Basın öne eğilmesin
Geniş anlamda basın; haberin ve düşüncenin her türlüsünü belirli zamanda basarak topluma ulaştıran tüm yayın ürünleridir. (Teknolojinin aktif kullanımıyla beraber dijital habercilik yaygınlaşmış durumda)
İnsanlar tarihin her döneminde birbirleriyle iletişim kurma ihtiyaçları hissetmiş ve bunun için çok farklı haberleşme kanalları kullanmışlardır. İlkel toplumlardan modern toplumlara doğru haberleşme biçimleri farklı şekillerde ve insanlığın gelişim serüvenine göre şekillenmiştir. İlk zamanlarda duman, çeşitli alet sesleri (davul, borazan, tamtam, çan) ile farklı araç gereçler kullanılarak yapılırken, yazının icadıyla ve daha sonraki zamanlarda matbaanın icadıyla beraber imkânlar artmıştır. Posta güvercinlerinden, atlı ve yaya insanlara kadar her yol kullanılmıştır. Medeniyetin ilerlemesiyle beraber telgraf, uydu ve günümüzde internet aktif kullanılmaya başlandı.
Tarihin her aşamasında haberleşme ile ilgili çeşitli sorunlar yaşanmıştır. Sözgelimi savaşlarda istenilmeyen haberlerin ulaşımının engellenmesi için her yol denenmiştir. Yine iktidarların bilinmesini istemedikleri bilgi ve haberi ya sansürlemiş yada engellemişlerdir. Bu durumları tarihte özellikle Ortaçağ Avrupa’sında görmek mümkün. Özellikle yakın tarihten bu yana bunun örneklerini dünyanın birçok yerinde daha fazla görmekteyiz. Bilgi çağına doğru geldikçe dezenformasyonlar ve sansürler, yasaklamalar artmıştır.
Bilgiye ve habere ulaşmayı sağlamak için insanlar çeşitli tedbirler almıştır. Kimi zaman legal olamayan yollar bile kullanılmıştır. Özellikle baskıcı rejimlerinde bu durum çok fazla yaşanmıştır. Ortaçağ Avrupa’sında kilisenin skolastik baskısı, faşist yönetimlerin yarattığı korku imparatorluğu bunun en büyük örnekleridir. 90’lar da Kürt basını en yoğun baskılara karşı mücadele vermiş ve varlığını sürdürmeyi başarmıştır.
Bilgi ve haberleşme alanı, Reform ve Rönesans dönemi ile daha sonra Sanayi devrimiyle birlikte hızla gelişerek özellikle bilgi ve teknoloji çağına girdiğimiz milenyum döneminde dijital haberleşme her yere yayılarak erişimin bir tuşla sağlanabildiği döneme girilmiştir.
Yazının burasına kadar çok kısa bir şekilde basın dünyasının gelişimsel serüvenine değinmeye çalışıldı. Esas mesele basının bu yoğun gelişim evreleriyle beraber nasıl bir şekilde hayat bulduğunu vurgulamaktır.
Modern basın dönemi olarak ifade edilen dönem ile birlikte basın alanında çok önemli gelişmelerin kalıcı temelleri atılmıştır. Avrupa’da İngiltere, basında öncü ülke olmuştur. İngiltere’de basına konan sansüre ilk tepkiyi gösteren ve başarı sağlayan John Locke, Avrupa insanının aydın olma hareketini başlatan düşünürdür.
Amerika’da 1776’da başlayan bağımsızlık savaşları, Fransa’da 1789 ihtilali gibi önemli dönüm noktalarını büyük oranda etkileyen dinamiklerin başında fikir ve haberlerin etkin paylaşımı gelmektedir. Osmanlı’da 1908 Jön Türk “devrimi” ve hatta Kuvayı Milliye’nin yayılmasında (Anadolu Ajansı Kuruldu) fikir ve haberlerin iletilmesi çok etkili olmuştur.
II.Dünya Savaşı’ndan sonra Dünya yeniden şekillendirildikten sonra özellikle iki kutuplu dünya düzeninden sonra küresel çapta gelişen siyasal ve ekonomik yeniden yapılanma, basın üzerinde çok etkili olmuştur. Gücünü Aydınlanma Çağından, demokratik kültürden alan basın, otoriter, oligarşik rejimlerde ciddi baskıya maruz kalmıştır.
Ülkemizde darbe dönemleriyle beraber ve özellikle 90’lar ile 15 Temmuz darbe girişiminden bu yana muhalif basın ciddi sorunlar yaşamıştır (gerçekleri paylaşan basın) RTÜK tarafından alınan kararların önemli bir kısmı hukukun siyasi bir hüviyete sokulmuş halini yansıtmıştır. 18 Ekim 2022 tarihinde resmi gazetede yayınlanmasıyla beraber resmileşen yeni sansür yasasının içeriği kaygı vericidir. Ülkenin kutuplaşmış ikliminde muhalif düşüncelerin sindirilmeye çalışıldığı bir atmosferde, basın ve medya ile ilgili çıkartılan yaşanın maddelerinin açık uçlu olması bu alanda ciddi siyasi karaların alınabileceğini göstermektedir.
Gazeteciler Sendikası(TGS) verilerine göre son dönemlerde 35 gazeteci ve medya mensubu cezaevinde (kendi sayfaların da paylaştıkları listede ağırlığı Kürt gazetecilerden oluştuğunu görebilirsiniz) Bu yazıyı hazırlarken de gözaltına alınan ve tutuklanan gazeteciler oldu. Maalesef ki Türkiye Avrupa ülkeleri arasında en çok gazeteci tutuklusu olan ülke. Gazeteci cinayetleri konusunda da maalesef sicilimiz hiç iyi değil. Musa Anter davası, Hrant Dink davası, Metin Altıok ve Uğur Mumcu gibi davalar, gazeteci davaları arasında en çok bilinenleri ve memleketin kapanmayan yaraları durumundadır.
Basın, demokratik kültürde en önemli güçlerden biridir. İktidarlar kendi fikirlerini yaymak ve kitlelerini konsolide etmek için basın ve medyayı çok etkin kullanırlar. Tabi aynı şekilde farklı fikir ve düşüncelerde yine bu alanda hayat bulur. Baskıcı rejimlerde bu alan birer ideolojik aygıt olarak muhalif kesimin bastırılması için kullanılabiliyor. Kitlelere erişimin çok kolay olduğu basın ve medya alanı, ciddi bir savaşım alanına dönüşmüş durumda. Devlet gücünü elinde tutanlar kendi ideolojik anlayışları doğrultusunda bu alanı çok seslilikten tek sesliliğe dönüştürebiliyor. Gerçeklerin toplumla buluşmasını istemeyen kesimler ellerindeki gücü hukuka rağmen orantısızca kullanabiliyor.
Gelişmiş ülkelerde yasama, yargı ve yürütmeden sonra basın ve medya dördüncü güç olmuştur. Halkın haber alma hakkı, farklı fikirlerin demokratik şekilde ifade bulması gelişmiş ülke olmanın en önemli göstergelerden biridir. Basın ve medya, toplumun aynası rolündedir. Uluslararasıbasın ve medya ilkeleri, haber ve fikir paylaşmayı, evrensel normlar çerçevesinde teminat altına almıştır. Bu ilke ve normlar ışığında çalışmaları yürüten her basın mensubu hiçbir şekilde engellenemez, yaptırıma maruz bırakılamaz. Demokratik toplum olmanın gereklerinden biri de haber alma ve yapma özgürlüğünün mevcudiyetidir.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.