Dönüp dönüp aynı şeyleri yazmak istemiyorum. Farklı yaratıcı, hayatta karşılığı olan yazılar yazmak istiyorum. Yazılarımın konusu günlük yaşamla ilgili olduğu gibi, geçmiş ve gelecekle de ilgili olabiliyor. Genellikle eğitim, edebiyat, felsefe, siyaset ve Kürt meselesi ile ilegili yazılar yazdım. Biraz daha yazmak istiyorum. Yazmam konusunda bana yardımcı olan;

—Gözlemlerim,

—Okuduklarım,

—Yaşadıklarım,

— Ve de tek güvencem olan aklımdır.

Üç ayı aştı, gazetelere yazı yazmadım.

Birçok arkadaşım, dostum, okuyucum, bazı gazete yöneticisi arkadaşlarım bana ulaşarak “hocam bir şey mi oldu? Rahatsız, hasta mısın? Yoksa başka şeyler mi var? Neden yazmıyorsun, yazılarını özledik” diye bana sorular sordular. Arayıp soran, soramayan tüm arkadaşlarıma ve okuyucularıma teşekkür ediyorum. Onlara hayır hasta değilim, hiçbir sorun da yok. Biraz zihnimi boşaltıp dinlenmek istiyorum, ayrıca bir yıl çok yoğun yazdım, dışarıdan biraz gözlem yapıp, olup bitenleri izlemek istiyorum dedim.

Dinlendim bol bol kitap okudum. Küresel, bölgesel ve ülkemizdeki gelişmeleri yakından takip ettim.

Ortadoğu’daki gelişmeler, Kürt meselesi, Suriye’nin ve özellikle Rojava’nın geleceğinin ne olacağı konusunda ABD başkanı Donald Trump’ın ve PKK lideri Abdullah Öcalan’ın açıklamalarını bekledim.

4 Şubat’ta Ankara’da Erdoğan ile Colani görüştü, kamuoyuna hemen hemen her konuda anlaşmaya varıldığı açıklaması yapıldı. Peş peşe diğer yetkililerden de benzer açıklamalar geldi. Aynı gün ABD başkanı Donald Trump ve Natanyahu Beyaz Saray’da bir araya geldi. İki lider İran’a yaptırım konusunda ve Gazze’nin geleceği konusunda anlaştılar. Suriye ve Rojava’nın geleceği konusunda açıklama yapmadılar. Bu bir tesadüf müdür? Bence değil. Erdoğan Colani görüşmesinde, SDG ve PYD ile ilgili açıklama yapılmadı. Bu da bir tesadüf değil diye düşünüyorum. Sezilerim bu iki geçiştirmenin birbiriyle bağlantısı var diyor bana.

Beyaz Saray’da ABD başkanı Donald Trump ve Natanyahu; Ankara’da Erdoğan Colani ve bunlarla iletişim halinde olan Mesut Barzani ve Mazlum Abdi, bunları birlikte düşünelim; arka diplomasi ile İmralı’da Abdullah Öcalan’la uzlaşı aranıyor derim.

Şimdi gözler İmralı’da kulaklar Abdullah Öcalan’ın yapacağı açıklamada.

Kürtler hayal kırıklığı mı yoksa makul bir çözümün sevincini mi yaşayacak hep birlikte yaşayarak göreceğiz.

Açıklamanın sonucu her ne olursa olsun Kürtler ayakta. Adeta bir halk uyanırcasına güçlü ve bir arada olmanın yollarını arıyor.

Ve artık biliyorlar ki o yol Ulusal Birlik yoludur.