ucunu açık bırakarak, Kürler kendi içinde önce Ulusal Birliği sağlamalı; Bulgaristan'daki Türklerin Hak ve Özgürlükler Hareketi (HÖH) gibi yalnız Kürtlerin varlığının kabulü ve Kürtlerin statüsü( O da muhtariyet/ özerkliktir) ile ilgilenmeli. Bulgaristan Parlamentosunda üçüncü parti/hareket olan HÖH’nin (36 Türk milletvekilinin) ana gündem maddesini Türklerin sorunları oluşturuyor. Kürtler de Türkiye Parlamentosunda Kürtlerin taleplerini hem milletvekili hem de belediye başkanları ile gündemde tutmalılar. Bunun için mücadele etmeli, bir anlamda Kürt milliyetçiliği yapmalılar. Bu günkü hali ile DEM Parti çok etkili olamıyor. En yakın zamanda Dem Parti'nin tüm kurumları il, ilçe, belediye başkanları ve milletvekilleri bir araya gelip yeni kararlar alıp Bulgaristan örneğini uygulamaya koymalılar; DEM Parti'nin bugünkü çizgisini sürdürmesi bundan sonra Kürtlere zarar verir” diyenlerin sayısı hayli fazla!
Gelelim DEM Parti'nin Türklerle ( siyasal anlamda Türk solu ile) olan ilişkisine.
Yukarıda açıkladım Kürt Meselesinin Türkiye'nin geneline yayılması için DEM Parti'nin Türkiyelileşme politikası yararlı olmuştur. Hemen söyleyeyim bundan sonra olur mu? Benim de geniş bir Kürt kesimi gibi kuşkularım var. Ne devletle olan ilişkilerinde ne de DEM Parti'nin bileşenleri olan sol, sosyalist parti ve hareketlerle ilişkileri bana göre de iç açıcı değil.
Devlet, kendince bir çözüm bulmuş. Kayyum ve güvenlik güçlerinin uyguladığı baskı ile Kürt halkını, korkutup, bıktırıp yıldırarak, Kürt siyasal hareketini bölüp etkisizleştirmek; bu yöntemle de Kürt halkını DEM Parti'den uzaklaştırmak istiyor.
Devletin sabrı tükenmez ama halkın sabrı tükenir. Çünkü halk birazda günlük yaşıyor. Buna dikkat etmek gerekir. O nedenle yukarıdaki kamuoyunun tartıştığı konuları DEM Parti ciddiye almalı derim.
Büyük bir Kürt kamuoyu Kürtlerin kendi içinde birliğini savunuyor ve düşüncelerini de aşağıdaki gibi dile getiriyor:
“DEM Parti tıpkı Bulgaristan’daki gibi hükümeti, devletin yöneticilerini, Kürtlere statü, statü, statü diye bıktırmalı. Kendi bileşenlerini de özgürleştirmeli. Onları özgür bırakmalı; neden mi? Şundan:
Kürt meselesi bu gün Türkiye'de herkesin sorunu artık. Diğer bir ifadeyle Kürt meselesi Türkiyelileşti.
Tüm Marksist hareket ve partiler İdeolojik ve örgütsel bunalım içinde. Kendi iç sorunları ile uğraşıyorlar. Bu da doğal. Ancak emek kesiminden, genel olarak halktan, aydınlardan kopuklar. Çünkü yeni bir şey söylemiyorlar. Eski anlayışta, söylemde devam ediyorlar, bu nedenle doğal olarak bölündükçe bölünüyorlar. Nitel olsa da nicel olarak fazla bir güçleri de yok. Bu gurup, oluşum, harekete ve partilerin bundan sonra Kürde sunacağı/vereceği fazla bir şey de yok. Olsa zaten kendilerine olur.
Geçmişte HDP'ye şimdi de DEM Parti'ye ( bir anlamda Kürtlere ) faydacı yaklaşılıyor algısı oluştu Kürtler arasında. Bu algı büyük ölçüde de doğrudur. Hareket/parti kurup DEM Parti ile milletvekili veya başka alanlarda pazarlığa oturuyor algısı, insanlarımız arasında çok yaygın. Nasıl olsa Kürtler'in baraj sorunu yok. DEM Parti'den kontenjan alırsak bizde parlamentoda ve sahada oluruz anlayışı Türk Solunda ağır basıyor. Bu da kendi içine ve birliğe yönelmelerini bir ölçüde engelliyor. Ayrıca, onların gündemi ayrı Kürtlerin gündemi ayrı. DEM Partinin kaç bileşeni var ve her birinin ayrı ayrı kaç üyesi var bilinmiyor. Kırk küsür bileşenden bahsediliyor ama bunlar hakkında Kürt halkının hiç bir bilgisi yok.
Diğer yandan Türk Solu bir araya gelmiyor veya gelemiyor. İyi veya kötü güçlü bir alternatif oluşturamıyor; DEM Parti Türk solunu kendi iradesi ile baş başa bırakmalı. Varın kendi sorunlarınızı kendiniz çözün güçlü bir yapı oluşturun demeli. Bu onlar için de çok iyi olur düşüncesi bölgede, Kürtler arasında hayli yaygın. TİP, EMEP, TKP ve Sol Parti yeni bir girişimle birlik olarak belki yeni bir alternatif yaratırlar. O zaman demokrasi mücadelesinde ortak hareket olanağı doğar. Sivil bir anayasa ve demokrasi için ortak mücadele koşulları gelişir.( Kürtlerin kazanımı bağlamında değerlendirmek gerekir)” Bu düşünce ve tespitler Kürtler arasında çok yaygın bir şekilde tartışılıyor ve büyük de kabul görüyor. İki aya yakın Amed’te Ergani’de kaldım. Birçok değerli insanla verimli, seviyeli sohbet ve görüşmelerim oldu. DEM Parti bu günkü politikasını gözden geçirmelidir diyenlerin sayısı hayli fazla; hem de bir hayli fazla.
Çok dikkatli olmak gerekiyor, izlenen ve izlenecek politika ilerde Kürtlere de Türklere de zarar vermemeli!
DEM PARTİ ve KÜRTLER yeni bir yol ayrımındadır. “Ya şimdiki politika ve çalışma ile belirsizlik ve tıkanıklık; ya da DEM Parti bileşenlerini bırakacak özgürleştirecek tek bileşeni olan Kürt halkı ve onun siyasal diğer yapıları ile bütünleşerek özerklik veya federasyon isteyerek yeni demokratik bir direnişin, uyanışın ateşini fitilleyecek, Arafta kalmak doğru değil” diyenleri de muhatap alıp dinlemek lazım!
DEM Parti yöneticilerine ve danışmanlarına Ayrıca Leyla Zana'ya, Kürt Aydın ve akil insanlarına büyük bir sorumluluk ve görev düşüyor.
Unutmayalım: ”Büyük güç büyük sorumluluk gerektirir.”
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.