Kulisler seçime işaret!
Ankara’daki siyasi kulisler, ziyaret trafiği, eski dost-düşman-yeni dost görüş alışverişlerinin yoğunlaşması, erken ya da zamanında, fark etmez, seçim hazırlıklarına işaret ediyor. Herkesim kendini Cumhuriyetin ikinci yüzyılı için hazırlıyor.
Böyle bir hazırlık içinde olmak her bireyin, her siyasi görüşün en doğal haklarındandır, demokrasinin gereğidir. Ülkeyi yönetmek adına çıkılmış bir yol var ise, yönetmeye aday olanların ülkenin en ücra köşesinde yaşayan birinin dahi kendi sorumluluğunda olduğunu, onun yaşam hakkının güvencesi olduğunu bilmeli, ittifaklarını da bu insani değerler üzerine gerçekleştirmeli, tesis etmelidir.
Bütün siyasi partilerin ve liderlerinin en dikkat etmesi gereken; nezaketi aşan üslup ve tarzı tercih etmemesidir. Siyasi erki, bunun yanında Devlet erkini elinde bulunduranların ise, en fazla dikkat etmesi gereken şeyin üslup olduğu konusunda toplumda ciddi bir konsensüsün olduğunu biliyoruz. Ayrıştıran, ötekileştiren, hatta yok sayan üslup, Türkiye toplumunun ekseriyetinin kabul etmediği bir üsluptur.
Son zamanlarda maalesef böyle bir üslubun kullanıldığını, hem de üstüne basa basa teyidinin yapıldığına tanıklık ediyoruz. Siyasi rakiplerin, devlet erkini elinde bulunduranlar tarafından ‘Terörist’ olarak ilan edildiği başka bir döneme tanıklık etmedik. Bir siyasi partinin, parlamento çatısı altındaki başka bir siyasi partiyi ya da partileri yok sayması, kapatılması gerektiği gaf’ının işlendiği bir dönemden geçmiş olmamıza rağmen, o dönemin mağdurları da aynı şeyi istiyor, arzuluyor, olması için bangır bangır bağırıyor.
Türkiye’de varlığı dahi hissedilmeyen, konuşulmayan, tartışılmayan, toplumda karşılığı olmayan tabela partileri dahi iktidardan nemalanmak adına demokrasiyi taca atıp, HDP’nin kapanması gerektiği konusunda görüş belirtiyor. Kendinize yapılmasını istemediğiniz bir şeyi başkasına yapılamasını istemeyecek, hatta göz yummayacaksınız ki, aynı şey size yapıldığında birileri de gönül rahatlığı ile sizleri savunabilsin.
Sonuçta; Devlet, ülke sınırları itibariyle içinde yaşayanlara ait bir organizasyondur. Herkes o topraklar üzerinde olduğu gibi altında da aynı, eşit haklara sahiptir, ancak hiç kimse bir başkasını diri, diri toprağa gömme hakkına sahip değildir. İktidarların varlığı sürekliliği adaletli oldukları süreye tabidir, adaletsiz iktidarlar mutlak surette gitmeye mahkûmdur.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.