Diyarbakır’da hareketli zamanlar!
Diyarbakır çok hareketli zamanlara tanıklık ediyor.
Bu hareketlilik Diyarbakır için bir ilk değil, bu durumlara alışkın ve antrenmanlı bir kent.
Kayyım atanacak mı?
Bu sorular çerçevesinde yürüyen bir süreç var.
Hazırlananlar var, gelmek için.
Onlara ‘hazırlanın mı’ denildi, yoksa ‘Rol’ mü çalıyorlar, bilemiyorum, ancak bir senaryo var, filmi de çekilmeye hazırlanıyor gibi.
Hakkâri’deki kayyum atamasını protesto için belediye binaları önünde nöbet var. Demokratik tepki var, sokağa taşan bir durum söz konusu değil, ancak belediye binalarının önünde çok ciddi seyyar karakollar var. Normalimiz böyle ise, tersini elbette düşünmemek lazım.
Kaba saba yöntemler deneniyor. Hangi konu olursa olsun, çözüm için şiddetin yolu deneniyor.
Normalleşme demişken, bir anda gerilimli bir boyuta doğru yol alışımızın asıl nedenlerini anlamak mümkün görünmüyor iken, bir dans grubunun üyelerine yapılan saldırının yankıları kentte bomba etkisi yarattı.
Bir grup tekbirler getirerek dans grubuna fiziki saldırı yapıyor.
Diyarbakır gibi çok sesli, her kesimi bünyesinde barındıran bir demokrasi kentinde, maalesef 3-5 vandalın saldırısı kamuoyunda büyük tepki topladı.
Küçük bir grup, kayyım tartışmalarının yapıldığı bir zamanın ruhuna uygun harekete geçirilmiş gibi, provokasyona zemin yaratma çabası var. Durup dururken başkasının yaşam biçimine, giyimine, kuşamına, yemesine, içmesine müdahil olma hakkını kendinde gören bu güruh, belli ki Diyarbakır’ın karışmasını istiyor.
Bu saldırının, kentin kültürüne, değerlerine, yaşam kültürüne yapılmış ciddi bir saldırı olduğu kesin. Ancak, sıradan bir saldırı olmadığı da kesin. Bu bilindiği içindir ki, kentin bileşenleri durumdan rahatsızlık duydu, karşı tepki geliştirdi.
Kenti, ‘bekçisiz bostan’ gibi gören bir anlayışın kurmak istediği hâkimiyete karşı geliştirilecek demokratik tepkiler dikkate alınmalı. Azınlıkla, çoğunluğa hükmetme, yönetme dürtüsü anti-demokratik bir tutumdur.
Hiç kimse, kendi yaşam biçimine müdahale etmeyene müdahale etme hakkına sahip değil. Kentin ortak yaşam alanına müdahale, kısıtlama, bu alanlarda yaşamlarını idame ettirenleri kendine benzetme çabaları, bu zihniyetin hâkimiyetini sağlamak gibi bir düşünce Diyarbakır’da tutmaz.
*
Kayyum ataması tartışmaları ile TEMA parkındaki saldırının aynı sürece denk gelmesi doğal olarak bağlantılı bir durumu da gündeme getiriyor. Bu kent bunu analiz edecek hafızaya sahiptir. Sivil toplum kuruluşlarının, duyarlı şahsiyetlerin tepkileri de bu nedenledir.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.