‘Osmanlı torunları’ talimatı almış, saldırıyorlar.

Neye, kime?

Elbette ki demokrasi güçlerine

CHP’nin şahsında yapılan saldırılar, ‘bireysel’, ‘masum’, ‘meczup’ nitelikler atfedilerek yansısa yâda yansıtılsa da en üst düzeyde bir mesaj niteliği taşıyor.

Bir haftada iki saldırı

Ankara ve Düzce’deki saldırıları CHP’nin şahsına yönelik spontan gelişen saldırılar olarak değerlendirmek saflık olur. Planlı, farklı alanlarda farklı denemeler olarak değerlendirilmesi gereken bu saldırıların asıl amacının; Sosyal-demokrat, sol-sosyalist kesimlere yönelik olduğunu, sindirmek, korkutmak, alanlardan geri çekilmeye zorlamak gibi bir çalışmanın ürünüdür.

Kendilerine ‘Osmanlı torunları’ diyorlar, akılları sıra laik Cumhuriyetten intikam alıyorlar!

Yerine ihdas etmek istedikleri yönetim biçimi ve uygulamalarının da işaretlerini veriyorlar.

Saldırılara en tepeden başlayıp aşağıya mesaj vermek kendileri açısından akıllı bir yöntem!

Sarsılan iktidarlarının tek alternatifi konumundaki Cumhuriyet Halk Partisine ve onun temsil ettiği Cumhuriyetin değerlerine yönelik bireysel saldırıları zaman ilerledikçe çoklu hale getirmek için çaba içinde olan bu ‘meczup’ların ve onları piyasaya salanların hesabını, HDP ve bileşenlerine yaptıkları saldırılardan da anlamak mümkün.

HDP’yi de sosyalist kesim olarak tanımlayan, bunun üzerinden bir hesap yaparak CHP ile HDP’nin ittifak içinde olduğunu, ortaklık yaptıklarını kamuoyuna deklere edip algı yaratan ana kaynak, aslında ne yaptığını çok iyi biliyor.

‘Vatan haini’, ‘casus’, ‘vatana ihanet’ gibi toplumun hassas noktalarını iğnelemeye çalışan, özünde kendilerinde mevcut bu durumu başkalarını yaftalayarak gündemleştiren ve bunun üzerinden pirim yapmaya çalışan ‘Cihad’cı zihniyetin geleceği noktanın bu olacağını zaten biliyorduk.

Herkesi, herkesimi susturarak, döverek, öldürerek, cezaevlerine atarak, kişisel hak ve hürriyetleri engelleyerek ülkeyi yönetemeyeceklerini çok iyi bilen bu zihniyetin izlerini iktidarları değişse dahi maalesef uzun süre hayatımızın bir parçası olarak yaşayacağız.

Milliyetçi, İslamcı bir faşizm denemesi yapıyorlar, ne acıdır ki toplumun büyük bir kesimi henüz bunun farkına varmış değil. Kürtleri bahane ederek, iç düşman cephesi yaratan, karşısında ‘milliyetçi’, ‘muhafazakâr’, ‘vatansever’ iktidar konumu yaratan bu zihniyetin böyle devam etmesi halinde varacağı durak, bütün kesimleri sindiren, hukuksuz, yargısız, adaletsiz Faşist diktatörlük durağıdır.

Bu durağa gidiş yolunu tıkamak, demokrat, sol-sosyalist kesimlerin topyekûn ortaklaşmasıyla mümkündür. Bu durum görev olarak kendini dayatıyor. O nedenle; ‘Saldırı sadece CHP’ye değil, demokrasiye, demokrasi güçlerine yapılan bir saldırıdır’ diyorum.