Kürtlerle ilgilidir iktidarla ana muhalefetin kavgası…
İktidarla ana muhalefetin kavgası özgürlükle, demokrasiyle, insan haklarıyla, yoklukla, yoksullukla ilgili değildir, bilmem kaç yıldır devam eden çatışmalı ortamı sonlandırmakla, ülkeye barış getirmekle, sosyal refah düzeyi yükseltmekle ilgili hiç değildir. İki tarafın da esas amacı devleti tam anlamıyla ele geçirmektir, bürokratik amorf rejimin muktediri olmaktır, Kürtlerle olası barışın önüne geçmektir, kaos ortamı bunun için yaratılıyor, kavga bunun için yapılıyor, gürültü bunun için çıkartılıyor. Kavganın bir diğer amacı ise Kürtlerin, Alevilerin, solcuların, demokratların, azınlıkların, yoksulların kafasını karıştırmaya devam etmek, alternatif örgütlü güçler haline gelmelerinin önünü kesmektir. Bu nedenle iki tarafta da gelecek yoktur, umut yoktur…
*
Tutuklu TİP Milletvekili Can Atalay üzerinden başlayan Anayasa Mahkemesi ile Yargıtay’ın kavgasından tutun, Kürt siyasetçilerinin rehin alındığı Kobanê Kumpas Davası’ndaki hukuksuzluklara kadar, sokağa yansıyan Müslüman Türk kavgasından tutun Anıtkabir’deki hakaretlere kadar, sosyal medya ortamındaki seviyesiz küfür ortamından tutun Şeyh Said’e yapılan saygısızlığa kadar, İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun Topal Osman’a olan hayranlığından tutun, her gün Kürtlere hakaret eden Fatih Altaylı olabilmek için can atan Susurluk fatihi sosyal demokrat bellediğimiz Fikri Sağlar’a kadar, BBP Genel Başkanı Mustafa Destici’nin rejimin bakası adına devreye girmesiyle İYİP Genel Başkanı Asena Meral Akşener’in apar topar Millet İttifakı’nı terk etmesinden tutun, Cumhurbaşkanlığı seçimini kazanmasına rağmen bilmem ne korkusundan YSK’nin kapısının önünden bile geçememiş Memleket Partisi Genel Başkanı Muharrem İnce’nin yeniden ceberut rejimin yaratıcısı CHP’ye yanaşmasına kadar, her geçen gün biraz daha AKP’nin imiğini sıkan MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin olur olmaz zamanlardaki gürlemelerinden tutun, hayat hikayesini Şam’da, Moskova’da, Tahran’da kapı kapı dolaşarak tamamlamaya çalışan Kızıl Elmacı Vatan Partisi Genel Başkanı Doğu Perinçek’e kadar, herkes, hepsi AKP’nin bir daha yolu Kürtlerin mahallesine düşmesin diye elinden geleni yapıyor, canhıraş çalışıyor. Biliyorlar ki AKP’nin başka bir şansı yok, dahası kurtuluşu Kürtlerle yeniden buluşmadadır…
*
DEM Parti kaldı geride, tek başına, bir de darda, zorda, daha doğrusu her şart altında Kürt halkının yanında duran kimi sol hareketler var yanlarında. İktidar kavgalarının, baş döndürücü tuzakların, etrafındaki kuşatmaların, kirli ittifakların ne kadar farkındadır, orasını bilemiyorum. Olan biten kavgaların, kapışmaların Halifelikle, Cumhuriyetle, rejim değişikliği ile uzaktan yakından alakası yok, tek dertleri Kürtlerin nefes almasının önüne geçmek, gün yüzüne çıkmalarını engellemek olduğunu akıldan çıkartmamalı, tercihini, tarafını ona göre yapmalı. İşi zor ama bir yol bulmak zorundadır. Demokrasiye, özgürlüğe, barışa, hak ve hukuka açılan bir yol…
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.