Borç Yükü İnsanları Bilinmeze Sürüklüyor
Yaşamı sürdürmek gün geçtikçe zorlaşıyor. Öyleki yokluk ve yoksulluk sınırlarında yaşamlarını sürdürmeye çalışan bir çok insan hayal kurmak bir yana günü nasıl kurtaracağının derdine düştü. Toplum hayal kurma kapasitesini yitirmeye başladı. Hayal kuramayan, geleceği düşleyemeyen bir toplum olmaya doğru sürükleniyoruz.
İnsanların çoğu yaşadığı yokluk ve yoksulluk sınırlarında günlük yaşamsal ihtiyaçlarını karşılamak için mecburen borclandılar. Borçlarını borçla kapatmaya çalıştılar. Ama bu çözüm geçici de olsa bir yere kadar onlara zaman kazandırdı. Borçlar zamanında ödenmediği için ana paranın üzerine gelen faizlerle katlanarak büyüdü. Bankalardan krediler alarak borçlananlara kısa bir zaman kazandırmış olsa da ödenmesi gereken borç giderek büyüyerek her an karşılarına çıkmaya başladı. Kaptırmış oldukları yakalarını bankalardan kurtaramadılar. Tıkandılar. Ödenmeyen borçlar onları mahkemelik durumlara düşürdü.
Alım gücünün sürekli düşmesi karşısında zar zor günü, ayı kurtarmaya çalışanlar, alınan borçları ödeyemez durumda oldukları için sonuçta borç alınacak ne akraba veya dost ne de kredi çekilecek banka kaldı. Borçlanarak yaşamaya çalışanlar bir çözüm bulamadıkları için icralık, hacizlik oldular. Adliyelerde dosyalar dağ gibi yığılmaya başladı.
Gırtlağına kadar borca batanlar bu durumdan kendilerini nasıl kurtaracaklar? Bir taraftan borç kamburu diğer taraftan yaşamsal ihtiyaçlarını karşılama kaygısı insanların psikolojilerini bozdu. Derin bir bunalıma soktu.
Bankalara borçlarını ödeyemeyen, alacak verecek meselesiyle ilgili geçenlerde basında da yer alan haberlere göre icra dairelerinde biriken dosya sayısı 24 milyonu aştığı yazılıyordu. Ayrıca Türkiye Bankalar Birliği'de kredi çekip de bankalardan aldıkları borçlarını ödeyemeyenlerin sayısını 4 milyon 148 bin kişi olarak açıkladı.
Bu rakamlar neredeyse nüfusun önemli bir kesiminin borçlu, icralık ve hacizlik olduğunu göstermektedir.
Bu kadar insan borçlu ve hacizlik olma durumlarından nasıl kurtulacaklar? Bu soruna nasıl bir çözüm bulunacak? Henüz bilinmiyor.
Ayrıca icra mahkemelerinde biriken 24 milyon dosyaya her geçen ay yenileri eklendiği de dikkate alındığında, mahkemeler koridorlara taşan bu dosyalarla nasıl baş edecekler? Bankalar da neredeyse 5 milyona yaklaşan, ödenmeyen kredi borçları için icra yoluna gittiklerinde mahkemedeki dosyaların sayıları daha da kabaracaktır. Koridorlara taşmış olan bu dosyalar nasıl kapanacak?
En önemlisi de artık borç da bulamayacak olanlar yaşamlarını ve ihtiyaçlarını nasıl karşılayacak?
Sürekli borç altında yaşamaya çalışanların psikolojileri derinden etkilendiği için aile düzenleri de bozulmaktadır. Toplumda travmaya yol açacak bu durum çözüm bulunamazsa ve bu sıkıntılı durum atlatılamazsa toplumda ahlaki ve insani yıkımların yaşanması da kaçınılmaz olacaktır. İleride ekonomik sorunlara bir biçimde çözüm bulunabilir. Ama böyle bir yıkımdan sonra insanların eski ruh ve davranış sağlığına kavuşması kolay olmayacaktır. Çok zaman alacaktır. Ekonomik sorunlar bir süre sonra belli çözümlere kavuşturulabilir ama toplumun ruh sağlığını düzeltmek bu kadar kolay olmayabilir.
Velhasıl borç artık eskilerin dediği gibi yiğidin kamçısı olmuyor. Borç yiğidin boynunu büküyor. Yokluk mertligi bozduruyor. Kaderine boyun eğdiriyor. Bu durumu yaşamak zorunda kalanları süreç nereye sürüklerse oraya savrulmaktan başka çareleri olmayacak mı?
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.