YAŞAM VE DEĞIŞIM
Yaşama atılan ilk adım nedir, yaşam bir anlam düzeyi ise, bizden istenen nedir, neyi eksik bırakıyoruz? En anlamlı ders kendini bilmek ise, bunu neden yapamıyoruz, kurumsal hale getirdiğimiz yaşam ve ilişki alanlarında, kendimizi anlamaya dair bir ders var mıdır?
Anlamsal Yüzümüz Neye Dönüktür?
Yaşam, kendimize dönmemizi ister. Anlamsal yüzümüz, yaşama dönük olduğunda, görülmesi gereken engeller gün yüzüne çıkar. Anlamsal yüzümüz yaşama dönük değilse, kendimizi tanıma imkanı da olmaz. Neden kendimizi tanımak istemeyiz, kendini tanımak bizlere ne anlatmaktadır, biriktirdiğimiz acılar, yüzleşmemiz önünde engel midir? Kendimize döndüğümüz zaman, karşılaştığımız şeyler bizi zorlayan, içimizi yakan, hep alevler oluşturan dramatik bir şey midir?
Neden kaçıyoruz?
Söylediğimiz, karşılaştığımız, ilişki ve paylaşım içinde olduğumuz şeyler bizi bizden uzaklaştırıyor mu, yüzümüzü dönmediğimiz yönler burası mıdır, karanlıkta kalan çok şey var, karanlığı yaratan nedir? Bir şeyden korktuğumuz çok açık. Korktuğumuz bu şey, içsel karanlığın kendisi olabilir mi, karanlık bizi bizden çalıp, uzaklaştırıyor mu?
Ah Bir Yüzleşebilsek…
Belki de her şeyin son bulduğu nokta burasıdır. Sonda yapmamız gerekeni, en başta yapmamız gerekir. Bu da kendinle buluşmaktır. Kendisiyle buluşamayan insanların, hep bir kaçış içinde olduğu açıktır. Bu da hızını kesmeyen bir şeydir. Böyle devam ettiği sürece de, durdurulabilmesi çok zordur.
Görünür Olmak
Yaşam, sevgi, paylaşım, aşk, iletişim ve özgürlük bizden dönüşmemizi ister. Dönüşmek çok zordur diyebiliriz. Başarmamız gereken, en zor olan değil midir? Kolay olanı herkes başarır, kolay olanı herkes giyer, kolay olanla herkes yürür. Esas olan zoru görmek, zora dokunmak ve zoru aşmaktır. Bu, görünür olmayı sağlar. Görünür olmak, yaşadığımız hayatı, su içer gibi, nefes alır gibi anlamaktır. Görünür olmak, susuzluğuumuzu gidermek ve nefes almaktır. Görünür olmak nasıl bir hayatın içinde olduğumuzu birebir görmek ve dokunmaktır. Görünür olmadığımız zaman, biricikliğimizi yok eder ve hayat karşısında sağlam bir duruşun sahibi olamayız. Değişim bu açıdan çok önemlidir. Yaşam ve değişimin farkında olanlar, kim olduklarını bilirler. Kim olduklarını bilmeyenler, yaşam ve değişim karşısında sağlam bir duruşun sahibi olamazlar. Duruşun kimden ve nereden geldiği önemli değildir. Önemli olan, kendi duruşumuzun nasıl bir anlama sahip olduğunu görebilmektir. Duruş, sevgiye açılan kapıdır. Bu da biriktirdiklerimizden vazgeçmesini bilmektir.
Duru Olmak
Su gibi duru, kar taneleri gibi biricik, doğa gibi yalın, yaşam gibi akışkan, sevgi gibi kendin olabilmektir. Yaşam ve değişim bizden bunları ister. Yaşam alışkanlık değildir. Yaşam bir akıştır. Zihnimizin dırdırı, yaşamsal akışı bozar. Zihinsel gürültü de ısrar edenler, yaşamsal akışı yaşayamazlar. Hayattan tat alamazlar. Sevemezler. Aşk bütünlüğüne giremezler, huzurun kapılarını açamazlar. Yaşam ve değişim, neşe içinde ve yalın bir enerjiyle akma ve açılmaktır. Arınmış zihin ve yürekle…
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.