Çökerek büyüyenler dönemi!
Rant-çete-mafya-arsa-arazi-ihale-siyaset; bunları bir arada Amerikan filmlerinde izlerdik, ‘vay be bu kadar da olur mu’ der, hayret ifadelerimizi yansıtırdık. Şimdi bunların tamamı burnumuzun dibinde, ensemizde, gözlerimizin içine baka, baka eylemlerini sürdürüyorlar, Devleti ve halkı soyuyorlar.
Ülkeyi ne hale getirdiler.
Zayıfa, kimsesize çöken çökene, fark etmiyor, devlet, şahıs, nerede bir rant varsa gücü elinde bulunduran, korunan, bulduğu yere çöküyor.
Hak, hukuk, adalet hak getire.
TV ekranlarındaki dizilerle toplumu alıştırdılar.
‘Bundan sonraki yaşam tarzı bu, alışın’ dediler.
Şimdi, dizilerde olduğu gibi, tehdit, şantaj, sonrasında da çökmeler oluyor.
Para kazanma yöntemi artık çalışarak değil, çökerek.
Bir anda bir takım ‘Zengin’ler türüyor ülkede.
Yol açılmış, yürüyorlar.
Kendilerini ‘meşru’ ve ‘doğru’ görüyorlar.
Evler, yatlar, katlar, villalar onların hakkı, ihaleler onların hakkı, siyaset onların hakkıymış gibi bir tavır içindeler.
Hiç bitmeyecekmiş gibi yol yürüyorlar, kendilerinden eminler, ‘mağrur’ ve ‘kibirliler’.
Yol bittiğinde ne yapacaklar?
Çok merak ediyorum.
Halkta merak ediyor.
Neyse konu uzun, mevzu da derin.
Dalmadan devam edelim.
*
Dün Vali Bey taze bir haber verdi sosyal medya hesabından.
Bin yataklı Diyarbakır şehir hastanesi ihalesi yapılmış, yakın zamanda inşaatına başlanacakmış.
Sevinelim mi, üzülelim mi?
Bilemedik.
Türkiye’nin diğer illerindeki şehir hastanelerinin hali ortadayken, çok tartışmalı bir durum söz konusuyken, Diyarbakır’a ısrarla yapılacağı konuşuluyordu, bir ara vazgeçildi gibiydi, ancak geçilmemiş demek.
Olmuş bitmiş, biz de merak ya, kim aldı ihaleyi diye sorduk, soruşturduk, LİMAK dediler. 10 firma arasından en düşük fiyat Limak’ın. Prosedürler var, itiraz süresi var, bunlar bitince kazmayı vuracaklar. İtiraz da olmayacağına göre, LİMAK’a hayırlı olsun diyelim!
Piyango yine 5’li çeteye!
Yani yine kasa kazandı, her zaman olduğu gibi, ya da her kumar masasında olduğu gibi.
*
Laf ettik ya, şimdi birileri daha ne istiyorsunuz, ihaleyi hemşeriniz almış diyecek, bizi de kafasına göre suçlayacak.
Geçenlerde, ısrarla ‘ben de kürdüm’ diye çırpınan bir bürokrat örneğinde olduğu gibi.
Sanki biz ‘Kürt olmazsa olmaz’ demişiz gibi farklı bir tarz yaratmaya çalışıyorlar.
Savunmadan saldırı yaratıyorlar.
Bilmedikleri bir şey var.
Biz Kürt, Türk, Arap, fars, Çerkez, Laz aramıyoruz ki.
İnsan arıyoruz, adam arıyoruz adam.
Bir de liyakat.
Hırsızın, katilin, soyguncunun, tecavüzcünün kimliği, ırkı, dini, dili, mezhebi önemli mi?
Bizim için hiç değil, çünkü onlar bizim meşrebimize, fıtratımıza uygun değil.
Biz, bu kentte, Kürt, Türk, Arap, Yahudi, Ermeni, Süryani, Rumlardan oluşan bir toplumun devamıyız, onlarla birlikte yaşadık.
Ortak paydamız;
Dürüstlüktür, iyi ve faydalı insan olmaktır.
Liyakat esastır.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.