Öncelikle şunu belirtmek isterim ki; yazının başlığı özel bir şahsı kastetmiyor sadece yazının konu kahramanı.Emeği üzerimde çok olan rahmetli ninem Hacı Fikriye’nin siyah beyaz televizyon izlerken beni dürterek “lavemın filmin oğlanı kim” sorusuna yazıda vurgu yapmak.

Seçime günler kala siyaset alanı bayağı hareketlendi. Siyasi partilere gelecek dönem mecliste vekillik başvuruları devam ediyor.

Uzun süredir sohbetini özlediğim xale Bişar’ı ziyaret edip son siyasal süreç hakkında görüşlerini merak ettim. Yine her zamanki yerinde oturmuştu. Havaların ısınmasıyla alt ile üst içliklerini çıkardığı şalvarından ve kruvaze çeketinin vücuduna oturuş şeklinden belli oluyordu. Hal hatırdan sonra ufak bir eleştiride bulundu.

-yeğen bazı yazılarında her ne kadar kimlikte Pişar olarak geçse de adımı yanlış yazmışsın. Dedi. Bende özeleştirimi pratiğim ile vereceğimi ifade ettim.

Hemen sohbete kaldığımız yerden devam ettik. Kendisine siyasi partileri ve aday adaylık süreçlerini sordum.

-bu seçim abartılı gelebilir ama Türkiye’nin kader seçimidir. İstanbullulardan dilimize geçen köprüden önce ki son çıkış desek yerindedir. Bir ayağı çukurda 6’lı Millet ittifakı. Bir tam, bir yarım üç çeyrekten oluşan Cumhur ittifakı. Bir de siz hepiniz biz tek diyen bizim Yeşil Sol Parti(YSP).Diğerleri beni alakadar etmediğinden YSP hakkında konuşacağım. Maşallah bayağı aday adayı olmuş. Bu iyidir. Fakat aday olmadıktan sonra öyle küsmek olmaz. Tarihi genetik kodlamamız olan ve halen tortuları içimizde dolaşan “ben yoksam benden sonrası fırtına” demek hiç olmaz.

Geçen gün yüz torundan 21. olanı Rızgar geldi zorla elimdeki tuşlu manuel telefonu aldı ve ayfon bilmem kaç akıllı telefonu verdi. Vermekle kalmadı kullanmayı öğretti üstüne bir de twet adresi açtı. Bende bizim kanallar dışında biliyorsun haber vs dinlemiyorum. Son zamanlar geceleri twete takılıyorum. Bayağı değişik ve renkli bir ortam. Bir kısmı adı neydi ha şimdi aklıma geldi fake hesaplardan yazıyorlar. Ama en çok dikkati mi çeken Komser Şexo tipli abeler ve ablalar(!).

Şexo bizim eski mahalle olan Anzele’de otururdu . Kendi atamasıyla kendi kendine mahlenin ahlak masası komseri olmuştu. Herkesi elinde ki ahlak mezrosuyla ölçer dürüstlük tartısında ağırlığına bakardı. Parmağında ki büyük taşlı yüzüğü ile 10 numara 5 yıldız şekil yapardı. Tabi hani derler ya yalancının yemini xırabaya kadardır. Bu Şexo’nun bir olay sonrası (burada anlatmak hoş olmaz) hayatının %90 nı alıntı ve çalıntı olduğu anlaşıldı. Yani anlayacağın balonu patladı. Bizim komser Şexo, kaplama Şexo oldu.

Bu olayı şunun için anlattım; hayatımızda komser şexo’lar çok. Bunların alan kaplamaması için yapmamız gereken tek şey “bilgi sahibi olmadan fikir sahibi olmamaktır”

Çok uzattım biliyorum ama birkaç şeyi daha ifade etmek isterim. Kimse kimseden daha fazla yurtsever ve değer sahibi değildir. Bizde esas olan pratiktir. Buradan her zaman saygıda ve sevgide kusur etmediğimiz; siyasi abi ve ablalara sesleniyorum. Her seçim sonrası açılan soruşturmalardan bıktık. Esas olan halkın mücadelesi ve ortaya çıkardığı ölçülerdir.

Konu bağlamında tek ölçü “emek ve liyakattır”. Bizim artık bizi çürüten anlayışları mahkum etmemiz lazım. Adamcılık, kolaycılık ve gerçekliği ters yüz etmecilik. Yeğen senin bir sözün vardı ya “vicdan yaşamın terazisidir” süreci iyi tanımlıyor.

Yeşil Sol’a bir önerim olacak; logonuzda ki gibi kökleri toprağa sıkı bağlı olan hem yeşil hem de sol olan partimiz emek ve özgürlük blokunda daha net olsun. Bizim kimseyi sırtımızda taşıyacak halimiz yok. Kendi yükümüzle kamburlaşan sırtımıza kimse binmesin. Gelen gelir gelmeyenin yolu açık olsun. Gidenin arkasından bir tas su dökün derim.

Aman ha siz siz olun ayıx olun komser Şexo’ya dikkat edin.