NACİ SAPAN

NACİ SAPAN

Siyaset&format

Siyaset&format

Dünyada da ülkemizde de siyaset aynı zamanda bir format işidir. Normal hayat akışı da böyledir aslında. Düzgün yürümüyorsa hayatın olağan akışı, normalin aksine bir gidişat söz konu ise, onu normale evirme, çevirme gibi bir durum devreye girer, ya da girmeli.

Siyaset dünyası içinde aynı şey geçerli, normal gidişatta eksen kayması her zaman geçerli bir nedendir siyaset arenasında. Partiler, iktidarlar uzun süre yönetme konusunda ısrarlı olduklarında, mutlaka eksen kayması yaşarlar. Hal böyle olunca yönetme erkini devam ettirmek isteyen iktidarlar, sürekliliğini sağlamak adına formatlanmak gibi bir ihtiyacı devreye sokma gereğini hisseder.

Dijital yaşam biçiminin bir parçası olarak kabul etmemiz gereken Formatlanma meselesi aslında bir yenilenme, aynı zamanda aydınlanma olarak da değerlendirilebilir. Denendiğinde ne kadar geçerlidir, değildir, o da pratik yansımalardan kendini gösterir.

Cumhur ittifakı, Ak parti, iktidar; tam da bunu deniyor. Enflasyon, işsizlik, asgari ücret, emekli maaşı, geçim derdi gibi sıkıntıların hâkim olduğu bir zaman diliminin kıskacı altından nasıl sıyrılacağının hesabını yapıyor iktidar.

Üstüne üstlük Suriye meselesi, oradaki yönetim biçimi, Kürtlerin statüsü konusu doğal olarak iktidarın varlığını sürdürmesinin ana gündem maddesi oldu. Devlet Bahçeli’nin Kürt meselesi konusunda net olmamakla birlikte başlattığı değişim, dönüşüm atağı! Siyasette formatlanmaya denk gelen bir durum. Cumhur ittifakının başat unsuru olması MHP’yi siyasetin odağına oturttu. AK PARTİ’NİN sorumluluğunda devreye sokulan format, günün sonunda kimin yararına olur yâda olacak?

Cevabı, zamanla ilgili.

Suriye üzerinden yürütülen, aynı zamanda iç siyasetin de dizayn edilmesine yönelik bu formatlanma çabası kime yarar yâda yaramaz, şimdilik net değil.

Her şey çok taze; Kürtlerin Suriye’de statüsünün ne olacağı uzun zamandır uluslararası güçler tarafından dizayn ediliyor. Oradaki güçler, Kürtlerde dâhil, uluslararası güçlerin yazdığı reçeteyi uyguluyor. Rejimin değişme sürecini değerlendirdiğimizde; verilen reçetenin uygulandığını görebiliyoruz.

Türk dış politikasının ‘bekle gör’ olması gerekirken, Suriye’de içinde olmasının fayda ve zararlarını konuşmak, tartışmak gerekiyor. Türkiye’nin Suriye’deki aktif rolünün iç siyasete etkisinin olup, olmayacağı konusunda net ifadeler kullanmak şu an için erken olur. Orası bir bataklık, içe dönmekte yarar var diye düşünüyorum. Siyaset formatını oralarda heba etmektense, içeride daha mantıklı kullanmak hem iktidarın hem de muhalefetin yararına olacağını düşünenlerdenim.

Emekli, işçi, köylü, öğretmen, sağlıkçı, iş insanı, yurttaş topluluğu, Suriye’deki rejim değişikliğini kendisine ait bir ‘zafer’ olarak görmüyor. Türkiye’nin Ortadoğu mantığına teslim olmadan, laik, seküler, çağdaş, demokrat bir gelecek için formatlanmaya ihtiyacı var.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
NACİ SAPAN Arşivi
SON YAZILAR