Zeynel Hebun Güler

Zeynel Hebun Güler

Yaşadım Diyebilmek İçin

Yaşadım Diyebilmek İçin

“Neden eve dönmekten ibarettir hayat?”

-Seyyidhan Kömürcü

Geçtiğimiz haftalarda iki farklı yazı yazmaya başlamıştım. Birinin adı “İade-i İtibar” diğerinin adı ise “İrtifa Kaybı” olacaktı. İsimlerinden de anlayacağımız üzere iki farklı uçtan bahseden yazılardı bunlar. Biri yarım kaldı, birini de ben yarım bıraktım. Hatta birini tam mail atacakken vazgeçtim. Hayat, aslında bu adımlarımızın sonucu. Bazen biz vazgeçeriz, bazen de uğraştığımız şey bizden vazgeçer. Fakat önemli olan ise yine de yürekten gelerek çabalamaktır, tıpkı şu an bu yazıyı yazmam gibi.

İleride “gençlik yıllarım” diyeceğim yıllardayım sanırım. O yüzden ilerideki kişiliğimin anlatılarını şu an ben belirliyorum. Bunun farkında olmak kimi zaman iyi kimi zaman kötü. Yaptıklarımızla bazen kendimizi bazen de başkalarını memnun ederiz. Gençken de gelecekteki halimizi memnun etmek için çabalıyoruz bana kalırsa. Peki ya yüzümüze bulaştırırsak? Bana kalırsa bu bir sorun değil, en azından hatamızın farkına vardığımıza ve hala bir şeyleri bulaştırabileceğimiz bir yüzümüzün olduğuna işarettir. Oldukça kıymetli.

Uzun süredir listemde olan Yerdeniz serisini okuyorum bu günlerde. Kitap fantastik olarak ilerlese de birçok anlamlı fantastik kitap gibi özünde yaşamdan ve yaşamın amacından bahsediyor. Hazır konumuz yaşamdan ilerliyorken serinin üçüncü kitabından bir alıntıyı sizlerle paylaşmak istiyorum.

“Gençken varlıksal yaşam ile eylemsel yaşam arasında bir seçim yapmam gerekti. Ben de ikincisinin üzerine balıklama atladım. Fakat insanın yaptığı her iş, her eylem, kendisine ve sonuçlarına bağlıyor insanı. Tekrar tekrar harekete geçmesine neden oluyor. Sonra, iki eylem arasında durup da yalnızca var olabileceği bir boşluğa, şimdiki gibi bir ana çok nadiren rastlayabiliyor insan. Ya da her şey bir yana, kim olduğunu düşünebileceği bir ana.”(En Uzak Sahil, Ursula K. Le Guin)

İnsan, etliye sütlüye karışmadan bu dünyadan çekip gidemez. Onun bir bitkiden veya bir hayvandan farkı budur. Etliye de sütlüye de karışacağız! Yeryüzündeki hiçbir inanç, ideoloji insanı öylece ölümü beklemeye itmez. İnsanın fıtratında da bu yoktur. Hep iki eylem arasında bulunuruz. Bir yere gittiğimizde bile bir dönüş noktamız vardır, evimiz. Yazımızın girişinde yazan alıntıdaki gibi aslında eylemler arasında koşturup hayat boyunca hep eve döneriz. O zaman mezarlar hepimizin ortak evidir diyelim mi?

Etliye sütlüye karışmaktan ve eylemlerden oluşan bir yaşantıdan bahsettik, bununla birlikte yeryüzündeki tüm canlıları da düşünmeliyiz. Diğerkam olmak, sadece fizyolojik değil ahlaki olarak da insan olduğumuzu gösterir. “Hem yaşantımızı devam ettireceğiz, hem diğer canlıları düşüneceğiz;öyle mi?” dediğinizi duyar gibiyim. Zaten dünyanın rahat olduğunu söyleyen olmadı, değil mi? İnsan olmanın sorumluluğunu yaşadıkça anlıyoruz, istesek de istemesek de. Bir şiirimde yazmıştım: “Nasıl kabul ettin dağın kabul etmediğini?/ Neye güvendin de yüklendin bunca yükü?” Anladığınızı umuyorum.

Ben yazdım, siz okudunuz sevgili okur. Peki ya sonra?

-Zeynel Hebun Güler

Önceki ve Sonraki Yazılar
Zeynel Hebun Güler Arşivi
SON YAZILAR