CHP’nin sorunu: Üretim eksikliği
Naci SAPAN
Çok iddialı bir başlık gibi görünebilir, ancak değil; eleştiri kapsamında değerlendirilmesi gerektiğini anlatmak adına çok samimi değerlendirmeler yaptığımda, bana hak verecek olanların çokluğuna hep birlikte tanıklık edeceğiz.
Geride bıraktığımız yıllarda; il, ilçe, belde teşkilatlarında halkla bütünleşmiş, onların tasvip ettiği partililer görevlere gelir ya da davet edilirdi. Davet edilenler ve seçilenlerin sorumluluğu da geniş kitlelerin nezdinde onlara hitap ederdi.
‘Örgüt sorumluluğu’ ve ‘örgütsel bağ’; ‘parti içi sivrilmenin’ önünü açar, delege ve taban dayatması siyasetçi üretimine katkı sunar, kalıcı seçenekler ortaya çıkardı.
Böyle olunca da kendine güvenen, partiye ve ideolojisine ‘sadık’ bireyler’, kadro hareketi olmanın sorumluluğu ile parti kontenjanı gibi samimi bir sürecin üretimi olarak varlık gösterirdi.
Sonra ne oldu; günün koşullarında popülist gündemlerden kendini var eden popülist bireyler, bireysel ilişkiler sonucu parti kadrosu oldu, işler karıştı. (Hak ederek var olanları tenzih ediyorum)
Aslında kimleri tarif ettiğimi hepimiz anlıyor ve biliyoruz.
Bu anlamda soruyorum;
*Konsolos nerede?
*Teğmen nerede?
*Zamanında Genel Merkeze doldurulan sayısız Genel Başkan Danışmanı nerede?
*İttifaktan dolayı CHP listelerinden seçilen 39 Milletvekili nerede?
Saymaya kalksak ortaya çok fazla figür çıkar da… Amaç; ‘Dövmek’ değil, sürdürülebilir olmayan bu sürece ‘dur’ denilmesidir.
‘Geldik, gördük, bozduk, gittik’ sloganı ile izah edilebilecek bir duruma son verilmesi içindir.
Başarıyı dışarıdakilerle arayışın sonuçları ortada.
2024 seçimleri öncesi yaratılan atmosfer de böyle bir şeydi, iktidarı kaybettirdi.
Kadro üretmekten çok, kadro tüketmeye dönük bir siyaset tarzı sosyal demokrat kimlikleri ‘irite’ etti.
Ekrem İmamoğlu ile başlayan Olağanüstü Kurultay süreci ile devam eden başarılı durum var. Devam eder mi etmez mi, şimdiden bir şey söylemek mümkün değil. Ancak, Parti Meclisi de dâhil Türkiye’yi kucaklayan bir tablo çıkmadı.
Anahtar listeyi destekliyorum, ancak daha farklı isimler de dâhil edilebilirdi.
Demem şu ki; iktidara doğru bir yürüyüş var, 2024 seçimlerinde olduğu gibi, herkes yanaşacak partiye. Talan, soygun düzenine alışanlar parasıyla varlık gösterecek.
‘Parasız siyaset yapılmaz’ mantığı ile devam edilir, öncelikler parti kadro ve tabanının dışındakileri halkın önüne koyarsa, şu an verilen bu kıymetli mücadele boşa çıkar.
Toplumda dönemsel simge haline gelen, popülizmin kıskacında sunulan isimler sonuca hitap isimler değil. Yukarıda verdiğim konsolos, teğmen örneği ve benzerleri bence bir kez daha gözden geçirilmelidir.
Deneme, yanılma ile heba edilecek bir zaman değil içinden geçtiğimiz süreç. Sonucu örgütleyecek öngörüler lazım. Kitle iktidar istiyor. Bundan daha iyi bir zaman hiç olmadı.
Üretim eksikliği dediğim bu. Genel Başkanın tek başına üretimi, liderlik tescili son derece önemli. Tek başına nereye kadar yeter…!
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.