ABD’de bir polisin zanlı olarak yakaladığı George Floyd adlı siyahînin boğazına diziyle basarak öldürdü. George Floyd; “Nefes alamıyorum.” demesine rağmen Derek Chauvin isimli polis diziyle bastırmaya devam ediyor. Bu sırada diğer polislerde olayı izliyor. Bu olay tüm detaylarıyla medyaya yansıyınca Amerika’da yer yerinden oynadı ve tüm dünya da büyük tepkilere neden oldu. Siyahî zanlı George Floyd polise hiçbir mukavelede bulunmuyor. George Floyd; “Nefes alamıyorum.” demesine bile aldırmayan polis, diziyle bastırmaya devam ediyor ve siyahî George Floyd’u öldürüyor. Olayın; Amerika ve dünya basınına yansımasından sonra, George Floyd’un; “Nefes Alamıyorum” sözleri bir slogana dönüşüyor. Şimdiye kadar siyahîlere karşı uygulanan ayrımcı, ötekileştirici ve ırkçı politikalara karşı birikmiş olan tepkinin de fitilini ateşliyor. Çok şiddetli geçen protestolar, Amerika’da birçok kente sıçrayarak devam ediyor.

Amerika’da polisin siyahîleri potansiyel suçlu görmelerinden dolayı sürekli sert uygulamalara maruz kaldıkları biliniyor. Amerika’da hemen her gün birçok kaçma kovalamaca ve yakalanma olayları yaşanmaktadır. Siyahîlerin krimalize edilmesinde ırkçılığın da önemli bir katkısı bulunmaktadır.

Amerika’da ırkçılığın uzun bir tarihi geçmişi vardır. Özellikle ırkçı Kuku klan örgütünün kurulduğu tarihten beri, siyahlara karşı birçok eylem gerçekleştirilmiş ve bu suçlar genellikle de cezasız kalmıştır.

1600 yıllarında anavatanlarından kopartılarak Amerika’ya köle olarak getirilen siyahîlerin tarihleri hep acı, ızdırap ve ötekileştirme oldu. Anavatanlarından kopartılmanın getirdiği trajedi yetmezmiş gibi insan yerine dahi konulmadılar. Kölelik babadan oğula geçen kara bir yazgı oldu. Renkleri onların adeta kaderi oldu. Yaşama dair her şey onlara hep kara oldu. Irkçılığın açık hedefi olmaktan kurtulamadılar.

Amerika’da ırkçı politikalar yürüten Ku Klux Klan örgütü 1865 iç savaş sonrası kuruluyor. Siyahîlere verilen hakları kabul etmeyen örgütün kuruculuğunu eski bir asker olan Nathan Bedford Forrest (Büyük Büyücü) bir grup asker arkadaşıyla yapıyor.

Sadece beyaz olmayanlara değil, kendilerinden olmayanlara karşı da her türlü şiddeti uygulayan bir örgüt oluyor. Zamanla güç sahibi insanların, senatörlerin ve devlet başkanlarının da katıldığı bir güce ve yaygınlığa ulaşıyor. Üye sayısı 1920’lerde 5 milyona kadar ulaşıyor. 2. Dünya savaşı sonrası dünya genelinde insan hakları, eşitlik gibi değerlerin yükselmesiyle örgüt güç kaybına uğruyor. Daha sonraki süreç de zayıflatılmış olsa da örgüt varlığını sürdürüyor. Hatta son olarak bu ırkçı örgütün Amerika başkanlık seçimlerinde Donalt Trump’ı desteklediği de bilinmektedir.

Amerika’da her yıl yüzlerce siyahî kuşkulu bir şekilde cinayetlere kurban gitmekte ve failler genellikle cezasız kalmaktadır. Kendini üstün gören ve ötekileştirdiklerinden nefret duyan, kin güden, insanı nefessiz bırakan ırkçılık insanlığı öldürmektedir. Tedavisi zor bir hastalık olan ve insanlığı zehirleyerek öldüren ırkçılık politikası; George Floyd’un;”Nefes alamıyorum.” Sözleri, dünyada ötekileştirilenlerin çığlığı oldu. Irkçı politikalar insanlığının vicdanında bir kere daha mahkûm oldu.  

Mümin Ağcakaya