Gülmekten korkmak
Düşünün ki; bir toplumun en doğal ve en insanı duygusal tepkisi olan gülmeyi, yaşarken dahi… Neden korku içimizi kaplar? Neden çok güldüğümüzde başımıza kötü bir şeyin gelebileceğini düşünürüz? İnsan gülerken neden ağlar, gözyaşı döker? Her gülmenin ağız dolusu kahkahanın bilinçaltındaki korkunun tarihsel, toplumsal nedeni nedir? Bizim dışımızdaki toplumlar neden gülerken korkunun Kara bulutları ruhlarını kaplamıyor? Bizi diğer toplumlardan ayıran sosyokültürel nedenler nelerdir?
Sorgulamalıyız ve bilmeliyiz yaşadığımız bu toplumun genetik kodları, pederşahi delinen Ataerkil toplumun sosyo kültürel özellikleri, böylesi bir algı oluşmasına neden olur?
Dedelerimiz, nenelerimiz ve annelerimiz arkaik toplumun düşüncesini, genetik davranış özelliklerini, biz yeni kuşaktan daha fazla hakim oldukları için bilirler ve düşünürler. Ev içinde yan yana geldiğimizde gülünç, komik bir olay olduğunda Ağız dolusu kahkaha ve gülüşlerimiz bütün bir odayı kapladığında pederşahi dediğimiz bu Yapı ve mantık verdiği ilk tepki korku ve endişe olmuştur " fazla gülmeyin bak başınıza bir şey gelir" denilmekte gülmek ile başına kötü bir şeyin gelebileceğini düşünülmesi, hangi olay, hangi olgular neden olmuştur? Ağız dolusu Kahkahalar atıp sonradan ruhumuzu, neden korku kaplar?
Bu Arkaik toplumun payına düşen yıkım, Talan, Sürgün ve katliam olmuştur, acı, gözyaşı Hüzün ve ağıtlar her kentin her dağın Vadisi'nde köyünde eksik olmamıştır acı ve Hüzün genetik kodlara yüklenmiş yankılanan bir çığlık olmuştur
Eğlenmenin, gülmenin arkasında kötü bir geleceğin gizliliği, onun tarihsel toplumsal yaşanmışlığın da gizlidir, başka hiçbir toplum bizim coğrafya kadar davranışları derinden genetik kodlar bu derece işlenmemiştir bütün tarihsel dengbejlik hikâyeleri, sözlü kültür anlatımları Hazin, kırık ve yaralı hikâyelerle doludur, onun sosyo-kültürel gelişim bayına ne yazık ki bu düşmüştür.
Bu coğrafya üzerinde Tarihin en eski dönemlerinden günümüze kadar imparatorluklar, Zalim Dehaklar
Barbar devletler kılıçlarında oluk, oluk kan akıtmışlar; dereler, vadiler ve nehirler kan ve insan cesetleri ile dolmuştur. Ve bu durum, toplumun belleğinde, hafızasında derin patolojik sendromlar, Korkular ve endişeler üretmiştir insanların davranış, söylem ve eylemine hakim olan, hüzün ve keder olmuştur, gülmek bu yaslı yüreklerde, korku ve endişe üretmiştir. Kürdün yüreği yas, acı ve kayıplarla yüklü olduğu için; duyguları ağır, ağıtları İsyan yüklüdür, onun gülmesine prangalar vurulmuştur. Sevinç ve mutluluk çığlıkları, yüreğinin mahzeninde ağır bir yasa dönüştürüldüğü için; gülemiyor, eğlenemiyor ve mutlu olamıyor. Kayıplar ve yıkımlar Kürdün yaşam dengesini bozmuştur.
Oysa insan; gülebildiği kadar insandır, gülebildiği kadar yaşamla güçlü bağ kurar, gülmesi Yitik olanın yaşamı da Yitik ve eksik olur. Bize yaşattıkları Acılar, korku ve yalnızlıklarımızla baş başa bırakanlar, melankolinin ölüm tohumlarını yüreğimize ekseler de, gülmeliyiz, hem de çığlık, çığlık, yükselmeli kahkahalarımız.
Ve biz güldükçe kendi ruhumuzu yeniden onaracağız temizleyeceğiz, içten ve samimi gülenlerin ruhlarında, yüreklerinde ve vicdanlarında hiçbir kirli leke de kalmaz ve bizler öyle güzel gülmeliyiz ki, bizi acı ve yasa boğanlar utanmalı kendi zalimliklerinden. Gülmelerimizi elimizden alıp bizleri ağır bir melankolik yaşama mahkûm edenler, yaşama irademizi kırmak için yapmışlardır ve bunun içindir ki; çok gülmeliyiz gülmek bir isyan etme başkaldırma şeklidir, kurulu düzene, sıradana hayata, tekdüze yaşama ve korkularımıza, karşı kendini yeniden var etme şeklidir.
Bizler ne kadar gülersek ruhlarımıza çöken kara bulutları o kadar dağıtırız. Çünkü gülmek iyileştirici ve yatıştırıcı bir güçtür Gülmek bize güç katar, moral verir, yaşamla daha iyi ve daha güçlü bağlar kurmanızı sağlar gederlerimizi, hüzünlerimizi bir rüzgâr gibi dağıtır Ruhlarından ve yüreklerinden gülmesi ve neşesi alınanlar çabuk teslim olurlar.
Çünkü insanlar ve toplumlar teslim alınmadan önce, gülmesi elinden alınır. Ruhundan, yüreğinden alınan gülmeler, insanı savunmasız ve dirençsiz bırakır. Tarih boyunca toplumların ve insanların iradelerinin kırılma şekli bu yöntemle gelişmiştir. Çünkü gülmek bir toplumun en iyi direnç ve moral kalesidir dolayısıyla ki; önce bu kale teslim alınır. Ondandır ki, diktatörler, zalimler ve krallar gülen ve mutlu yürekleri asla sevmezler; çünkü onlar özgür ruhludurlar, çabuk da teslim olmazlar.
Gülelim ki; kimliğimizi acılarımızı ve benliğimizi onaralım, keder ve hüzünlerimizi, bir bir iyileştirelim, çünkü gülmek zamana Karşı en büyük ilaçtır. Acının inbiğinden dalga dalga süzülen kahkahalarımız, bizleri yeniden var eden mutluluk baharlarımız olsun...