Yumurta küfesini sırtında taşımayanların hakikati…
Konu ister toplumsal olsun, ister bireysel olsun başkalarının mücadelesi, emeği üzerinden kendilerini var edenlerin, takılıp kaldıkları yersiz olmazlarına mesai harcayanların, akla, hayale gelmeyen argümanlar ileri sürerek başarısızlığa, tükenmişliğe gerekçe yaratanların sonuca ulaşma, bir işi başarma, bir mücadeleyi kazanma şansları yoktur. Biliyoruz ki hiçbir şart altında sorumluluk alma gibi huyları olmayan, sırtlarında yumurta küfesi taşımayan bu tipler, bilgisi olsun olmasın hiçbir konuda yanıldıklarını düşünmezler, asla hata yaptıklarını akıllarına getirmezler, dahası sahip olmadıkları emeğin üzerinde kendilerini yaşatma, konforlarını koruma becerisinden keyif alırlar. Üstelik başkalarının yaratma, var etme kapasitesine saygı duymadan, kazanımlarına değer vermeden canhıraş eleştirmeyi, hatta mahkum etmeyi kendilerinde hak görürler...
İşleri güçleri bozgunculuk olan bu aymaz tiplerin herkesin yerine düşünme, herkesin yerine akıl üretme, herkesin yerine söz söyleme gibi kutsal görevleri varmış gibi davranırlar. Nefes alıp vermeleri bile proje olan, nereden beslendikleri belli olmayan bu tiplerin en büyük çıkmazları ise konuştukları gibi yaşayamamalarıdır. Kurgudan ibaret hallerinin tartışma konusu dahi yapılmasına tahammül edemezler. Hiçbir şart altında konforlarını riske etmeyen bu zavallıların gidebilecekleri bir yolları, yelken açabilecekleri bir rotaları bile yoktur. En iyi bildikleri dünya ise içinde debenelendikleri çukurlarıdır, etraflarına ördüklerin duvarlardan oluşan hapishaneleridir...
Hülasa bu tiplerin kaybetmek veya kazanmak gibi bir dertleri yoktur. Halka, topluma karşı sorumlu davranma gibi huyları hiç yoktur. Akıl dünyalarında risk almaya, bedel ödemeye yer yoktur. Benmerkeziyetçi yaşamlarında ısrar ederler, en sıradan ilişkilerde bile narsist davranışlarında pik yaparlar. Etraflarında kıyamet kopsa, dünya alt üst olsa kim kaybetti, kim kazandı umurlarında olmaz. En küçük bir sarsıntıda, tehlike anında bir yana çekilirler, hiçbir şey olmamış gibi tabana kuvvet ortalıktan tüyerler, soluğu el alemin kapısında alırlar. Her zaman bir alternatifleri, yedekledikleri bir beslenme kaynakları, kendilerini var ettikleri bir yaşam alanları vardır. Bedavacılıkta uzmandırlar, kitaplarında vefaya yer yoktur, erdemli yaşamının bir kıymeti harbiyesi yoktur. Beladan uzak durma konusunda çok yeteneklidirler. İşler zora girdiğinde, fırtınalar kopmaya başladığında bananeycilikten başka sığınabilecekleri tek bir limanları yoktur. Dahası uğrunda mücadele edebilecekleri değerlerden yoksundurlar, kendileri dışında hiçkimsenin varlığı miskali zere kadar anlam, önem ifade etmez. Her ne kadar kaostan beslenseler de hiçbir şart altında risk almazlar...
Her zaman donukturlar, kaygılıdırlar, tekdüzedirler, kişilikleri siliktir. Umarsızca debelendikleri sahte cennetleri biricik sığınaklarıdır. Gerçekleri ters yüz etmede ustadırlar, hakikate düşmandırlar, sanrılarıyla var olurlar. Sarıldıkları tek argümanları ise kendi akıl dünyalarında ürettikleri, aslı astarı olmayan sokak bilgileridir, asılsız iddialarıdır. Barış zamanlarında savaşçı, savaş zamanında barışçı olurlar. Kendi olamamış, hayatları boyunca ezik, el pençe divan yaşamış olmalarına rağmen düdük üttürebildikleri, nefes alabildikleri tek yer olan mahallelerinin palavra meydanlarında aslan parçası kesilirler. Olabildiğince hadsizdirler, akıl vermek, yol göstermek, her türlü bedelden uzak durmak, kendilerini korumaya almak hayat felsefeleridir. Üretmezler, her zaman tüketirler. Hayatları boyunca bir çöküş, bir tükeniş içinde yaşarlar. En ağır çöküşü ise kendi içlerinde yaşarlar...
Akıl dünyaları kadar duygu dünyaları da karmaşa içindedir. Bir an bile emek vermedikleri, kaygısını taşımadıkları büyük günün beklentisi ile herkese mevzilenmeyi salık vermeyi, kendilerini ise arafta yaşamaya bırakmayı maharet bilirler. Ruhları her zaman yorgundur, her zaman hayal kırıklığı içindedirler, geleceklerinden umutsuzdurlar. Nefes alıp verdikleri her günün sonunda kaybetmelerine rağmen kuyruğu her zaman dik tutarlar. Bu konuda hiçkimse ellerine su dökemez. Bilerek ve isteyerek yığınlarda kafa karıştırmak, kitleleri bunalıma sokmak, halkta hayal kırıklığını yaratmak, yüz buldukları mahalleyi karıştırmak konusunda olabildiğince deneyimlidirler. Hasılı düşmanlık düzeyinde güneşe, aydınlığa, umuda, illa ki kazanmaya karşı durmaya yeminli bu tiplerin beyhude çabalarına takılmadan bir olmanın, bir arada yürümenin tam vaktidir. Kıssadan hisse bu tiplerin asılsız yaygaralarına, beyhude çabalarına, karşıt duruşlarına, umuda ayak bağı olma hallerine rağmen, özgürlüğe yelken açan bin yılların hayali gerçekleşecektir. Enseyi karartmaya ne gerek, güneşe durmanın tam zamanıdır.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.