Diyarbakır, bir süredir ‘Vandalların’ hedefinde. Kentin huzurunu kaçırmak için yola çıkan güruhlar, adım, adım yürüyor, sadece huzuru bozmuyor, huzura bomba koyuyor.

Belli ki, birileri düğmeye bastı, huzuru bozmaya kararlılar.

Kafelere, işyerlerine, kişilere yönelik, bireysel gibi görünen, ancak, genel olduğu yâda olacağı anlaşılan saldırıların yoğunluk kazanması, kenti tedirgin etmeye başladı. Son bir haftada gerçekleşen bireysel saldırıların tartışmaları ve etkisi devam ederken, dün gece Sur içi bölgesinde iki kafeye yapılan silahlı ve bombalı saldırının yeni Valinin Diyarbakır’a geleceği güne denk getirilmiş olmasını da ayrıca değerlendirmek gerekir.

Kim bunlar?

Çete mi, organize suç örgütleri mi, uyuşturucu baronları mı?

Her kimlerse, ciddi önlem alınması, bunlara karşı ciddi bir mücadele bekliyor Diyarbakır’ı.

Her kim/kimler ise, bu kentin huzurunu bozmaya, tedirginlik yaratmaya hakları yok.

Bu saldırıları bir tehdit olarak Diyarbakır halkının gözüne sokmak isteyenler, şunu bilsinler ki, bu kent, bu kentin duyarlı ve sorumlu halkı, buna izin vermez, daha önce izin vermediği gibi.

Diyarbakır Valisi Murat Zorluoğlu, göreve başladı.

O gelmeden yapılan bu çirkin eylemi ‘Valiye hoş geldin’ olarak algılıyoruz.

Sayın Valinin de buna bir cevabı mutlaka olmalıdır.

En kısa sürede failler ortaya çıkarılmalı, profillerinin ne olduğu kamuoyuna açıklanmalıdır.

Bekliyoruz!

*

Motosikletli çetelerden söz etmiştim bir önceki yazımda.

Bu kafe saldırıları başka bir şey.

Bunlara ne demeli?

‘Mobil terörist’ mi?

‘Mobil çete mi?’

Öğrendiğim kadarıyla iki gün önce kafelere gidilmiş, uyarı yapılmış, tehditvari konuşulmuş.

Peki, nerede yurttaşın can ve mal güvenliği?

Devletin güvencesinden olduğu konusunda bir tereddüdümüz yok, ancak, tehlikede olduğunu da yapılan saldırılardan, tehditlerden çok net görüyoruz.

Bir şey çok net, vatandaşın huzurunu kaçırdılar.

Amaç buydu, hâsıl oldu.