COVİD-19 vedalaşmaya ve yaslarını tutmaya bile müsaade etmedi
Covid-19 bir karabasan gibi üzerimize çöktü. Birçok canı bizden vakitsiz aldı. Yaşlı genç dinlemedi. Öyle ki, aniden aramızdan göçüp giden insanlarımızın yasını dahi tutmaya, taziyesini yapmaya bile müsaade etmedi.
Bazıları sadece karantinaya giderken son kez birbirlerine el salladılar. Son nefeslerinde yanlarında olamadılar, vedalaşamadılar, son sözlerini söyleyemediler. Vasiyetlerini yapamadılar. Geride kalanlar, cenazeleri defnedilirken yanlarında olamadılar. Mezarlarına son toprağı da atamadılar.
Yakınlarının ne zaman, nasıl öldüğünü, nasıl defnedildiğini göremeden; akrabalarını ve dostlarını kaybettiler. Artlarından yaslarını da tutamadılar. Hatta çoğu insan sapasağlam olan dostlarının, akrabalarının böyle aniden yaşamdan kopmasını, adeta birden bire ellerinden kayıp gitmesini kabullenmek istemediler. İnanamadılar.
Sevdiklerimizi bizden alan; silahları ve bombaları olan, sınırları aşmış, toprakları işgal etmiş görülebilen bir düşman değildi. Ama kendi döngüsü içinde değişimlere uğramış olan bir virüstü. Yoldan çıkan bu virüs insan yaşamına zarar veriyordu. Şimdiye kadar insanoğlu yaşam tarihinde birçok virüs çeşidiyle karşılaştı. Bazıları kısa dönem rahatsızlıklar yaratmış olsa da bazıları çok tehlikeli oldu. Virüslerin insanla ne alıp veremediği vardı? Yoksa insanlar onların azmasına neden olacak bir şeyler mi yapıyordu ki, onlar da bu kadar tehlikeli hale gelebiliyorlardı.
İradi bir varlık olan, aklını ve becerisini kullanan insan geliştirdiği tekniklerle şimdiye kadar birçok virüsün verebileceği zararlar en asgariye indirmeyi başarmıştır. Adına Covid-19 denilen virüs de kontrol altına alınarak etkisiz hale getirilecektir. Diğerlerinde olduğu gibi onunla da birlikte yaşayacağız. Virüsün ölüm zinciri kırılacaktır.
Normal giden yaşam seyri içinde birden bire, nasıl elektrikler kesildiğinde her yer kararıyorsa ve ışıklar geldiğinde biraz önce yanında durduğun bir yakının, dostunun yanında olmamasının yarattığı şok gibi. Bu durum sadece normal yaşam döngüsü içinde bir ölüm-kalım olayı değildir. Biraz önce yanında olduğunu düşündüğün kişinin biraz sonra yanında olmaması gibi bir durum, bir boşluk oluşturuyor. Normal yaşam seyri içinde ölümün kabullenildiği bir seyir olmuyor ve özellikle yakınlarının üzerinde bir travma oluşturuyor.
Bu boşlukların kapanması ve yaşanan travmaların atlatılması için toplumsal desteğe ihtiyaç ortaya çıkmaktadır. Yaşanan birçok doğal felaketlerde gösterilen dayanışma örneklerinde olduğu gibi açılan bu yaraların iyileşmesini de yine dayanışma geleneğiyle aşılacaktır.
Mümin Ağcakaya
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.