Şeyhmus Kaya

Şeyhmus Kaya

Nasipse Adayız

Nasipse Adayız

2020 yapımı film, Ercan Kesal’ ın hem senaristliğini hem de yönetmenliğini yaptığı uzun metrajlı bir yapımdır.

Filmin genel çerçevesi günümüz Türkiye’sinin siyasi atmosferinin bir kesitinden oluşmaktadır. Başoyuncu Dr. Kemal Güner, özel bir hastanenin ortağı bir doktorken, yükselmek için Beyoğlu Belediye Başkanlığı için yerel yönetimlere soyunur.Kurduğu ekiple sahaya inerek aday adayı olarak çok aşina olduğumuz propaganda sürecine girer.Filmin ilk girişindeki mehter müzikli karşılama ile ”memleketçilik” yansıması yapılmak istenmişe de, kurulan jüri masası ve masa lambalarıyla seçkin bir atmosfer mi verilmek istenmiş yoksa bir gönderme mi? var belirsiz bir absürtlükte film bizi karşılar.

Belediye başkan aday adayı olarak halka kendisini benimsetmek için çalışmalarını yürütmeye başlayan Dr. Kemal, bir kahvehanede seçim startını verir. Ortalama seçmene hitap etmek ve onları etkilemek için hastane imkânlarını devreye sokarak, kendisini desteklemeleri karşılığında ücretsiz sağlık taramasından geçireceğini söyler. Bu sahne bize, ülkede politik duruşu olmayan geniş halk kitlesinin karşılıklı çıkar esasına göre hareket ettiğinin resmini sunar.

Seçim çalışmaları kapsamında tüm etkili çevrelerin davetli olduğu bir yemek organizasyonu yapılır. Bu yemeğe çeşitli dernekler, vakıflar ve muhtarlar çağrılır. Dr. Kemal, önemli bir kitlenin yanında olduğunu ispatlamak için parti liderinide yemeğe davet eder.

Dr. Kemal, büyük yemek öncesi çevresindeki çıkar gruplarıyla, kendisine oy verebilecekleri kişi ve kurumları ziyaret eder.Bu ziyaretler karşılıklı çıkara dayalı iletişimle devam eder.Özellikle bu ilişkilerde ortaya çıkan durum, siyasetin toplumsal faydadan ziyade nasıl bireysel çıkarlar için kullanıldığının arka perdesini bize sunar.

Dr. Kemal hem tanışmak hem de projesini sunmak için parti liderinin olduğu bir toplantıya katılır. Orada partililerin ilgisizliği, dikkatlerinin başka yerlerde oluşu onu rahatsız eder. Özellikle parti liderine proje dosyasını takdim ederken liderin ,onu sürekli mimar sanması, ülkede birçok parti liderinin hangi mantalitede siyaset yaptıkları küçük bir nüansta seyirciye aktarılır. Bu sahnedeki ilişki ağı ve niteliği parti elitistlerinin siyaseti hangi mantıkla araçsallaştırdıklarını ortaya sermektedir.

Esas olarak seçim adaylık sürecinin en önemli aşaması olan büyük yemeğe dönecek olursak, geceye katılım sağlayan dernek, vakıf ve çeşitli STK’ların çizdiği tablo, ideolojik beklentinin olmadığı, memlekete hizmetin temel alınmadığı, hatta en basit şekliyle bir yemeği bile ”büyük nimet “olarak gören sıradan halk gerçeğinin siyasetteki beklentilerinin en düşük seviyesini bize göstermektedir. Bu yemek sahnesiyle siyasi ilişkilerin basitliğini görmek mümkün. Hele ki parti lideri” bir numara” nın geceye önceliği olan bir etkinlikten sonra geç gelmesi de siyasetin kendi içinde(aynı partiden olanlar) bile adil işlemediğini göstermektedir.

Filmin bazı sahnelerinde, herkesin menfaati için girdiği alt- üst ilişkilerin absürtlükleri iyi verilmiş.Final yemeğinde Dr. Kemal, projelerini anlatmaya çalışırken, salondakilerin bununla hiç ilgilenmediklerini fark etmesiyle durumu geçiştirmeye çalışır. Bu sahne, memleketin küçük bir kesiti üzerinden siyasetin niteliğinin büyük resmini doğru okuyabilmemize imkân sağlamaktadır.

Film, siyasetin dayandığı basit, pespaye çıkar ilişkilerini yansıtırken gereken derinlikten uzak kalıyor. Dr. un Parti lideri” bir numara” ile kurmak istediği ilişki, insan gururunun çürümüş siyasi anlayış altında nasıl ezildiğini yansıtmaktadır.Dr. Kemal in boşandığı halde eski eşiyle görünmesi, toplum nezdinde daha güvenilir bir çizgi çizme çabası verilmeye çalışılırken aslında ikiyüzlülüğün ve bazı değerlerin nasıl kullanıldığını görmekteyiz. Buna benzer durumu dini bir figür olan cemaat hocasına siyasi destek almak için yapılan ziyarette de görmek mümkün.

Seçim süreci boyunca, güç ve gelişim sağlamak adına yola çıkan Dr. Kemal, bu yolda yaşadığı pespaye ilişkiler, kendisini ciddi şekilde sarsmış olsa da tüm yaşananlar sanki işin gereğiymiş gibi duygu durumu hep benzer şekilde sürmüştür. Burada sunu vurgulamak yerinde olur; topluma hizmet için yola çıkanların karşılaştığı çürümüşlükler ve çıkar ilişkileri, kişileri nasıl bu çarka dahil ederek yozlaştırabileceği gerçeği filmin bazı yerlerinde derinlikli olmasada belli bir oranda yansıtılmaya çalışılmış.

Nasipse Adayız, siyaset konusunda yeni bir fikir üretmese de günümüz Türkiye’sinin politik iklimine dair bazı önemli detayları barındırmaktadır. Öte yandan işlenen tema açısından özgün bir sinema dilinin yaratıldığını söylemek zor. Bu açıdan bakınca film, politik bir gönderme mi yoksa bir trajikomik karakter çalışması mı? Olduğu bizi bu konuda önemli ölçüde ikilemde bırakmaktadır.

2023 seçimlerine sayılı günler kala böyle bir filmi izleyip yorumlamak siyasete meraklı olanların ilgisini çeker kanaatindeyim. İzleyenlerin ve izlemek isteyenlerin yorumlarını bekliyorum. İyi seyirler.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Şeyhmus Kaya Arşivi
SON YAZILAR