BU GÜZEL HAVALAR MAHVETTİ!
Beni bu güzel havalar mahvetti,
Böyle havada istifa ettim
Evkaftaki memuriyetimden.
Tütüne böyle havada alıştım,
Böyle havada âşık oldum;
Eve ekmekle tuz götürmeyi
Böyle havalarda unuttum;
Şiir yazma hastalığım
Hep böyle havalarda nüksetti;
Beni bu güzel havalar mahvetti.
Böyle demiş Orhan Veli.
Cumartesi sabahına böyle bir havada uyandım, yürüdüm, elbette ki şair olma niyetine değil, nostalji yapmak istedim. Gece, sosyal medyada gözüme ilişti. Yeni kapıda, Tahir Elçi sokağında açılan Hewsel yemek salonunda Diyarbakır yemekleri varmış. Evde yapıp, yeme şansım olmadığı için uğrayayım, nefsimi körelteyim, aynı zamanda mahallemi de yâd edeyim istedim. Tam noktasını bilmeden yürüdüm, çocukluğumun geçtiği, şimdi Kaymakamlık binasının bulunduğu bahçe duvarının karşısındaymış. Duvarın olduğu yer ise evimizin olduğu lokasyon. Kaymakamın oturduğu taş bina ise 3 yıl ilkokulu okuduğum yapı, eski kilise…
Dolma ve içli köfte varmış, sipariş verdim, oturdum. Tam karşımda, evimin yerinde bir duvar, masada rahmetli annemin yaptığı yemeklerin aynısı. Annemin kurduğu sofra niyetine güzel bir atmosferin hâkimiyetinde ‘Güzel havalar’ yaratmışım, kendi aidiyet mecramda. Aidiyet kıymetli bir durum, kent aidiyeti ve sorumluluğunun kodlarının beynime ve yüreğime yüklendiği alandayım, çok anlamlı.
Böyle havalar, Orhan Veli’nin dizelerinde anlattığı evkaftaki istifaya mı denk gelir, âşık olmaya mı yarar, çok ta sorgulamaya gerek yok. Yemek sunan hanımefendiye, ‘O duvar bizim evimiz, o taş binada da 3 yıl ilkokul okudum’ diye anlatma gereği hissettim.
Güzel bir hava yaratmak istedim.
Yemekleri yaptığı her halinden belli, tezgâhta duran diğer bir hanım efendi, ‘Ben de Süleyman Nazif ilkokulunda okudum’ diyerek sohbete katıldı, yemekleri beğenip beğenmediğimi sordu, ‘annemin yemeği gibi’ dedim. Sanırım beğenme sorusunun cevabını da vermiş oldum.
Güzel havayı yakalamıştım.
O güzel havanın beni ‘mahvetmesine’ izin verdim.
*
İyiydi, hayat devam ediyor.
Güzel havaların bazen böyle mahvetme gibi becerisi olmasa, Orhan Veli neden yazsın?
Akşama doğru, kentin bütün alanları sisli, buğulu. Güzel havalar dağılmış, yerini başka bir atmosfere bırakmış. Narinli saatler başlıyor. Katili resmiyette belli olmayan bir ‘iç cinayetin’ kurbanı çocuk gündemi sallıyor.
Karar; 3 ağırlaştırılmış hapis cezası, bir de 4 yıl ceza ile beraatına karar verilmiş cinayet ortağı.
Türkiye ve Dünya soruyor; CEZA VAR, KATİL YOK.
EVET; KATİL KİM?
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.