Av. Nupel Dicle Oyur

Av. Nupel Dicle Oyur

Avukatlar neden intihar ediyor?

Avukatlar neden intihar ediyor?

Son 2,5 yılda 27 stajyer avukat/ avukat yaşamına son verdi. Peki, bu intiharlar neden gerçekleşiyor hiç düşündünüz mü? Yoksa çantalı hırsızların(!) ceplerindeki paralar mı eksiliyor? Veyahut kontrolsüzce açılan hukuk fakülteleri, naylon stajlar, hukuk fakültelerindeki devamsızlık sorunu, hiç pasaportu olmayan birinin yurt dışındaki X fakültesinden mezun olması gibi birçok neden mi sebep oluyor?

Çukurova üniversitesinden 2020 yılında mezun olup, 2021 yılında ruhsatını alan yeni bir avukat olarak, son dönemlerde artan enflasyonla beraber, psikolojik, sosyal, ekonomik baskıların şiddetle arttığını söyleyebilirim. Hak savunucusu olarak başladığımız bu meslekte birçok haksızlıkla karşı karşıya kalıyoruz ve sesimizi çıkarmak istediğimizde, her girişimimiz sonuçsuz kalıyor. Herkes bağımsız ve tarafsız yargının en önemli ayağı olan avukatlara karşı 3 maymunu oynuyor.

Yaklaşık 800 yıllık bir geçmişe sahip olan avukatlık mesleği, bugün kendini bilmez bazı insanlar tarafından; ‘Yakında bir döner ayrana dava bakacaksınız.’ Denilerek ayaklar altına alınıyor. Peki, çok saygı duyulan bu kadim meslek ne oldu da bu hale geldi? Sadece enflasyon mu sebep oldu bu duruma. Tabii ki de hayır. Enflasyonun bir etkisi olduğu su götürmez bir gerçek, bu etkiden her mesleğin etkilendiği kadar avukatlar da etkileniyor.

Örneğin; devletin, sosyal devlet anlayışla yürüttüğü ve bu kapsamda Ceza Muhakemeleri Kanunu (CMK) madde 150’ ye göre sanığın veya şüphelinin talebi üzerine kendisine avukat görevlendirilir. Bu görevlendirme soruşturma aşamasında olursa devlet avukata 1447 lira ödeme yapıyor. Bu ödeme brüt ücret olduğu için vergilendirme yapıldıktan sonra kalan miktar 980 küsur lira avukata kalıyor. Bu verilen para ile bugünün şartlarında kaliteli bir ayakkabı bile alınmıyor. Dosya sirkülâsyonu olmayan avukatlar – özellikle yeni avukatlar – CMK ataması ile gelen görevlerin parasıyla geçinmek zorunda kaldıkları için kıt kanaat geçinmeye mahkûm oluyorlar. Bu durum maalesef ki avukatı ekonomik bulanıma sürüklüyor.

İnsanlar, imaja önem verdikleri için karşılarında ki avukat, eğer ki iki dirhem bir çekirdek giyinmemişse, lüks bir telefon ve arabaya sahip değilse, bu avukat iyi avukat değil ki kazanamıyor düşüncesine kapılıp, o avukatla çalışmayı tercih etmiyor. Hâlbuki bir avukatın yaşamının lüks olması değil, hukuki donanıma sahip olması önemlidir. Çünkü duruşma esnasında sizi o avukatın lüks arabası değil kendisi savunacaktır.

Ekonomik bulanımın yanında, avukatlar dosyalarda taraf olarak görülüp, tehdide, fiziksel şiddete maruz kalıyor. Maalesef ki; bir meslektaşımız hacze gittiği sırada borçlu tarafından haciz mahalinde taraf olarak görülüp, silahla vurularak öldürüldü. Bu kadar tehlikeli bir meslek yapıyor olmamıza rağmen, hala daha buna bir çözüm bulunamadı.

Sadece can güvenliğimiz değil, mesleğimizde tehlike altında. Avukatlık piyasası bu kadar parsellenmişken, kendine yeni iş alanları açmak isteyen yeni avukatların da önüne birçok engel çıkıyor. 200 liraya hukuk dilinden yoksun dilekçe yazan arzuhalciler, kamu görevlisi olmasına ve yaptığı görevi kötüye kullanmaya girmesine rağmen vatandaşa cüzi miktarlarda dilekçe yazan adliye personelleri, avukatlardan komisyon alarak dosya yönlendirmesi yapan kamu görevlileri, hasar danışmanlık ve aracılık şirketleri gitgide daralan piyasayı iyice daraltıp, avukatları isteseler de istemeseler de başka iş yapmaya muhtaç bırakıyorlar.

Peki, bu ve bunun gibi yazarsam sayfalarca devam edecek binlerce sorun varken, bir meslek örgütü olan ve avukatların haklarını korumak için kurulmuş, meslek örgütü olan barolar ne yapıyor? Maalesef ki pasif kalarak, sorunların artmasına neden oluyorlar. Sendikaya bağlı meslek mensupları, üyeleri için aktif bir şekilde rol alarak, üyelerinin haklarını korumaya çalışırken, barolar sadece avukatların üye olma zorunluluğunun bulunduğu formalite bir kurum olmaktan öteye geçememiştir. Depremzede bir avukat olarak söylüyorum ki, bürosu evi yıkılan onca meslektaş varken Barolar Birliği tarafından formalite olarak verilen yardım; ‘Biz yardım yaptık.’ Demek için yapılmış bir yardımdan öteye geçemedi. Ne kimse sonrasında halimizi sordu, ne de hatırımızı.

Biz avukatlar hak tahsis ederiz. Örneğin; bir işçiye, işvereni tarafından verilmeyen hakkın tahsisi için uğraşırız ve işçi haklı bulunursa, işçilik alacaklarını alması için adaletin tecelli etmesini sağlarız. Bir hak az veriliyor veyahut da hiç verilmiyorsa, söke söke almaya çalışırız. Barolar Birliği’nin de bizim haklarımız için çalışması ve sorunların çözülmesi için de ön ayak olması gerekmektedir. Çünkü biz istemezsek; ‘Kimse alın bu sizin hakkınız’ demez.

Unutmayalım ki; avukatlar, bağımsız ve tarafsız yargının en önemli ayağıdır. Hep birlikte avukatlara sahip çıkarak, hukuku ve meslek onurunu yüceltmezsek maalesef ki; sektör değiştiren ve avukatlığın beraberinde getirdiği mobinge dayanamayan ve intihara sürüklenen avukatların haberlerini daha çok duyacağız gibi geliyor…

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Av. Nupel Dicle Oyur Arşivi
SON YAZILAR