Recep Kaymak ile Sur içi nostaljisi
Geride bıraktığımız Cuma ve Cumartesiyi bugüne bağlayarak, özgür, bağımsız, kuralsız bir yazı yazmak istiyorum. Sur içi konseptli bir yazı. Uzun zamandır karşılaşmadığımız Türk Halk Müziğinin eski, ancak büyük seslerinden Recep Kaymak ağabeyimle başlamak istiyorum.
Kervansaray otelde karşılaştık.
İlk karşılaştığımız günde olduğu gibi, yakışıklı, dinç, sağlıklı, hoşsohbet.
Daha sonraları da görüştük, ancak ilk karşılaşmamız 1975 yılıydı.
Tercüman gazetesinin genç muhabiriydim.
Recep Kaymak 33, ben 17 yaşındayım.
Lice’de deprem olmuş, bir süre sonra Diyarbakır’a gelen Recep Kaymak ile haber yapmak üzere Lice’ye gitmiştik. Büro şefim rahmetli ağabeyim Ertan Yurttaş görevlendirmişti.
Gittik, döndük.
Birbirimizi hep o gün ile hatırlarız.
TRT’nin saygın bir sanatçısı, o dönemlerin gazino piyasasında saygın bir yeri vardı.
Zeki Müren ile sahne yapıyordu.
Cuma akşamı, Başkanlığını Bircan Kerem’in, başkan yardımcılığını da Mehmet İpek’in yaptığı ‘Diyarbakır Yeşilçam Kültür Sanat Derneği’nin açılışı için gelmiş.
Ben de davetliydim.
İlk karşılaşmamızın üzerinde 48 yıl geçmiş, o 82, ben 65 yaşındayım.
O da gerçek bir Diyarbakırlı, yani şehir çocuğu.
Rica ettiler, sahne yaptı.
Recep abiden bu performansı beklemiyordum.
Ortalık bir anda canlandı, öyle oldu ki, Kervansaray otelinin önünden geçen yerli ve yabancı turistler içeriye dalarak görüntü aldılar. Ses ve sahne disiplininden hiçbir şey kaybetmemiş. İlk zamanlardaki titizliği, disiplini, ses güzelliği ve tazeliği neyse o.
Harikasın Recep Kaymak.
Sesine, ayağına, yüreğine sağlık olsun, uzun ömürler olsun, hep dinleyelim.
Recep ağabeyin plaketi varmış, takdim etmek üzere beni anons ettiler.
Gurur duydum, Recep Kaymak’a plaketini verdiğim için.
48 yıl önce Lice’ye yolculuk canlandı gözlerimin film şeridinde.
En güzeli ne biliyor musunuz?
Çok uzun yıllar karşılaşmadığımız birileri vardır, ne zaman karşılaşırsanız dün berabermiş gibi bir davranış içinde olursunuz. İşte ruh güzelliği dediğimiz şey. Âmâsız, fakatsız, menfaatsiz buluşmaların özelliğidir.
Asıl güzel olan ise; tanışmadığımızı zanneden bazı arkadaşların bizi tanıştırma faslı ile ilgili söyledikleri oldu Recep ağabeyin. Tanışıyor musunuz diye sorduklarında; ‘Çok eski, ta Milattan öncesine uzanır’ vurgusu da, benim için çok anlamlı.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.