‘Kürtçe, Zazaca insanların ana dilleri…’
Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz, Kürtçe’nin, Zazaca’nın insanların ana dilleri olduğunu söylemiş. Ne büyük bir laf ama. Devletin tepesindeki iki numaralı idarecinin ağzından çıkmış olması lafı daha da bir büyük, daha da bir önemli yapıyor. Devrim niteliğinde bir çıkış, bir açılım olmalı bu, hakkını yemeyelim Cumhurbaşkanı Yardımcısı Kürt Cevdet Yılmaz beyefendinin. Evet ya, sahiden ya, Kürtçe de Zazaca da tıpkı Türkçe gibi, İngilizce gibi, Rusça gibi, Arapça gibi, bilmem hangi dil gibi insanların ana diliymiş! Ben Anadolu Ajansı’nın yalancısıyım. Belki de öyle dememiştir. Yada başka bir şey düşünmüştür de kıt Türkçe’siyle meramını tam olarak ifade edememiştir, laf böyle çıkmıştır ağzından. Nede olsa o da benim gibi bir Kürt, belki de benim gibi yarı Kurmanc, yarı Zaza bir Kürt’tür. Artık bu lafın aslı astarı nedir bilemedim. 11 Haziran günü Anadolu Ajansı’nın bildirdiğine göre, Cumhurbaşkanı Yardımcısı Bingöllü Kürt Cevdet Yılmaz, tam olarak, "Kürtçe, Zazaca insanların ana dilleri, bu konulardaki tabuları da ortadan kaldırdık…" demiş. Hangi tabuyu kaldırdıklarını, bu konuda ne gibi bir açılım gerçekleştirdiklerini tam olarak anlayamadım. Bildiğim kadarıyla Ziktêlilerin, Tawzlıların, Sivanlıların bir kısmı MHP’de, Büyük Birlik Parti’de dirsek çürütürken zaten Zazaca konuşuyorlar, bu anlamda ortadan kaldırılmış bir tabu falan yok. Kürdün Kürtçe inkarı en makbulu olsa gerek. Mesela dağ taş dolaşan bu bölgelerdeki korucuların Türkçe bildiklerine bile emin değilim. Muhtemelen telsiz anonslarını bile Zazaca geçiyorlardır. Ne bileyim, belki de benim haberim yoktur kaldırdıkları bir tabu falan vardır. Hatta Kürtçe’yle, Kürtle ilgili yasal güvenceye kavuşturdukları bir kelime, belki de bir cümle de vardır da benim bundan haberim yoktur. Eğer Cumhurbaşkanı Yardımcısı Kürt Cevdet Yılmaz’ın kast ettiği yabancı diller statüsünde kabul dilen Kürtçe’nin de ilkokullarda seçmeli ders olarak kabul görmesi veya TRT Kurdi’de Kürtçe şarkıların yer alması, otuz kırk milyon Kürt için yılda birkaç dil öğretmeni yetiştiren 4 üniversitedeki Kürt Dili ve Edebiyatı bölümlerinin açılması, dahası ucube bir cümle olacak ama Kürtçe, Kürdün, Kürtçe’nin inkar ve asimilasyon politikasının sürdürülmesi ise orasını bilemem. Bu tavizlerin de Kürtler tarafından yüz yıl boyunca devam eden büyük bir mücadelenin, verilen ağır bedellerin sonucu gerçekleştiğini dünya alem biliyor…
*
Sonra ne demiş Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz, ona da bakalım. Bingöllü Kürt Cevdet Yılmaz, cümlenin devamında, "Şu anda herkes rahat bir şekilde kimliğini ifade ediyor, inancı doğrultusunda yaşıyor. Bütün kimliklere saygılıyız…" demiş. Yani demek istiyor ki “Ben Kürdüm…” diyeni artık kimse dövmüyor, hakaret etmiyor, cezaevine tıkmıyor. Yüz yıl boyunca sadece “Ben Kürdüm…” dedikleri için dövülenleri, aşağılananları, tutuklananları bir yana bıraksak, onca gayri insani muameleyi belleğimizden silsek, dahası devletten bir özür beklemesek bile, bugün dahi koskoca Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde tutulan resmi tutanaklara milyonlarca Kürdün kullandığı dilleri Kurmanci ve Zazaki olarak Kürtçe, “bilinmeyen dil” veya X dil olarak geçiyor. Bu nasıl bir tabu kaldırma oluyor, anlayan varsa bana da söylesin. Ayıp ya…
Herkes inancı doğrultusunda yaşıyormuş. Durum vaziyet öyle mi gerçekten, hakikat ifade ettiği gibi mi acaba, bir de bunu Gayri Müslümlere, Alevilere, özellikle de Ezidilere sormak lazım. Yahu bu devletin bir tek yetkilisinin ağzından Şengal’den vahşice kaçırılan, tecavüz edilen, dahası Ankara’nın göbeğinde kurulan derin internet köle pazarlarında satılan Kürt kadınları, çocukları için tek bir kınama cümlesini bile duymadık. Bu iğrenç faaliyet ayıplanmadı bile. Vazgeçtim devlet ricalinden bir tek imam bile ortaya çıkıp olan bitenin dinen caiz olmadığını söylemedi, İslam dini adına yapılan bu alçaklığa karşı çıkmadı, bu gayri insani faaliyeti usulen de olsa kınamadı. Acaba bu kadınlar, bu çocuklar Kürt olmasaydı, örneğin Arap olsaydı yada Türk olsaydı bu sessizlik, bu umursamazlık durumu yaşanacak mıydı? Hiç sanmam. Cübbeli imamlar en önde, elde bayrak meydanlar coşturulacaktı, memleket baştan başa inletilecekti. Sadece Ezidi kadınlar, çocuklar için söylemiyorum, Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin himayesindeki Afrin’de kaçırılan binlerce Kürt kadının, çocuğun durumu hakkında da bir tek laf duymadık. Bölgemizin en kıdemli siyasetçilerinden biri olan, dahası en az zamanın efsane siyasetçisi, şeyhi Kamuran İnan kadar bu devlete hizmet etmiş, bir ömür geçirmiş Cumhurbaşkanı Yardımcısı Kürt Cevdet Yılmaz’dan da bir laf duymadık. Nerede kaldı inancın özgürce yaşanması hikayesi.
Evet, bir de “Bütün kimliklere saygılıyız…" demiş Cumhurbaşkanı Yardımcısı Bingöllü Kürt Cevdet Yılmaz. Keyfiniz bilir, isterseniz saygı duymayın. Siz başkasının kimliğine saygı duymazsanız, başkası da sizin kimliğinize saygı duymaz. Mesele bu kadar basit. Bilmeyen sanacak ki Kürt kimliği başta olmak üzere inkar edilen tüm kimlikler tanınmış, yasal güvenceye kavuşturulmuş da bundan bizim haberimiz yok. Örneğin Kürde, Kürtçe’ye canı sıkılmış bir mahalle bekçisi çıkıp, “Bu da nerden çıktı bire gafil, Kürtmüş, Kürtçeymiş. Ben anlamam, derdini karakolda anlatırsın…” derse kim ne yapabilir ki, kim bu çıkışı yapacak bir bekçiye diklenebilir ki, her türlü belayı göze almış, haysiyetine düşkün birilerinin dışında. İyi mi bir de devletin memuruna direnmekten aldı mı başına belayı, işi gücü yoksa mahkemelerde sürünsün vatandaş. Nerde kaldı senin yasal güvencesi olan Türkçe’nin, Türk kimliğinin dışında kalan dillere ve kimliklere saygı. Saygı lafla olmaz, yasayla, anayasayla olur. Tek çare Kürt dilini ve Kürt kimliğini üç, bilemedin beş kelimeden oluşacak ek bir cümle ile yasal ve anayasayal güvenceye kavuşturmaktır. Bu olmadan saygı lafı havada kalır. Hem bunca kavga, kan, göz yaşı, yokluk ve yoksulluk bunun için yaşanmıyor mu?..
*
İşte lafın büyüğü, yenilir yutulur olmayanı şimdi geliyor. Cumhurbaşkanı Yardımcısı Bingöllü Kürt Cevdet Yılmaz, kurşunu namluya sürmüşçesine, “Ama kimlik siyasetine de karşıyız. Hiç kimse insanımızın kimliği üzerinden başka projeler uygulamaya kalkışmasın” demiş. Sıkışınca hak, hukuk arayanlara “proje, proje adamı” demeyi de ihmal etmiyor. Anadilleri, kimlikleri için mücadele ettikleri için olmadık işler başına gelmiş kendisi gibi düşünmeyen milyonlarca Kürdü tehdit ediyor, parmak sallıyor. Gel de bu işin içinden çık. Ya boyunuzu aşan bu konuyu hiç açmayın, unutun gitsin yada ağzımızın tadını kaçırmayın. Ne demek proje adamı olmak. İstediğiniz kadar İnşallah, Maşallah deyin, hiç kimseye altın tepside zehir içirmeniz mümkün değil artık. Biraz samimiyet…
Not: Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz’ın Anadolu Ajansı’ndaki konuşmasının ilgili paragrafın tamamı şöyle: "Kürtçe, Zazaca insanların ana dilleri, bu konulardaki tabuları da ortadan kaldırdık. Şu anda herkes rahat bir şekilde kimliğini ifade ediyor, inancı doğrultusunda yaşıyor. Bütün kimliklere saygılıyız. Ama kimlik siyasetine de karşıyız. Hiç kimse insanımızın kimliği üzerinden başka projeler uygulamaya kalkışmasın. Hiç kimse insanımızın kimliğini sömürmeye, kimliği üzerinden başka projeler yapmaya kalkışmasın. Bu millet birliğini, beraberliğini inşallah ebediyete kadar devam ettirecek." (11.06.2023 18:48 / AA)
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.