İlginç bir ruh halim var. Birileri bana ‘bir yazı yaz’ dediğinde, tıkanıp kalıyorum, ‘ne yazayım’ diye. Dün İlyas mesaj atıp, ‘Abi yazıya ihtiyaç var’ dediğinde, ‘Tamam’ dedim, ancak ortada, kafada, bellekte o an için bir şey yok. Tamam dediğim içinde yazmak farz oluyor. Oysa bir gün önce kimse yazı istemeden göndermiştim.

Zamansız ölümleri olağanlaştıran Corona virüsüne teslim olma hallerimizin cehaletle buluşmalarının varlık nedenlerini mi yazsam, Muharrem İnce’nin Türkiye gündemini değiştiren yeni parti kurma meselesini mi yazsam, Sanayi Bakanlığının ürettiği ‘Milli elektronik kelepçelerin Eylül ayında Adalet Bakanlığına teslim edileceği yönündeki o müjdeli! Haberi mi ele alsam! Acaba, diye düşünürken, ‘Olur mu birader, insanların özgürlüğünü kısıtlayan malzemenin önüne milli kelimesini eklemek zorunda mısınız’ diye sormak geldi aklıma. Yararlı bir üretim olsa yanmayacağım, hep birlikte 3 kez ‘Milli elektronik kelepçe çok yaşa’ diye Millet olarak avazımız çıktığı kadar bağırabilirdik, ancak durumun yararlı bir sinyali yok!

**

Diyarbakır’ın hava koridoru konumundaki Karayolları arazisinin betonlaştırılması gayret ve çabalarının en az milli elektronik kelepçe müjdesi kadar saçma-sapan bir durum olduğunu dün yazmıştım. Altın-Döviz-Rüşvet çarkı ile ilgili soruşturmanın hangi aşamada olduğu yönündeki hatırlatmayı da aynı şekilde dün yapmıştım.

Yürek yorgun, beyin yorgun, bünye yorgun, ülke yorgun, insanlarımızın perişanlığı giderek katlanıyor.

Gazete sütunlarında şöyle bir haber ilişiyor gözlerimize;

‘PANDEMİDE HALK FAKİRLEŞTİ, MİLYONERLER ARTTI’.

Yok, yok, yanlış bir anlaşılma olmasın. Biz pandemi ‘tatilinde’ evde yatarken onlar ticaret falan yaptıkları için değil, paralarına hiç karışmadıkları için milyoner olmuşlar. Bu milyonerlerin sayısı geçen yıla oranla ikiye katladığı gibi, paraları, altınları da yattığı yerden birkaç kat değer kazanmış, bu nedenle milyonerler sınıfına adları yazılmış. PARA PARAYI ÇEKER diyorlar ya. Hesap basit, 200 bin dolarımız olsaydı, hiç karışmasaydık hep birlikte bizde milyonerler sınıfına yazılırdık. Jöleliye kandık, dolar biriktirmedik.

**

Bunlar suni gündemler, geçiyoruz.

**

Bizim gerçek gündemimiz, acı kaybımız Doktor Yücel Kutun.

Diyarbakır dün çok kıymetli bir evladını, bir nezaket abidesini kaybetti. Doktor Yücel Kutun’un, Corona illetinden kaybını öğrendik, ancak kabullenemedik. Diyarbakır olarak çok kıymet verdiğimiz Kutun ailesinin güler yüzlü, güleç, yüreği temiz, yardımsever bir evladıydı. Sadece Kutun ailesinin değil, Diyarbakır’ın evladıydı.

Kutun ailesinin, Diyarbakır’ın, hepimizin başı sağ olsun. Sabır diliyorum. Güzel gülüşünü hiçbir zaman unutmayacağız Yücel abi. Işıklarda uyu.

Naci Sapan