Ali Ekber PEKŞEN

Ali Ekber PEKŞEN

EZBERLETİLENLER, GERÇEKLER ve EĞİTİM

EZBERLETİLENLER, GERÇEKLER ve EĞİTİM

ALİ EKBER PEKŞEN

Vatanın ve milletin bölünmez bütünlüğü, devletin bekası aşkıyla gezegenin bazı coğrafyalarında insanlarını kolaylıkla ölüme gönderen devletler vardır. Bu coğrafyalardaki toplumların ve devletlerin yaşanmışlıklardan ve yılların birikiminden gelen alışkanlıkları vardır. Adeta toplumun genetik kodların işlenmiş olan bu alışkanlıkların ürünü kabulleri vardır. Zaman zaman kader ya da fıtrat olarak da değerlendirilen bu kabullerin genel geçer olduğunu kanıksamış çaresizlikleri vardır. Hemen her tür olumsuz durum, "coğrafya kaderdir" İfadesiyle sineye çekilir.

Tartışmaya mahal vermeden kabullenilmiş bu çaresizliklerin beslendiği damarlar vardır. Bu damarların farklı olduğuna inanılan bir sıvı taşıdığına inanılır. Öylesine bir inançtır ki bu, tapınma boyutunda kabul görür. Bu inanç ve ön kabul üzerine bina edilir her tür ritüel. Bu inanç ve kabulün en önemi unsuru, milliyetçilik zemininde oluşturulan politikalar ve bu doğrultuda oluşturulan siyasettir. Siyaset ve günlük hayatın akışı bu kabul üzerine kurulur. Zorlanılan yerde ve zamanda hiç düşünmeden, dini değerler adı altında kutsallar sürülür piyasaya.

İnsanlık tarihinin kırılma anlarını yaşadığı Alman Faşizmiyle özdeşleşen Adolf Hitler’in, iktidarını sağlamlaştırma adına, en önemli ve dikkat çekici icraatlarından birisi de kilisenin egemenlik alanını genişletmek amaçlı attığı adımlardır. Bu amaçla yapılan düzenlemelerle, örgün eğitim müfredatlarının tamamen dışına çıkılmış ve içeriği din kurumunca belirlenen, devletin ideolojisi ve değerleri olarak dayatılan konular zorunlu dersler kapsamına alınmıştır. Bu derslerin kilise görevlileri yani din adamları tarafından işleneceği karara bağlanmış ve uygulanmıştır. Bu içeriklerin sınıflarda öğrencilerle birlikte yürütülmesiyle ilgili eğitim, öğretim etkinliklerinde, eğitim sisteminin asli unsuru ve olmazsa olmazı olan eğitimciler, öğretmenler etkisiz elemana dönüştürülmüştür.

Otokrat rejimlerin, katı uygulamalarına süreklilik kazandırma ve bu uygulamaları meşrulaştırma konusundaki kararlılıklarının en önemli adımlarından birisi olan bu anlayış ve yönetim tarzı, tarihin çeşitli evrelerinde farklı coğrafyalarda uygulama alanı bulmuştur ve halen de bazı coğrafyaların normali olarak hayata devam etmektedir.

Tarihin bu öğreticiliği göstermiştir ki, otokrat rejimler, eğitim sisteminin insan yetiştirme anlayışının kontrolünü elden bırakmazlar ve her aşamada sisteme müdahale ederler. Bu müdahalelerdeki temel amaç, sistemin işleyişine itirazı olmayacak insanlar yetiştirmek ve totaliter anlayışı egemen kılmaktır. Çünkü, bu rejimlerin önemli özelliklerinden birisi de sistemin işleyişine engel olabilecek muhalif insana tahammülsüz olmalarıdır. Kısa zaman aralıklarında müfredat değişikliklerini, bu anlayışta aramak gerekir.

Dünyanın farklı coğrafyalarındaki otokrat rejimlerin uzun süreli iktidarları mercek altına alındığında, katı uygulamalarını meşrulaştırmaya yönelik faaliyetlerinin başında, eğitim sistemini bu doğrultuda organize ettikleri rahatlıkla görülecektir. Bu konuda ısrarcılıkları, kararlılıkları ve iç tutarlılıkları sistemin devamının, insan unsurunun nitelikleriyle yakından ilgili olmasıdır.

Eğitimin; bireysel, toplumsal, ekonomik ve siyasal işlevleri vardır. Bireyin çok yönlü gelişmesi, niteliklerini artırması, yeteneklerini en üst düzeyde kullanması amacıyla düzenlenen eğitim öğretim etkinlikleri, aynı zamanda toplumsallaşma işlevi de görürler. Toplumsallaşmanın temelinde yatan ilişkiler ağının örülmesi sürecinde, değerlerin benimsenmesi, dayanışmayı sağlayan erdemlerin sahiplenilmesi gibi ulvi görevler yerine getirilir. Bu süreç aynı zamanda bireyin görev ve sorumluluklar üstlenmesini gerektirir.

Bireyin toplumsallaşmasına yönelik eğitim öğretim etkinliklerinin ayrılmaz bir başka boyutu da, siyasal sürecin en önemli aktörü olmasıdır. Toplumsal hayatın devamı açısından, insan olarak haklarının farkına varmasına, içselleştirmesine yönelik etkinlikler düzenlenir. İnsan olması nedeniyle sahip olduğu hakların, dünyanın tüm coğrafyalarındaki insanların da hakları olduğunu bu süreçte öğrenir.

Devletlerin siyasal rejimlerini koruma ve devam ettirme konusunda kararlılıkları vardır. Bu anlayış, devletin kuruluşunda temel değer olarak belirlenen ilkelerdir. Bu ilkeler aynı zamanda varlık, yokluk nedeni sayılır, devamlılık bu değerlerin tüm yurttaşlarca benimsenmesi ve sahiplenilmesine bağlı görülür ve en üst hukuki norm olan anayasalarında yer alır. Bu nedenlerle eğitim sistemi; bireyleri, devletin varlık nedeni olarak belirlenen ideolojiye, değerlere, hedeflere ulaştırabilecek şekilde yapılandırılır ve eğitim kurumları mevcut siyasi düzene bağlı vatandaşlar yetiştirmek üzere görevlendirilir.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Ali Ekber PEKŞEN Arşivi
SON YAZILAR