HESAP ADAMI OLMAK-1
Matematik insanın bilinçli yaşamaya başlamasıyla birlikte, insanın bulduğu ve yaşamının her alanında kullandığı sayıların bilimidir. Dolayısıyla insanlık tarihi kadar eski, insanın zekâ gelişimiyle atbaşı giden matematik, birçok bilim dalının gelişimine de destek olmuştur.
Günlük yaşamımızın nerdeyse her anında karşılaştığımız ve onsuz yapamadığımız matematiğin gizemli büyüsünü, üretimden sanata kadar yaşamımızın her anında, her alanın da kullanmaktayız, sonuçlarını görmekteyiz; duymaktayız ve hissetmekteyiz. Matematik bilimi olmasaydı insanoğlu herhalde basit bir deyimle iki taşı bile üst üste koyamaz, neyi ne kadar üreteceğini bilemezdi. Matematik, sadece sayı, teorem ve ispatlama işlemi değildir. Etrafımızda gördüğümüz muhteşem mimari eserlerden, zevkle dinlediğimiz müziğin ritminden, tarlasını işleyen köylüden, ressamın eserlerine kadar her alanda varlığını göstermekte ve hissettirmektedir.
Matematik, farkına varılsa da varılmasa da yaşamın ayrılmaz bir parçası, nerdeyse vazgeçilmezi olmuştur. Yaşamımızı bu kadar yakından ilgilendiren matematik olmasaydı; insanın toplumsal bir düzen kurmasında veya uygarlıksal gelişmede yol alabilir miydi? Bunu kestirmek zor olsa da; insanın bu güne kadar sürdürdüğü bilinçli yaşamının büyük bir kaos içerisinde olacağı kesindi. Bu yüzden insanın bilinçli yaşamının ve uygarlığın matematik üzerine kurulduğunu söylemek fazla abartılı olmayacaktır.
Matematik insanla birlikte gelişme göstermiş; insanın modernleşmesiyle matematik de modernleşmiştir. Yani insanın beyinsel gelişimiyle atbaşı giden bir bilim dalı olmuştur.
‘’Matematik kelimesi ilk olarak M.Ö 550 yıllarında Pisagor Okulu üyeleri tarafından kullanılmış. Yazılı olarak ise M.Ö 380 yıllarında Platon kullanmıştır.’’
Matematik tarihte Mezopotamya, Mısır ve daha sonra Grek uygarlıklarında; İslam ülkelerinde ve Avrupa ülkelerinde, Sibirya da gelişme gösteren matematik bir dönem, halka yasaklanıyor ve sadece aristokratların uğraştığı bir bilim dalı olmuştur. Rönesans döneminde tekrar halkın da ilgi alanına girmiştir.
Matematiğin tanımı ise; ‘’evrenin dili’’ olarak tanımlayan Galile, ‘’tabiatın kitabı matematik dilinde yazılmıştır; onun harfleri geometrinin şekilleridir. Bunları anlamak ve yorumlayabilmek için matematik dilini bilmemiz gerekir.’’ Lakatos ‘’bazen net bazen bulanık bir şey’’, doğa bilimciler ‘’bilimlerin kraliçesi’’ bazıları da bir ‘’sanat.’’ Hardy ‘ e göre ise ‘’evrensel özellik taşıyan insanlık tarihinin en eski uğraşı’’, ‘’ sürekli güncellenen yenilenen bir bilim.’’ olarak değerlendirmişlerdir.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.