OLUŞ VE SIRRIN ÇÖZÜMÜ
Oluşu, insanla anlamak, anlamlandırmak ayrı bir güzellik taşır. Oluşa dair ilk yorumlar oldukça eskilere gider. İlk bilgelerin bunu yorumlayışları çarpıcıdır. Oluşum ve oluşumun insandaki hali belirgin bir canlılık ifadesidir. İnsan, yaşadığı günlerin her anında, oluşu yaşar. İnsan olmak, oluşmaktır. An’ın ihtiyacına göre, dönüşmektir. Gerçeği görmek ve buna uygun olarak adım atmaktır.
Toplum Olmak Kendin Olmaktır
Toplumsal anlamda da bu böyledir. Toplumsallaşmamızın ilk dönemleri, oluşun bereketli dönemleridir. İnsan olmak, cömertçe yaşamak ve bereketli olmak demektir. Bereket, insan olmanın içsel gücüdür. Toplum, kendi inşasını bu zenginlikle yapar.
Oluşun Doğal Gelişimi
Oluşun, doğal gelişim süreçlerinde kendini var etmek önemli bir nitelik kazanır. Bu dönemler, güzelliklerin kendini hissettirdiği zaman dilimleridir. Oluşumun evrendeki hali zaten baş döndürücüdür. Oluşumun anlamsal ve yaşamsal düzeyi, bunu ziyadesiyle vermektedir. Oluşmak, canlı olmak, canlı olmak ise ayrı bir tat, ayrı bir neşe ve ayrı bir coşku demektir. Bunun ortaya çıkışı, doğal gelişim süreçlerindedir. Bu buluşun ve oluşmanın bütünlüğünü sağlayan insan, nasıl bir canlılık içinde olduğunu, nasıl bir evrende yaşadığını, neşenin ve farkındalığın kendisini görür.
Sırrın Çözümü
Bu oluşma haliyle, evrenin sırrı çözülmektedir. Çözülen bu sır bilmeyi, dokunmayı, anlamayı ve düşünmeyi öğretir. Bu, kendini, yaşamı ve evreni fark etme bilgeliğidir. Bu bilgelik oluşmadan, bilme ve anlama bütünlüğünü geliştirebilmek zordur. Değişmemek, bu gerçekle alakalıdır. Görmek ve değişmek isteyen, anlamın ve kendini bilmenin sırrına inmeli ve ermelidir. Bu sırra inmeyenler, hep tekrar yaşar ve hep tekrar yaşatır. Tekrarın döngüsü içinde kalanlar, kendini bilmenin bilgeliğine erişemez ve tıkanır. Ama ne olursa olsun, değişmeyen ve anın bütünlüğüne girmeyen aşılır.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.