İNSAN VE EVREN -2-
Yokluk ve Varlık
Yokluktan oluşan, yokluktan varlığa geçiş yapan bir evren anlayışı, genellikle gündemimizde değildir. Çünkü yokluğun yani yokluktan gelen bir evren anlayışının hiçbir karşılığı yoktur bizlerde. Yokluk, tarifi bilinmeyen, yorumu ise hiçbir şey ifade etmeyen bir anlam taşımaktadır. Bütün algılarımız var olan üzerinedir. Yokluktan oluşmak ne demektir? Böyle bir paylaşıma sahip değiliz. Hep, varolan üzerinden geliştiriyoruz incelemelerimizi. Sorularımız, var olana dairdir. ‘Evren nasıl oluştu’ sorusunu sorarken, ‘yokluktan oluştu’ cevabına hazır değiliz çünkü böyle bir gündem oluşturmadık. Zaman zaman bu tür dürtüler yoklasa da bizleri, fazla tutmadan, uzamasına izin vermeden kovaladık bu tür soru ve cevapları. Ama soru sormaktan da vazgeçmedik. Evren nasıl oluştu veya nereden geldi sorularını hep yedekte tuttuk. Merakımıza yenik düşüyorduk. Evrenin, bu gizemli halini öğrenebilmek için çırpınıyorduk.
Çocukken sormuş olduğumuz soruların cevabını, büyüyünce almış ve öğrenmiştik. Yaşadığımız deneyimlerle, soruların kendisi, uçup gitmişti. Evrene dair sorduğumuz soruların cevabı böyle bir büyümede mi saklıydı? Bu büyümenin kendisi, bireysel büyüme kadar içsel büyüme ve dönüşmede de yatıyordu. Bunun fiziksel bir büyüme olmadığı açıktı. Anlamsal, yaşamsal ve felsefi bilinç büyümesi bunun cevabı olabilir miydi?
İnsan ve Bilmek
İnsan olmak, bilinir olmaktır. Bilinmezler, insanla bilinir hale gelir. Yokluk, insanla varlık haline dönüşür. Bu dönüşüm ve oluşumda, insan en önemli yere sahiptir. İnsanın olmadığı bir evren, yokluktur ve bilinmezlikte yatmaktadır. Yani bilinmeyendir. Evreni ve evrensel oluşumları, insanla biliyoruz. Milyonlarca çeşitlilik barındıran bir evrenin içinde olsak da, insan olmadan evreni bilmek mümkün değildir. Evrenin bilinir olması, insanla gelişmektedir. İnsandaki, zeka ve bilinç gücü bunun için vardır. Kendi anlarıyla sınırlı olmayan insan, zeka gücüyle yaşadıklarını anlamlandırmak da, gördüklerini, hissettiklerini, sezdiklerini irdelemektedir. İnsanın soru sorması da buradan gelmektedir.
Mikro Evren İnsan
Mikro evrenin doyurucu ve yaşatıcı gerçeği, insandır. İnsana ilişkin tüm özellikler evrimsel süreçle alakalıdır. İnsanın evreni görünür ve bilinir hale getirmesi, evrene dair soru veya sorulara cevap vermekte ve bunu geliştirmektedir. Eğer bugün sorularımıza tam olarak yanıt alamıyorsak bunun nedeni içsel yıkımla iç içe kalan ve eriyen insanla alakalıdır. İnsan bilinci, insan eliyle dumura uğrayınca, sorular yanıtsız kaldı. Evrenin; yaşamsal, yapısal ve işlevsel olan çizgisinden uzaklaşıldı. Anlamın kendisi çizgiden kopunca, sorularımızın yanıtı da cevapsız kalıp, işlevini yerine getiremedi.
Evrenin nasıl bir şey olduğunu bilmiyorduk. Bilmemiz de zordu çünkü insanı bilmiyorduk ve bilinmez kılmıştık.
Yanıtın Gerçek Hali
Evren, insanın kendini bilmeye başlamasıyla, anlaşılmaya başlar. İnsanı yani kendimizi bildikçe evreni, evreni tanıyıp bildikçe de nasıl bir insan olduğumuzu görmeye başlarız.
Evrenin yokluktan gelmesi veya oluşması bir anlam olabilir. Bu kötü bir anlam değildir. Varlık, olmayanı oluşturuyorsa, olmayan da varlığı niye oluşturmasın? Mucizevi olan budur zaten. Olmayanın, olanı oluşturmasıdır. İnsanın, evreni bilinir kılıp irdelemesi, nasıl bir mucize ise yokluktan oluşan evrenin kendisi de böylesi bir mucizedir. İnsan olmamış olsaydı, bunların hiçbirini bilmeyecektik. İnsan öncesi sürece kadar, görüp bildiklerimiz, bilinmeyendi yani olmayandı. Bu da bir yokluktur. Şaşırtıcıdır ama gerçeğin böyle bir dili vardır. Yokluk, insanla varlık haline geliyor. Mucizenin keşfi başlıyor. Mucizeyi keşfetmeye çalışırken, evrenin ilk anlarına gelip dayanıyoruz. Bilmelerimiz bundan ötesine geçmemize izin vermiyor. Çünkü bilmelerimizde, yokluğa dair bir anlam oluşumu yok. Anlamın kendisi yokluğa dair olmayınca, evrenin oluşumu yön değiştiriyor. İlerlemeye çalıştığımız yönler ise sorularımızın cevabı olmuyor. Her cevap yeni sorular oluşturuyor. Oluşan evren, oluştuğunu bilen mikro evrenin mucizesidir. Bu akışta büyüleniyoruz. Evren ve insan bu büyülenmenin yaşamını sürüyor.
Bitti
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.