Beşinci ok: Medya ve Anadolu Ajansı
Medya toplumun doğru ve tarafsız haber alma aracıdır. Haberin temel nitelikleri arasında ilk iki şık, tarafsız bir dilin kullanılması ve haberin doğruluğunun kesin olmasıdır.
Habercinin seçtiği dil, kullandığı imgeler politik anlamda konumlandığı yeri gösteriyorsa o haber tarafsızlığını, nesnelliğini yitirmiştir.
Her ne kadar iletişim bilimci Althusser “Her görüntü ideolojiktir ve bir mesaj verir!” dese de aktüel anlamda medya doğru haberi vermekle yükümlüdür.
İnandırıcılığını ve toplumun güven duygusunu kaybetmiş bir medyanın varlığı sadece kuru gürültüden ibarettir.
Marks medya aracı kimin elindeyse, yani sahibi kimse onun ideoloji ve hedeflerine uygun yayıncılık yapacağını, içeriği belirleyeceğini iddia eder.Deyim yerindeyse medya aracı sahibine göre kişner!
Althusser, devletin ideoloji araçları arasında medyayı da sayar. Medya dediğimiz şemsiyenin altında gazeteler, dergiler, radyolar, televizyonlar, sinema, internet siteleri, haber ajansları bulunur.
Devlet, kendi ideolojik hedefleri doğrultusunda medyayı kullanır ve içeriğini belirler. İşte bu noktada medya organının duruşu önem kazanır. İdeolojik bir aygıt olarak halk ve hak haberciliği mi yoksa devlet ve elit haberciliğini mi öne çıkaracak?
Son yıllarda medya organları üzerinde bir tahakkümün olduğu ve medyanın tek elde toplandığı düşünülüyor. Alternatif medya dediğimiz internet yayıncılığı dahi zaman zaman engellemelere uğruyor.
Fakat ne olursa olsun, medya asli rolünü oynamaktan kaçınamaz, kaçınmamalıdır. Haberin gerçekliği neyse onu vermelidir. Manipülasyon, asparagas habercilikten uzak durmalıdır. Belki kısa vadede kazandırıyor görünebilir ama uzun vadede hem toplumda öfke hem haberi yapan kişinin ruhunda derin yaralar açar.
Medya güvenirlik endeksinde çok gerilerde yer almaktadır. Bu gazeteciler, haberciler ve medya sahipleri açısından hiç de olumlu bir durum değildir. Herhangi bir liderin veya partinin bülteni, reklam ajansı olmamalıdır.
Hele en köklü kurumlardan biri olan Anadolu Ajansı tarafsızlık, nesnellik ve doğruluk ilkelerinden zerre taviz vermemelidir. Son seçimlerde AA hakkında öne sürülen iddialar kabul edilebilir değildir.
Seçim sonuçlarının akışındaki gecikmelere, rakamların oynaklığına makul açıklamalarda bulunmak zorundadır. Anadolu Ajansı hakkında yapılan manipülatif yorumlara, eleştirilere içtenlikle yanıt verilmelidir.
Anadolu Ajansının üzerine hiçbir leke yapışmamalıdır. Elbette bazı teknik sıkıntılar olabilir, elbette veri akışında aksamalar olabilir, her şey insana dair, her araç arıza verebilir. Bunu topluma güçlü bir iletişim diliyle izah edebilmelidir.
Anadolu Ajansı’nın hiçbir parti veya liderin tahakkümünde olmadığı, olmayacağı ve günün sonunda gerçek rakamların mutlaka ortaya çıkacağı kararlılıkla vurgulanmalıdır.
Üzerindeki şaibelere, akıl almaz eleştirilere mantıklı ve kabul edilebilir yanıtlar veremezse 103 yıllık tarihi duruşuna yazık olur.
Son yıllarda genel olarak medya ve gazetecilik büyük yara aldı. Taraftar gazetecilik diyebileceğimiz bir kavram gelişti. İktidar üzerinden nemalanan türediler ortaya çıkmaya başladı. Kültürel birikimleri on gramı geçmeyen köşe yazarları, TV yorumcuları ortaya saçıldı. Bunların bir kısmı büyük bir hadsizlikle topluma ve değerlere saldırdı, insanları hedef gösterdi.
Gerek seçimler gerekse aktüel haber ve yorumlarda bir bütün olarak medya maalesef tarihi sorumluluğunu yerine getirememiş ve güvenirlik konusunda bir yara daha almıştır.