BILGE KADINLA SORGULAMA -9-
Yaşadığımız dünyada, her insanın kendine rehber edindiği öncü ve önderleri vardır. İnsanlar genelde kendilerine usta veya mürşit bularak yaşar ve onların izlerinden giderler. Bunun dışında olabilecek seçenekler pek aranmaz. Aranan seçenekler ise en fazla, kendini bundan muaf tutmak ve kendi içine çekilmektir. Kendine öğrenci olmak ise bambaşka bir alan açmaktadır. Bilge kadın’la bunu sorguladık
“Her İnsan Kendinin Öğrencisidir”
Tarihin bütün aşamalarında, ön plana çıkmış öncü-önderlerin, filozofların ve diğer önemli insanların ustaları veya öğretmenleri olmuştur. Gelişim tarihi, önemli oranda bu örneklerle doludur. Sen ise tarihsel gelişimin bu yönüne itiraz ediyor ve ‘Her insan, kendinin öğrencisi olmalıdır’ diyorsun. Neden?
B.K.: insanlık tarihinin, özellikle de uygarlık süreci, belirtmiş olduğunuz örneklerle doludur. Öğrencinin öğretmeni, müridin mürşidi, çırağın ustası (felsefi çıkışlarda), militanın öncüsü ve insanların kendilerine rehber olarak gördükleri kahramanları vardır. Buna neden ihtiyaç duyulur? Mürşitsiz, öncüsüz ve kahramansız bir gelişim mümkün değil midir? Teknik olarak öğrenmemiz gereken noktalarda, bir ustaya ihtiyaç duyabiliriz. Usta, teknik işi bilen insandır. Bu işi öğreninceye kadar bir çok aşamalardan geçmiş ve emek sarfetmiştir. Bu teknik işleri öğrenmek için usta veya ustalardan yararlanabiliriz. Hayatın tüm alanları için geçerli bir durumdur bu. Konu zihinsel alan olunca, ayrı bir yerden bakma ihtiyacı doğmaktadır. Yaşamın inşasında teknik olarak ustalara ve öğretmenlere ihtiyaç duyabiliriz. Bu makul bir durumdur. Ama içselimizle ilgili bir öncüye neden ihtiyaç duyalım. Mürid mürşit kurumları ve buna bağlı olan tüm ikilemler sıkıntılı, problemli ve açmazlarla doludur. Kendi bütünlüğünü sağlamış bir insanın veya kendi bütünlüğünde bozulmamış bir insan evladının öncülere, mürşitlere neden ihtiyacı olsun?
Bunlar olmadan da insan, kendini oluşturabilir mi demek istiyorsun?
B.K.: Doğru soru şu olabilir: Bunlarla kendini oluşturan insan, ne kadar kendisidir ve kendisi olarak ne kadar yaşam oluşturmuştur? İnsan, bir başkasıyla kendini oluşturamaz. Öncelikle bunu düzeltmek ve yerli yerine oturtmak lazım. İnsanın bir bozulma veya insan olmaya dönük ters bir gidişatı varsa, bunu bir başkası değil, kendisi düzeltebilir. Bunun için de, bu tersliği görmesi ve anlaması gerekir.
Neden bunu göremiyoruz?
B.K: Göremeyiz. Çünkü görmeye dair algı yetimizi yitirdik. Bu yitirilişin altında kimler var? Bu duruma derinliğine baktığımızda, şaşırtıcı gelebilir ama kendimize rehber, usta, öncü ve mürşit olarak belirlemiş olduğumuz kesimler var. Bunlar, kendi düşünce sistematiklerine göre fikir oluşturuyorlar, bu fikirleri insanın zihnine kazımak için kimi ritüellerde bulunuyor ve insanın duygusal dünyasına hitap edecek eylemler geliştiriyorlar. Bu konuma sokulmuş ve bu düzeye düşürülmüş insanın, görebilme şansı var mıdır? Bu insan, nasıl görecek? Zihnine ne yüklenmişse, görüş açısını belirleyen de o olacaktır. Yani ne ekilmişse, biçilen de o olur. İnsan, bunu görememektedir. Bu insan, kendini, yaşamını ve ilişkilerini görüp sorgulamamaktadır, zihnine yüklenmiş olan aykırı bilgilerle yaşama, ilişkiye ve kendisine bakmaktadır. Bu da insanın daha fazla kendisi olmaktan çıkması, bölünmesi ve tüm yaşamının çetrefilli hale gelmesidir.
Buradan çıkmak, insanın kendine öğrenci olmasıyla mı başlar?
B.K.: Kendine öğrenci olmak ne demektir? Öncelikle bunu detaylı incelemek gerekir. İnsan, kendine neden öğrenci olur ve bunun basamakları nasıl oluşur? Eğer ki, insan olma noktasında bir sorunumuz yoksa, kendimize öğrenci olma gibi bir derdimiz de yoktur. Bu konumda olan insanın, bir öğretmen, usta ve öncü arama derdi de olmayacaktır. Ama insan, insan olma yolunda, yoldan çıkmış ve sapmışsa, yapılması gereken ilk iş bunu görmesi ve bilmesidir. Bunu bir başkası göremez ve gösteremez. Bir başkası buna dikkat çekebilir, bunu sorgulamaya açabilir ve inceleme alanı geliştirebilir. Bu kadar. Burada durulmaz ve insana ne yapılması gerektiği söylenirse, işler karışmaya başlar. Biz de karışmış olan bu noktaları sorguluyoruz. Buna dikkat çekiyor ve bunu inceliyoruz. Takdir edersin ki, yaşadığımız dünyada ne öncü, ne usta ne de bir öğretmen sorunu vardır. Bunlar bolca bulunmaktadır. Ama bunlarla insan olan bir insan maalesef bulunmamaktadır. Peki, bu yönde neden ısrar ediyoruz. Israr edenlerin, bir amacı, çıkarı ve hesabı yok mudur? Bunu görmeye başladığımızda, yüksek bir bilince erişeceğimiz kesindir. İşte, insanın, kendine öğrenci olma süreci, bu noktadan itibaren başlar. Bu gerçeği gören insan, kendine döner ve nerede hata yaptığını görmeye başlar. Yoldan çıkmışsa, çıktığı yola geri döner. Zihinsel karmaşa yaşıyorsa, zihnini tanır bunu düzeltir ve kendini bilme noktasına erişir. Bu, insanın kendine öğrenci olma eylemidir. Kendine öğrenci olamayan, bir başkasının dostu olamaz. Öğrenci olmak, kendini tanımak, anlamak ve bilmek demektir. Bunun illaki bir ustası veya okulu olacaksa, bu okul ve usta yaşam ve ilişkilerin ta kendisidir. Buradan başlamak gerekiyor. Bunu anlamadan, duyduğumuz, okuduğumuz veya öğrencisi olduğumuz kesimlerin doğru veya gerçek olduğunu nasıl bilebiliriz? Öncelikle bu gerçeğe giriş yapmak gerekir. Bu gerçeğe giriş yapmış her insan, kendine öğrenci olan insandır. Hayat, en güzel anlamıyla bu noktadan başlar.
Kadın bu gerçeğin neresindedir?
Gerçeği görmesi gereken öncelikli insan, kadın olmak zorundadır. Şiddete ve kırıma uğrayan kadındır. Bunu en çok dile getiren de kadındır. Ama bu gerçeği büyüten geliştiren de yine kadındır. Ne garip bir paradoks değil mi? Kırımı geliştiren insanı doğurmaktadır. Doğurduğunu, yaşam ve kariyer okullarına gönderen kadın, başına gelecek her türlü felaketin temelleri de buralarda atmaktadır. Bu şekilde büyütülen ve gelişen çocuk, şiddeti ve kırımı yapan erkeğe, dönüşmekte ve biz kadınlar büyüttüğümüz bu çocuklarla, bu kırımı aşmayı istemekteyiz. Bu gerçeği görmeden ve aşmadan, kadına dönük yaşam dışı uygulamaları ortadan kaldıramayız. Dolayısıyla kendini en çok görmesi gereken varlık, kadındır ve nasıl bir zihin yapısı içinde olduğunu anlamalıdır. Bu kadının önceliği olmalı ve büyüttüğü insanın değişimi haline gelmelidir. Dolayısıyla kadın önce kendinin öğrencisi olmalı ve doğan her çocuğu önce kendisine öğrenci olma yolunda eğitmeli ve geliştirmelidir.
Bu güzel paylaşımdan dolayı teşekkür ediyorum
B.K.: Ben teşekkür ediyor, özgür yaşamların en güzeli, bu inceleme ve paylaşımlarla ortaya çıkacaktır diyerek tamamlamak istiyorum.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.