Nasıl ve neyle düşünürüz ve neden düşünürüz? - 2
Bu noktada tüm doğa ve canlılardan ayrışmıştır insan hem de doğada örneği olmayan bir şekilde. Her canlı yaşam ve paylaşımını kendi olma üzerinden kurup ses titreşimlerini bu bütün olma üzerinden yaparken, insan bunun yani bu gelişimin dışına çıkar. O kendi gerçekliğini yitirerek yapay bir yoldan kendini yeniden oluşturur. Bu oluşum, temelini sözcüklerden alan, iskeletini bunlarla yapılandıran, anlamını bunlara dayandıran, tüm yaşamını bunlarla var eden yeni bir dünya-yaşam oluşumudur. Bu dünyanın temel özelliği insanın kendisinden, doğanın gelişim seyrinden kopması, sapmasıdır. Burada bir yol ayrımı oluşmuştur. İnsan esas yoldan, özgür yaşam yolundan koparak yaşam çizgisinden çıkmıştır. Bu yol doğal gelişim seyrini ve canlıları hiçe sayan ve onlara ciddi zararlar veren bir yoldur. Bu yol doğaya ve canlılara zarar vermek kadar insanın kendisine de zarar vermektedir. Bu, kırılmanın esas noktalarındandır.
Tüm Bunlarla Olan Nedir?
Dünyayı yöneten sözcükler olmuştur. Dünya insanını ölü sözcükler yönetmektedir. Sözcükler insanlar aracılığıyla tüm dünyayı teslim alıp köleleştirmiştir. Dünyanın hangi parçasında, toprağında, İlinde, köyünde yaşarsak yaşayalım, dilimiz, kimliğimiz her ne olursa olsun hepimiz sözcüklerin himayesinde ve onların emrinde hareket etmekteyiz. Bizleri yöneten ve yönlendiren ölü sözcüklerdir. Tüm yaşamımız bu sözcüklerle anlam bulmaktadır; bunlarla oturmakta, bunlarla hareket etmekte ve bunlarla kendimizi oluşturmaktayız.
Sözcüklerin Yapay Canlılığı
Sözcüklerin canlanma hali izlenmeye değerdir. Dünya yaşamındaki tüm hareketlilikler sözcüklerin itekleyici ve güç veren hareketleriyle oluşur. Teknolojinin hemen hemen her alana girmesi ile beraber bu işler çok daha kolay yapılmaktadır. Sözcüklerin bu canlandırılma halleri insanlara ruh vermekte ve hareketli kılmaktadır. Ruhun kendisi sözcüklerden oluşmuş görünmez bir enerji halidir. Bundan da yapay canlılık ve hareket doğmaktadır. Tüm bunlar yabana atılmaması gereken bir sorgulama ve inceleme alanı açmaktadır. Sözcüklerin bir uçtan bir diğer uca etkisi ve sarsıcı olan yapay canlılığı bizlerin (ister olumlu gibi görünen isterse de olumsuz gibi yıkıcı görünen) nasıl bir hareket içinde ve alanında olduğumuzu gösterir.
Sözcüklerin Kümelenmesi
Sözcükleri bir araya getirip, süzerek daha derli-toplu hale getirmek sözcüklerin kümelenmesini oluşturur. Bunlar yaşam, inanç, kuram, İdeoloji vb. şeklinde biçimlenirler. Bu da Kimi kesimlerde bireysel kimi kesimlerde ise toplumsal hareket etmeyi getirir. Sözcüklerin bölünüşü ve sözcüklerle oynamalar, grup olarak ayrışma, ırk, renk, kimlik, toprak vb. gibi bölünmelere yol açar. Küçük veya büyük akımlar oluşturur. Aklımıza gelmeyecek kadar, onlarca bölünme ve ayrışma yaratırız. Bölünme ve kümelenmeler sözcüklerin içsel yoğunluğuna göre yoğrulup şekil alır. Bir araya gelen insanlar sözcüklerin içerdiği renge, algıya ve anlama göre kendilerini oluşturup ve buna göre kendilerine biçim verirler. Bu oluşumlar insanın zihinsel-İçsel dünyasında kendini var eder ve konumlandırır.
Devamı gelecek…
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.