18 Mart ve Bir Hayal!
31 Mart Yerel Seçimlerine çok az bir zaman kaldı. Partilerin sözlerinde, vaatlerinde yeni bir şey yok. Yine bildik karşılıklı suçlamalar.
Son yirmi yılı gözünüzün önüne getirin, partilerin söylemlerinde değişen ne var?
Ülke dışından bakılınca; iktidar partilerinin söylemi ile ülkenin gerçek sahipleri bir yanda, ülkeyi bölmek parçalamak isteyenler ve onlarla kol kola girenler bir yanda diye görülebilir!
Bir sabah bir parti lideri kalksa bu bildik siyaset ezberini bozmak için ne söylese siyaset gerçek gündemine döner. Ülkenin gerçek sorunları ve çözüm önerileri tartışılmaya başlar diye düşünürüm.
Bu ülkeyi herkesten çok sevdiğini söyleyen milliyetçi bir partinin ileri gelenlerinden birisi ‘’ben bu ülkenin dağlarını, nehirlerini sever gibi Türkünü de Kürtünü de severim’’ derse!
Veya Kürt siyasi hareketinden birileri…
‘’Bugün 18 Mart, 1.Dünya Savaşında İtilaf devletlerinin İstanbul’u ele geçirmek için geçtikleri stratejik yerlerden birisi olan Çanakkale Boğazı’nda karşılaştıkları direnişin tarihidir.’’ derse.
Ne dersiniz, yeterince bir şaşkınlık yaratır mı?
Ve devamla;
18 Mart Çanakkale Savaşı büyük kayıplara yol açmasına rağmen, Anadolu halkının bir bütün olarak kenetlenerek işgale direnmesi ile ulusal direniş, bağımsızlık ve özgürlük mücadelesinin meşalesinin yakıldığı tarihtir.
Osmanlı’ya övgü olarak söylenen bütün farklı milletlerin, farklı inançların yaşadığı bir coğrafyanın insanlarının hep beraber yurt bildikleri toprakları, Kürt, Türk, Arap, Rum, Müslüman, Hristiyan, Alevi, Sünni demeden hep beraber işgale karşı savunmalarını çok önemli buluyorum.
Yorumunu yapsa…
Sizi bilmem ama ben çok şaşırırım ve emin olun o andan itibaren ülkede siyaset asla bir önceki gün olmayacak şekilde değişir.
Ben, ülke insanlarının hep beraber yaşama kültürünün sonucu olarak ortak bir amaç uğruna ölmelerinin ve bu topraklarda koyun koyuna yatarak bu toprakları ortak vatana dönüştürmelerinin daha çok konuşulmasının, daha çok yazılmasının gerektiğini düşünüyorum.
Ülkenin büyük bir kesiminde, insanların doğuştan gelen anadilde eğitimin, kendi dilini konuşma isteğinin, güçlendirilmiş yerel yönetimler vs ifadelerinin bölünmek gibi algılandığını ve bu algının şimdiye kadar yapıldığı gibi pompalanmak yerine bu algının düzeltilmeden ülkede siyasetin normalleşemeyeceğinin altını çizmek isterim.
Emperyalist işgalcilere karşı bu ülkenin Türk, Kürt demeden bütün bir halk tarafından direnilerek bu zaferin kazanıldığını hatırlatarak düşünelim.
18 Mart Çanakkale Zaferinin her yıl dönümünde Kürt siyasetinin etkin olduğu belediyelerden Çanakkale Şehitliklerinde düzenlenen anmalara, otobüslerle gençlerin götürülmelerinin organize edildiğini, atalarının bugünkü sorunlardan uzak koyun koyuna yattığı yerleri gençlerin ziyaret ettiklerini düşünün.
Şehit cenazelerinde yaratılan olası provokasyonlara dikkat çekebilirsiniz!
Ülkemizin kurtuluşunda kendi canlarını ülkenin yapı taşları yapan atalarını, dedelerini yattıkları yerde anmanın, binlerce km’den işgale gelen Anzak gençleri kadar bu ülkenin Kürt gençlerinin de hakları olduğu herkese, her kesime anlatılabilir.
Bugün yapılması hayal olan bu davranış değişikliğinin karşılıklı ‘DEM’lenme, ‘DEMlenme’ me siyaset kolaycılığını da ezberini de bozar. Siyaset, karşılıklı istismar alanlarından çıkarak sorun çözücü gerçek alanlarına taşınır diye düşünüyorum.
Kaybedileni kaybolan yerde aramak esastır derler.
Giderek kaybettiğimiz çok sesliliğimizi, çok kültürlülüğümüzü nasıl bir aidiyete dönüştürebileceğimizi, 109 yıl önce dedelerimizin farklılıklarına rağmen bir arada yattığı Çanakkale şehitliklerinde bulabiliriz.
Bu duygu ve düşüncelerle 18 Mart Çanakkale Savaşında hayatını kaybeden tüm şehitlerimizi ve gösterilen direnişi kurtuluşa çeviren Mustafa Kemal Atatürk ve silah arkadaşlarını rahmet, saygı ve minnetle anıyorum…
Aziz AYDINALP
18.03.2024/DİYARBAKIR
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.