Aleviyim, Sünniyim, Kürdüm…
Osmanlı devletinin tarihi boyunca İran Safevi devleti ile ortaklaşa oluşturdukları, sırt sırta verip amansızca uyguladıkları en kirli siyaseti Kürtlerle ilgili olanıdır. Biri Kürdün Alevisine, diğeri ise Kürdün Sünnisine hami görünmeye çalışarak kırım ve yok etme politikalarını başarılı bir şekilde yüzyıllarca yürütmüşlerdir. Devletlerin ittifakı ile oluşturulan bu siyaset Cumhuriyet tarihi boyunca da devam etmiştir. Bugün ise daha da çeşitlendirilerek sürdürülmektedir, hem de en kirli, en pespaye haliyle. Tarihte olduğu gibi Kürt halkı bu seçimlerde görüldüğü gibi bir defa daha bu kirli siyaseti boşa çıkardı. Bin yıllık devletin, Bizans’ı, İran’ı da işin içine katacak olursak üç bin yıllık devletin imkan ve kabiliyetiyle oluşturulan önyargıları yerle yeksan etti. Bu son seçimlerin sonuçlarından biri de bu ceberut devletin, Alevi Kürdü Sünni Şafi Kürde, Sünni Şafi Kürdü de Alevi Kürde karşı örgütleyerek oluşturmaya çalıştığı önyargıları önemli oranda kırdı. Bu seçimlerin bir de böyle önemli bir sonucu var, bunu iyi görmek gerekiyor…
*
Devletin, düzen partilerin on yıllardan beri Kürtlere karşı ortaklaşa örgütledikleri haksızlıkları, hukuksuzlukları, özellikle de sivil alan olarak kabul edilen başta üniversiteleri, diğer tüm eğitim kurumlarını, diyanet işleri başkanlığını ağzına kadar dolduran yarı asker Kemalist okumuş kadın ve erkeklerin aslı astarı olmayan yakıştırmalarını, ipe sapa gelmez iftiralarını bir tarafa bırakıyorum. Çünkü bu ve benzeri kurumların varoluş sebeplerinden biri de Kürdü Alevi, Sünni, Kurmanc, Zaza diye aralarında bölmek, birinden diğerine daha yakınmış gibi siyaset üretmek, asilime etmek, zorla oluşturdukları ulus devletin cenderesinde eritmek, dahası Kürdün her bir hücresini tarihten silmek, yok etmek olduğu bir gerçektir. Kürtlerin cumhuriyet tarihi boyunca bu cendereye karşı amansız bir mücadele, bir varolma kavgası verdiği, böl ve yönet siyasetini önemli oranda etkisizleştirdiği kabul edilse de Kürtler arasında oluşturulan önyargılar politikasında ise kısmen de olsa başarılı oldukları bir gerçek. Bu son seçimlerin sonuçları ise bu kirli politikanın pek başarılı olamadığı, Kürtler arasındaki makasın öyle bekledikleri kadar açılmadığı ortaya çıktı. Bu muhteşem bir sonuç olarak kayda geçilmeli…
*
Devletin kayyum politikasını sorunsuz olarak hayata geçirmesi süreci önemli bir gerçeği bir defa daha ortaya çıkardı. Kürt belediye başkanları bir bir gözaltına alınıp tutuklandıklarında muhalif bildiğimiz hiç kimseden kayda değer bir ses çıkmadı. Kürtleri gerilikle, yobazlıkla, namus cinayetleriyle, aşiretçilikle, Şafilikle, Alevilikle, akla hayale gelmeyen saçma sapan uydurulmuş yakıştırmalarla suçlayanlardan, bu konuda gece gündüz fikir üretenlerden, özellikle de düzen solcularından hiç mi hiç ses çıkmadı, en azından ben duymadım. Hele bunca baskı ve şiddettin uygulandığı coğrafyada kayyumdan belediyeyi devr alan komünist başkanı yerlere göklere sığdıramamaları bu işin cabası. Düşünün ki hayal edin ki Fransız bir komünist, yada Fransız Komünist Partisi üyesi bir kişi, farzi mahal Jean Paul Sartre’nin Cezayirli bir yoldaşı, Cezayir’in herhangi bir Berberi kentinde Fransız polisinin, askerinin verdiği olağanüstü destekle Cezayirlilere karşı belediye başkanı seçilmiş olsaydı ve bu sonuç Fransız solu tarafından kutsanmış olsaydı, hele bir de örnek gösterilmiş olsaydı ne olurdu acaba? Sanırım başta Fransa olmak üzere tüm dünyada kıyamet kopardı, dahası Fransa’da gerçekleşmesi mümkün olmayan, akla, hayale bile gelmeyen bu durum dünya solunu bile sarsardı. Ama bu ülkede durum başka, hatta Kürde karşı oluşan ittifakla alınan belediye seçimi muhteşem bir başarıymış, olağanüstü bir örnekmiş gibi anlatıldı, hala da anlatılıyor, hikayeleştiriliyor, efsaneleştiriliyor, üstelik yerine kayyum atanan DBP’li Alevi Kürt kadın belediye başkanı ülkenin öbür ucunda, en berbat bir cezaevinde tutuluyorken bütün bu övgüler yapılıyor. Bu şekilde Kürdün aklıyla alay edilmeye devam ediliyor. Neymiş, komünistmiş, solcuymuş fotojenik pala bıyık bay başkan. İşte bu seçimlerin sonuçları, bu en kirli siyaseti, dahası sistemin gölgesinde hayat bulan bu komünist! siyaseti de boşa çıkartarak, bir kez daha Terteleci cellada bir yana, altın tepside kendisine sunulan figüranlara bile aşık bir halk olmadığını kanıtladı Dersim halkı, dahası Yeşil Sol Parti adayını irade olarak seçerek kimi Sünni Kürtlerin, Dersim’e, Alevi’ye karşı var olan önyargılarını da kırdı…
*
Yüzyıl boyunca Sünni Kürt bölgesini envai çeşit tarikatlarla, Nursi gibi kökü Abdülhamid’e, Mustafa Kemal’e, bilmem hangi teşkilata dayanan derin dini hareketler, yeni moda bol akçeli medreseler, dinci paramiliter güçler üzerinden örgütlemeye uğraşa dursunlar, bir gıdım bile Kürdü kandıramadılar, aklını çelemediler, istedikleri rotaya sokamadılar. Bu seçimlerin sonuçları gösterdi ki bu en sinsi politika boşa çıktı, ortaya çıkan sonuçlar bu durumu bir daha teyit etti. Her ne kadar Kemalist partinin genel başkanı olsa da onun adına seçime girse de Alevi Kürt Kemal Kılıçdaroğlu’nun Türkiye demokrasisine ciddi bir katkı yapacağına, Kürt sorunun çözümünde bir soluk, dolayısıyla onurlu bir barışın tarafı olabileceğine kanaat getirmesinden alıkoyamadılar. Sünni Kürtler bir an bile tereddüt etmeden oyunu verdi, ağırlıklı olarak cumhuriyetin milliyetçi karakterinden beslenen Türkiye Solunun her türlü önyargısını, tepeden bakan aklını adeta dumura uğratarak. Dahası Alevi Kürt Kemal Kılıçdaroğlu’na Dersim’den sonra en fazla oy vererek Alevi Kürtlerin ‘Şafi’ Kürtlere karşı biriken önyargısını önemli oranda kırmış olmalı…
*
Çukurova, Ege ve Marmara bölgesinde yaşayan Kürtlerin çoğunlukla oyunu Alevi Kürt Kemal Kılıçdaroğlu’na vererek Kürtlerin iradesini hiçe sayan ucube kayyum siyasetine bile karşı çıkmamış Türkiye sol muhalefetine ciddi bir güç vermiştir, psikolojik destek olmuştur, dahası ona yol göstermiştir, ona istikamet belirlemiştir. Kürtler daha ne yapsın, nasıl Türkiyelileşsin. Yeter ki siyaset, önyargıların kırıldığı, aradaki makasın daraldığı bu hatta yürüsün, yeni döneme doğru yol alsın, kendine alan açsın. Her türlü kirli siyasete inat, Aleviyim, Sünniyim, Kürdüm…
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.