Kürtler, bu defa kaybedenler tarafında olmayacak…
Kürtler, birçok badire atlatarak bugünlere geldi. Hiç kolay olmadı, dört tarafına atılan ölümcül tuzakları aşarak, tarihin en uzun süreli kuşatmalarını yararak, çok ağır bedeller ödeyerek bugünlere geldi. Tarihte, Kürtler kadar haksız savaşlara muhatap kalmış, asırlar boyu varlık yokluk mücadelesi vermiş, sayısız katliam göğüslemiş çok az halk vardır. Dünyanın birçok bölgesinde benzer kırım ve katliama maruz kalmış birçok halk, ya tarih sahnesinden silinmiştir yada var olma iddiasını kaybetmiştir. Öyle ki tarihi kan ve gözyaşı ile yoğrulmuş olan Kürt halkı, sayısız soykırım tehditine, kesintisiz uygulanan tehcir ve toplu sürgün siyasetine, özellikle son yüzyıla yayılan ağır asimilasyon politikasına rağmen büyük oranda dilini, kimliğini ve kültürel varlığını koruyabilmiştir. Kürt halkına karşı uygulanan bu politika her anlamda devam ediyor, tehlike henüz geçmiş değildir. Öyle görünüyor ki siyasi ve hukuki zeminde verilecek toplumsal mücadele ile ulaşılacak demokratik toplumda sorunlar aşılacaktır…
*
Dünya kamuoyu, ilerici insanlık, Avrupa’da yaşanan beş yüz yıllık iç savaşı yakından tanıyor, biliyor. Kıta Amerikan'ındaki yerli halkların trajik sonundan, Afrika’nın baştan başa köleleştirilmesinden, Hindistan, Çin gibi doğu halkların yaşadığı ağır sömürge koşullarından haberdardır. Tarihin belli kesitinde yaşanmış katliamların, soykırımların seceresi iyi biliniyor, sonsuza kadar yeryüzünden silinen halkların trajik hikayeleri, onlardan geriye kalan arkeolojik izler dünyanın malumudur. Asya’da, Avrupa’da, Amerika’a, Afrika’da, Avusturalya’da bir çok halk, klan, topluluk sonsuza kadar tarih sahnesinden silindi, değerleriyle birlikte yok edildi. Sömürge dönemlerinde yayılan, ulus devletlerin ortaya çıkışı ile hız kazanan, dünya paylaşım savaşları ile de zirveleşen halkların kanlı tarihi ortadadır. Bu kanlı tarihin en altta kalan halklarından biri olan Kürtler, adı bile konulmadan bütün bu süreçleri yaşadı, yaşamaya devam ediyor. Tarih boyunca her ne kadar çatışma alanlarında Kürtlerin adından söz edilmiş olsa da ısrarla çözüm zeminlerinden, bir anlamda siyasi platformlardan hep uzak tutulmuştur. Böylece hep kaybedenler tarafında kalmaya mahkum edilmiştir. Kürtler, bu defa kaybedenler tarafında olmayacak, makus talihi değişecek gibi. Başka da bir şansı yoktur…
*
Kürtlerin en son ihtiyaç duyabilecekleri şey kafa karışıklığına neden olacak söylemlerde bulunmaktır, halkın duygularını suistimal etmektir, kötü örnekler üzerinden kışkırtıcılık yapmaktır. Mahallede, sokakta, çarşı, pazarda, birebir ilişkilerde hayatlarında iğnenin ucu kadar Kürtlere, Kürt mücadelesine katkısı olmamış, bilakis cephe almış, öyle yada böyle sömürge kurumlarından nemalanmış gizli, açık kişilerden, kişiliklerden uzak durulmalı. Baharın uyanışına, Newrozun direniş ruhuna uyma zamanıdır. Kuşkusuz hiçbir şart altında kafa karışıklığına fırsat vermemek elzem olacaktır. Kürtlerin zor günlerden geçtiği, birçok yönden tartışmaya, üzerinde konuşmaya açık sonuçlarla karşı karşıya kaldıkları biliniyor. İçinden geçilen bu dönemin yaratacağı siyasi sarsıntılar, yaşanacak savrulmalar inkar edilemez. Ancak, Kürtlerin önünde, birlikte yürümenin, ortak akılla yol almanın, kapıya dayanan bu büyük belayı da def etmenin, kazasız belasız bu badireyi de atlatmanın, dahası büyük bedeller ödenerek inkar ve imha siyasetinden kurtarılan Kürt varlığını selamete çıkartmanın dışında daha acil bir görev, daha hayati bir yol yoktur. En önemlisi Kürtler, derin politik analizlere, ayrıntılara boğulmadan, ocuya, bucuya kapılmadan, yaptım, yapmadına takılmadan, bozgunculuğa savrulmadan dil, kültür ve kimlik üzerinden mücadelesini büyütmek zorundadır. Bunun dışında Kürtlerin önünde hiçbir bir yol, hiçbir bir çıkış yoktur…
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.