Cumhuriyet Halk Partisinin bugün verdiği sınav ertelenmiş bir sınav. Milletvekillerinin dokunulmazlıklarının kaldırıldığı, HDP’li belediyelere ilk kayyım atamaları yapıldığı tarihte bu sınavı vermeliydi. O günlerde de ‘Bugün bana, yarın sana’ hatırlatması yapılmış olmasına rağmen, zayıf refleks verilmiş olmasının bugünlere zemin hazırladığını söylemek mümkün.

Bugün verilen ciddi bir demokrasi sınavı var, ancak, o günlere döndüğümüzde bunu ertelenmiş bir sınav olarak değerlendirmek gerekiyor. Demokrasi sınavları ertelendiğinde açılan yaraları onarmak zaman alıyor.

Sistem tıkandı, adalette keyfi uygulamalar tüm hızıyla sürüyor, muhalefete yönelik topyekûn bir operasyon devrede. Bütün bunlar yapılırken, diğer yandan kaygılı bir barış sürecinin atmosferi içinde bir yoğunluk yaşanıyor.

Sınav sayısı ile birlikte sorularda çoğalıyor. Derslerin zamanında verilmemesinin ikmali de zor oluyor. Ders sayısı da giderek çoğalıyor, sınavlardan geçişte zorlaşıyor. Bütün bunlara rağmen bu sınavı toptan verecek bir gücü oluşturmak, demokrasi mücadelesini toplumsal mecraya taşımak gibi bir sorumluluğu var Cumhuriyet Halk Partisinin. Kuruluşun ve kurtuluşun partisi olmanın tarihsel misyonunu ikinci yüzyıla taşıyacak bir kapasitede olduğunu ispatlamanın zamanı.

Asgari ücret, memur- işçi emekli maaşları, alım gücü, konut, araba fiyatları, yaşam zorluğunun da içinde olduğu bir sınav silsilesinin yanı sıra rejimi sarsan iç ve dış politikaların siyasi mücadelesi hep zirvede tutulmalı.

Bu sınav mutlak surette halkla birlikte verilmeli, tamamen seçime dönük bir yol haritası ile gerçekleştirilmelidir. Parti meclisi, MYK toplantıları kentlerde bölge bazında katılımlarla desteklenmelidir. İl, ilçe, belde teşkilatları aktif ve görünür hale getirilmelidir. Yorgun, pasif teşkilatlar değiştirilmeli yâda takviyelerle güçlendirilmelidir. Bunu yapabilmek içinde, küskün, dargın, geride durmayı tercih haline getirmiş partililer göreve davet edilmelidir.

En önemlisi de Belediyeler parti müfettişlerince ciddi bir şekilde denetlenmeli, yapılan bütün işler Genel merkezin bilgisinde olmalıdır. Bunun için Yılmaz Büyükerşen hocanın başında olduğu açıklanan komisyonun daha aktif performans göstermesi gerektiği sanırım herkesin rıza göstereceği bir durumdur.

Parti içi kavgaların olmadığına dair kamuoyuna ciddi, samimi, görsel sunumlar yapılmalıdır.

Aksi takdirde; ‘Kurtuluş yok tek başına! Ya hep beraber ya hiçbirimiz!’ sloganı boşa çıkacaktır.

Sınavı toplumsal bir sınava evirmek tek kurtuluş!