Diyarbakır kalesinden notlar-25
Ağır bir sürecin içinden geçiyoruz.
Yük ağır
Sosyal, siyasal, ekonomik ağırlığın yanı sıra, ağır can kayıpları, kalanların travması, gelecek kaygısı gibi, onarılması zor, uzun bir zaman alacak bir süreç.
Bu süreçler ‘çökenler-yükselenler’ zeminli süreçlerdir.
Birileri zenginleşir ki, zaten bu tür zamanları gözleyenlerdir onlar.
Birileri de kaybedilenler gerçeğinden hareketle mal, mülk, paranın bir gecede nasıl yok olduğuna inanır, mevcutla yetinir, hayatına öyle devam etmek ister.
Bir de bütün zamanlarda yaşam biçimini sadece para kazanmak mantığı üzerine inşa etmiştir, bu tür zamanları ‘fırsat’ olarak değerlendirir, ‘Daha fazla nasıl kazanırım’ ile yatar-kalkar…
Bunlar, savaş zenginleridir, deprem zenginleridir, siyaset zenginleridir gibi, v.s, v.b.
Böyle uzar gider…
*
Can, mal, barınma gibi sorunlarla birlikte kentsel dönüşüm meselesi de gündem oldu. TOKİ için yeni alanlar yaratıldı diye duyduk, ya da öğrendik. Bağlar Belediyesi sınırları içinde devasa büyüklükte hazine arazisine konutlar yapılacak. Nasıl ve ne şekilde olacak bilemiyoruz, ancak şimdiden çok ciddi bir rant kokusu yayıldı, Karacadağ’ın zirvesine çarptı, kulağımıza değdi.
Detayları mutlaka olacaktır.
Kim, ne, nerede, nasıl, ne şekilde ranta ortak, bakacağız…
Ticaret, zaman, mekân tanımıyor, ‘hayat devam ediyor’ düsturu ile yürüyor.
*
Bu arada, Halk otobüsleri ile ilgili de bir duyum geldi. 100 adet iken 200 adet olmuş, bir de minibüs statüsünde bir işlem gerçekleşmiş. 200 adet otobüs-minibüsX1.080 bin TL=216 bin TL… Net olmayabilir, bir aşağı bir yukarı düşünün, ama 200 hanesinin altında değil, o kesin. Belediye için iyi bir gelir, bu yoklukta, yükün ağır olduğu bir dönemde iyi bir kaynak oldu, ya da olacak. (Rakamlar eski rakamlarla trilyon).
Dedim ya, hayat devam ediyor, yaşam sürüyor, kazanmak, yeniden var olmak, geliştirmek, büyütmek ve de zenginleşmek gerekiyor… Bazen kalıyor, yar oluyor, bazen de 6 Şubat gecesi gibi toplananlar bir anda yerle yeksan oluyor, toprağın altında kalıyor.
*
Bu işte bir terslik var.
Silvan yolundaki çadır kent hazırlandı, kalanlar var, elektrik, yol, su, ısınma, her şey tamam da içinde yeteri kadar insan, aile, birey yok. Binlerce kişinin barınacağı söylenen alanda 300-500 kişinin kaldığını öğrendik.
Barınma sıkıntısı çekenlerin olduğunu biliyoruz; onları mı gitmiyor, kalacaklar seçiliyor mu, millet gitmek mi istemiyor. O nedenle ilginç dedim. Bu kadar masraf yapıldıktan sonra, amacına uygun kullanılamayacaksa yazık olur o çadırkent’e, bu kadar da tartışma konusu olmuş iken.
Bir de konteyner kent yapılıyor.
Çadırkent dolmadıysa, konteyner kent nasıl dolacak?
Galiba sevk, idare ve planlamada bir sıkıntı var.
Acıların henüz taze olmasındandır, belki…
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.