Trafik sorunu ve kaldırım işgalleri hakkında yetkililere çağrıdır!
Bilmem, bu kentin ana caddeleri dahil herhangi bir caddede ya da ara sokakta yaya gezdiniz mi? Bu ne saçma soru diye sakın ola ki bana burun kıvırmayın. Çokbilmişlik de taslamayın. Öfkelenmenin de gereği yok; çünkü bu kentte yaşayan varlıklı, yoksul, makam sahibi veya sıradan vatandaş herkesin dikkatini çeken ve herkesi rahatsız eden bir soruna değineceğim! Özellikle son zamanlarda artan araç sayısıyla birlikte kentimizde yoğun bir trafik akışının olduğu herkesin malumudur. Bununla birlikte araç sahiplerinin park sorunu da tabi ki artıyor.
Kentin trafik sorunu biliyorum kolay çözülecek bir sorun değil. Mesai başlangıcı ve mesai bitimlerinde kentin ana caddelerinde gerçekten İstanbul trafiğini aratmayan bir yoğunluk oluşuyor. Elazığ Caddesinin Dağkapı’ya inen bölümü, İstasyon kavşağı, Ofis Ekinciler Caddesi, Bayındırlıktan Tesisler durağına kadar olan kısım, Sento Caddesinin hemen tamamı, Gaziler Caddesi trafiğin en yoğun olduğu güzergâhların başında geliyor. Kentin birçok yerinde günün hemen her saatinde çeşitli nedenlerle hem araç trafiği hem de yaya trafiğinde sıkıntılar yaşanıyor.
Bu güzergâhlarda trafiğin tıkanmasının tek nedeni elbette araç yoğunluğu değil, bu güzergâhlarda yola park eden, hatta iki şeridi birden park alanı olarak kullanan araç sahipleri asıl tıkanma gerekçesidir. Özellikle Kuruçeşme civarında günün her saatinde trafik akışını umursamadan bazen üçlü şerit halinde park eden araçlar trafikte bıkkınlık yaratıyor.
Bunun yanında yayalar için de durum hiç rahat değil. Ara sokaklarındaki kaldırımlar zaten esnafların işgali altında olduğundan yayalar kendilerini yola atıyor. Kadınlar, çocuklar bu yüzden hemen her gün araçlar altında kalıyor, kazalara maruz kalıyor. Kaldırımlara atılmış iskemleleriyle kahvehaneler, üç beş ıvır zıvır veya üç beş kilo meyveyi, sebzeyi tezgâhına atmış seyyar satıcılar da cabası. Adeta yarış arabası gibi süratli ve hiçbir trafik kuralına uymayan ticari taksileri ve istediği her yerde aniden duran toplu taşıma araçlarının kabalığını bu trafik mevzusuna almıyorum bile.
Belki esnafları da anlayışla karşılayabiliriz, öyle ya, satacağı ürünleri sergilemek, mekânı geniş kullanmak istiyor olabilir. Fakat araçlarını kaldırımlara park eden duyarsızlığa ne diyelim? Kentin en gözde caddelerinde bile hiç çekinmeden kaldırımlara park eden araçları görüyoruz! Hem de öyle park ediliyor ki adeta bir yayanın, bir engellinin geçemeyeceği biçimde park ediliyor!
Ve gelelim can alıcı noktaya: Bu kentin trafik polisleri, emniyet güçleri, belediye zabıtaları neden müdahale etmiyor. Ofis semtinde, cadde 75’te, Eski Hal civarında ve diğer yerlerde kaldırımlara park edenlere, yaya yolunu kapatanlara ceza kesiliyor mu? Kesiliyorsa neden müdahale eden kimseyi görmüyoruz! Kentimizin ve bölgemizin başka hassasiyetleri olabilir, ama bunlar doğru düzgün yaşamamız önünde engel midir? Trafik ve yaya hakları, engellilere karşı duyarlılık insani bir sorumluluk değil midir? Bu konuda detaylı çalışma ve denetim yapılamaz mı acaba?
Bu çağrı kentimizin tüm yetkili birimlerinedir: Kaldırımları işgal eden, kaldırımlara park eden, trafiğin yoğun olduğu saatlerde iki, üç şeritli park eden, dükkânlarının önüne beton, demir vs bariyer atıp zaten dar olan yolları, kaldırımları daha da daraltan, ulaşımı engelleyenlere yönelik harekete geçilmesi gerekiyor. Özellikle çocuklar ve engelliler bu konuda çok sıkıntı yaşıyor. Son zamanlarda bu konuda halkta yoğun bir tepki var, bilesiniz!
Abdurrahim Kılıç