Gülümse hayata
Bazen bir girdabın içinde hissedersin kendini. Sana uzanacak bir dal, bir el ararsın. Aslında aradığın bir umuttur. Çırpındıkça daha çok batar, battıkça da daha çok çırpınırsın. Oysa en dibe batmadan zirveye çıkamasın. En dibe batacaksın ki ayağın yere değsin ve sonra yüreğinin cebindeki taze al al henüz dumanı üstünde kıpkırmızı bir somun gibi yeni umutlarla tekrar hayatta tutunacaksın.
Vakit peyderpey işlerken sen hayattan zevk almaya bakacaksın. Tüm olumsuzlukları bir köşeye atıp sabırla, gayretle, umutla yarınların hamurunu yoğuracaksın. Yaşamaktan lezzet almayı bileceksin, her şeye rağmen diklenmeden, dimdik durmayı becereceksin. Ve gülümseyeceksin hayatta, yaşamak güzel deyip her yeni güne yeni umutlarla sarılıp, ümitvar olacaksın.
Bir ağacın dallarını silkeler gibi silkeleyeceksin beyninin içindeki düşüncelerini, gerekirse izbe bir kenara çekilip muhasebeni yapacaksın. Yani aklınla ve kalbinle beraber tefekkür edeceksin. Kalbin aklı var mı? Diye sorma seven, unutmayan acıyı çeken, özlemle anan kalbin hafızasıdır.
Ve acılar karıncalandıracak beyninin içini, ince bir sızı saracak yüreğinin sütunlarını tüm olumsuzluklara rağmen sen sımsıkı sarıl umutlarına. Mesela bir annenin çocuğuna sarıldığı gibi, yorgun bir insanın yorgana, yastığa sarıldığı gibi, deliler gibi seven iki genç aşığın birbirine hasretle, özlemle sarıldığı gibi, Şubat’tın soğunda tir tir titreyen birinin ateşi gördüğünde ona koşa koşa gidip sarıldığı gibi sende sarıl hayatta ve umutlarına. Sarılınca umuda, gülümse hayatta…
Nasıl ki toprağı besleyen yağmursa, yaprağı besleyen dallarsa, insanı besleyende umuttur. İnsanın umudu var oldukça kendisi de var demektir.
Yeri geldi mi umursamayıp gülecek yeri geldi mi de sert bir şekilde dertlerin, acıların, gamın, kederin karşısında durabileceksin. Sükut etmeyi bilecek, aklı selim davranacaksın.
Gürül gürül akan zamanın nehrine kendini bırakmayı bileceksin. Kendini bırak ki zaman yıksın duygu ve düşüncelerini paklansın, temizlensin yüreğini ve beynini. Kirli, paslı hayatta dair ne varsa bırak zamanın nehrinde yıkansın.
Ve yeniden doğmuş gibi, yeni günedumanı üstünde taze demli bir çay gibi yeni sabahı yudumlayarak ve içten sımsıcak bir selamla karşılayacaksın sana merhaba diyen güneşi.
Soluna, sağına bakıp düşüneceksin. Solum dündü dünde kaldı. Sağına bakıp sağım yarındır diyecek ve kendine bakacaksın. Ben bu günün deyip dünü, yarını bırakıp bugünü dolu dolu yaşayacaksın. Mesela bir kısrağın koşarak nefes nefese kaldığı gibi sende günü yaşarken nefes nefese kalacaksın ki hayatın lezzetini umutlarına sarılarak alabilesin. Ve her şeye rağmen hayata gülümsemeyi bileceksin.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.