KÜBRA ÖZSAT

KÜBRA ÖZSAT

Türkiye Kolektif Bir Psikoza mı sürükleniyor?

Türkiye Kolektif Bir Psikoza mı sürükleniyor?

Son yıllarda Türkiye’de siyasi ve toplumsal atmosfer giderek daha gergin bir hale geldi. Seçimler, tutuklamalar, boykot çağrıları, yasaklar ve kutuplaşan söylemler toplumsal ruh sağlığını ciddi şekilde etkiliyor. Özellikle son haftalarda yaşanan olaylar, kolektif düzeyde bir gerçeklik algısı kaybına sürüklendiğimizi düşündürüyor. Peki, toplum olarak bir tür psikolojik kırılma yaşıyor olabilir miyiz?

Belirsizlik ve Kaygının Yükselişi

Toplumlar, sürekli belirsizlik içinde kaldığında kaygı düzeyleri yükselir. Son yıllarda ekonomi, hukuk, demokrasi ve ifade özgürlüğü gibi temel konularda öngörülebilirliğin azalması, bireylerin ruh sağlığını doğrudan etkilemektedir. Günlük haber akışına bakıldığında, bir gün bir siyasetçinin gözaltına alınması, ertesi gün bir gazeteciye yönelik dava açılması ya da bir sanatçının sansürlenmesi olağan hale gelmiş durumda. Bu durum, toplumda bir tür öğrenilmiş çaresizlik yaratırken, aynı zamanda gerçeklik algısını da şekillendiriyor.

Psikoz Nedir ve Toplumsal Boyutu Var mıdır?

Psikoz, bireyin gerçeklik algısında bozulma yaşaması, sanrılar ve halüsinasyonlar görmesiyle tanımlanır. Toplumlar da benzer bir şekilde, kitlesel olarak manipülatif söylemler, propagandalar ve korku iklimi içinde gerçeklikle bağlarını kısmen kaybedebilirler. Bugün, farklı toplumsal kesimlerin birbirine tamamen zıt gerçeklikler içinde yaşadığı görülüyor. Bir grup yaşananları adaletin tesisi olarak değerlendirirken, bir diğer grup hukukun araçsallaştırıldığını düşünüyor. Bu uçurum büyüdükçe, karşılıklı diyalog imkânsız hale geliyor ve toplum kolektif bir psikolojik bölünmeye sürükleniyor.

Kutuplaşma, Paranoya ve Şüphe Kültürü

Son dönemde, sosyal medyada ve kamusal alanda artan paranoya dikkat çekiyor. Her kesim kendisini bir tehdit altında hissediyor ve sürekli savunmada kalıyor. İnsanların bilgiye erişimi arttıkça, aynı zamanda dezenformasyon da büyüyor ve bireyler, hangi bilginin doğru olduğunu ayırt etmekte zorlanıyor. Bu durum, kitlesel paranoya ve toplumsal bölünmüşlük yaratıyor. İnsanlar artık sadece kendi inandıkları gerçekliğe tutunuyor, farklı düşüncelerle karşılaştıklarında ise savunmaya geçiyorlar.

Tepkisizlik ve Tükenmişlik Sendromu

Bir başka dikkat çekici nokta, toplumun önemli bir kesiminde gözlemlenen duygusal tükenmişlik. Sürekli gündemde olan krizler, ardı arkası kesilmeyen skandallar ve belirsizlik, bireylerde tükenmişlik sendromu yaratıyor. Artık birçok kişi olan bitene karşı duyarsızlaşmış durumda; protestoların, itirazların ve adalet arayışlarının sonuçsuz kalacağına dair bir inanç gelişiyor. Bu da, toplumun kolektif olarak içe kapanmasına ve çaresizlik duygusunun pekişmesine yol açıyor.

Çözüm Ne Olabilir?

Toplumların psikolojik sağlığını koruyabilmesi için en önemli faktörlerden biri, gerçekçi ancak umut veren bir bakış açısına sahip olmaktır. Her ne kadar bugün Türkiye’de hukukun üstünlüğü, ifade özgürlüğü ve sosyal adalet gibi konular ciddi bir sınavdan geçiyor olsa da, tarih boyunca benzer süreçlerden geçen toplumların yeniden toparlandığını görmek mümkündür. Kolektif bir psikoza sürüklenmemek için, eleştirel düşünme becerisini güçlendirmek, bilgi kirliliğine karşı daha bilinçli olmak ve toplumsal dayanışmayı artırmak gerekmektedir.

Sonuç olarak, Türkiye’de yaşanan siyasi ve toplumsal olayların psikolojik etkileri göz ardı edilemez. Toplumun belirli kesimlerinde gerçeklik algısının manipüle edildiği, diğer kesimlerde ise umutsuzluğun hâkim olduğu bir atmosfer var. Bu durumun uzun vadede daha büyük bir kırılmaya yol açmaması için, bireysel ve toplumsal farkındalığın artırılması kritik bir öneme sahiptir. Unutulmamalıdır ki, bir toplum gerçeklikle bağını tamamen kaybettiğinde, bu yalnızca siyasi değil, aynı zamanda psikolojik bir kriz anlamına gelir.

Klinik Psikolog Kübra Özsat

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
KÜBRA ÖZSAT Arşivi
SON YAZILAR