Çeteleri gördük, Devlet nerede?
Ne oluyor,
Neyi kaybediyorlar.
Neyin telaşıdır bu?
Sürekli bir tehdit var.
Sonra, taktikli raconlu saldırı.
Adres belli,
Meram belli,
Niyet ortada.
Mesaj net.
Ancak, karakolda kabulsüz bir kabul var.
Çakal usulü!
‘Benim, ancak ben değilim’ taktiğine sığdırılmış çakal raconu!
Dışarıya ben yaptım mesajı, içeriye sıradan kavga, tartışma gibi yansıtmak.
Trafik kavgası, geçerken omuz attı, ya da küfürleştik, kavga çıktı deyip, cezaevine girmeden serbest dolaşım hakkı elde etmeye dair bilindik numaralar.
Dışarıda da ‘Biz yaparız, bize bir şey olmaz’ imajını yaygınlaştırarak, korkuyu büyütmektir asıl amaç.
Zaten amaçta bir süredir hâsıl oluyor.
Yapanın da, yaptıranın da yanına kar kalıyor.
Mafya usulü çökme de diyebiliriz!
Onlar yapabilir de asıl ağır olan devleti alet etmeleri!
Devlet adına uygulamaya konulan mafya taktikleri bunlar.
Biz bu filmi gördüğümüz için senaryonun nasıl olduğunu az çok tahmin edebiliyoruz. Faşist 12 Eylül bakiyesi zihniyet kendi cenahına saldırarak ilerliyor, aklı sıra onların dışındakilere de gözdağı veriyor.
Görev şekli aynı, bildiğimiz gibi; Taşeronluk.
Eşkıya sokakta ilerliyor, ülkeye hükümdar olmak istiyor.
Ülkenin bütün yurttaşlarının Faik Öztrak’ın sorduğu soruyu sorma hakkı var;
‘Mafya ve çete Ankara da peki, devlet nerede?’
Devletin bu soruyla muhataplığı herkes açısından sıkıntılı, hiç sormamayı tercih ederdik.
Ancak, sormak durumundayız.
Sorgulamak mecburiyetindeyiz.
Neden derseniz?
Yurttaş sorumluluğumuz gereği!
‘Sorumsuz yurttaşların’ yaptıklarından ülke olarak sorumlu olmamak için.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.