HALKIN SADECE SONUÇLARI GÖRMEYE İHTİYACI VAR
Demokratik yerel yönetimler diyoruz, ancak yerelyönetimlerde seçildiğimiz partinin ilkelerini görmezden gelip klasik anlamda belediyeler yönetilmeye devam ediliyor. DEM Partinin yerel yönetimler programına bakıp sadece oradan alınacak iki üç cümle bizlere Demokratik Yerel Yönetimlerin ne anlama geldiğini anlatmaktadır. Aynı zamanda belediyeleri yönetmedeki amacında net bir şekilde açıklandığını da görmüş oluruz.
DEM Parti yerel yönetimler programında der ki;
1-“Halkların yaşadığı ağır ekonomik sorunlara çözüm üretilebilmesi için kent dinamikleriyle birlikte üretim ve istihdama yönelik politikaları hayata geçirmelidir.”
2- “Bölgesel, il, ilçe ve köy gelişmişlik farkını ortadan kaldırmak için, gelişmemiş ve yoksul bölgelere pozitif ayırımcılık uygulamayı, halkla birlikte toplumsal ve katılımcı ekonomik örgütlenmelerin gerçekleştirilmesi için çaba göstermeyi savunur.
3-“Yerel yönetimlerin hizmet üretiminde ve ihtiyaçları olan mal ve emek alımında şirketleri değil, halkın ortaklığına dayanan örgütlenmeleri tercih etmesini hedefler.”
4-DEM Parti, demokratik ve özerk yerel yönetimleri, halkın kendi sokağından başlayarak gündelik yaşamı, bugünü ve geleceği hakkında söz ve karar sahibi olabileceği yönetim kademeleri olarak değerlendiriyor.
‘Başka bir yaşam mümkün' diyerek sürdürülen, gençlerin ve kadınların başını çektiği, yaşam alanlarını korumayı ve yerel demokrasiyi güçlendirmeyi hedefleyen mücadeleler ve direnişler demokratik yerel yönetimlerin nasıl olması gerektiğini de gösteriyor.
Dünyanın dört bir yanında bu hedeflere ulaşmak için verilen mücadeleler ve bu mücadeleler sonucunda eldeedilen kazanımlar, bize bu hedeflerin ulaşılabilir olduğunu gösteriyor ve umutlarımızı artırıyor.
Örnek verecek olursak. Geçen yüzyılın son on yılında yaratıcı belediyecilik konusunda çığır açıp önderlik eden Brezilya’nın Curitiba kentinin Belediye Başkanı JaimeLerner’in birçok alanda yapmış olduğu çalışmalar ile Brezilya’nın 2,5 milyon nüfuslu Curitiba kentini dünyanın yaşam kalitesi en yüksek kentleri arasına soktu.
Tüm bunları niye yazdım?
Lerner Avrupa da vermiş olduğu konferanslarda, belediye başkanları hep bütçelerinin olmamasından yakınıp durmuştur. Lerner vermiş olduğu cevapta;“Bütçenden hiçbir şey alamadığın zaman yaratıcılık başlar.” Diyor ve ekliyor “Sizin dışınızda da gittiğim her yerde belediye başkanları bana bütçelerinin az olduğunu söylüyorlar. Bazı nedenlerden dolayı bizim hiç bütçemiz yoktu.” Diye cevap vermiştir. Ve en ünlü sözü şudur “paranız olmadığında yaratıcılık başlar.”
Kentimiz Diyarbakır da da yıllardır hafif raylı sistem ile ilgili projelendirme çalışmaları yapılmaktadır. Belediyenin bütçesi hafif raylı sistemi yaşama geçirmeyi karşılayamadığı için, yapılamıyor. Yurtdışından kredi arayışları merkezi hükümetin onayından geçmediği için alınamamaktadır. Arayışlar her dönemde devam etmektedir. Seçimle gelen belediye yönetimlerimiz, kredi bulamadıkça “Kredi almadığımızda, hafif raylı sistem için hiçbir şey yapamıyoruz” cümlesine takılıp kalıyor. Bu takıntıdan kurtulma yönünde mensubu oldukları partinin ilkelerine içselleştirdiklerinde, “hiçbir şeyi değiştiremeyiz” karamsarlığından kurtulup, “başka bir yol yok mu?” sorusunu sorarak yeni bir yol bulacaklarına eminim.
Nasıl mı?
Büyükşehir Belediyesi bir Ulaşım AŞ kurarak,(Anonim Şirketler aynı zamanda bir kooperatif uygulamasıdır.)kentte toplu ulaşım alanında çalışan halk otobüsleri ve minibüs işletmecilerin hisse bazında Ulaşım AŞ ye ortak ederek hiçbir krediye ihtiyaç duymadan hafif raylı sistemi kentimize kazandıracaklarından kuşkum yoktur. Net sayıyı bilmemekle birlikte 300 minibüs ve 200 halk otobüsü olduğunu düşünüyorum. Her işletmeciden 300 bin dolar ile ortak olduğunda şirketin kasasında 150 milyon dolar olacaktır. Belediyeni kendi bütçesinden aktaracağı para ile kısa süre içerisinde hafif raylı sistemin çalışmasından şüphem yoktur. Mevcut toplu ulaşım araçları diğer hatlara kaydırılarak, yapılacak planlama ile her vatandaş evinden çıktığında 300-400 metre yürüdüğünde bir durağa ulaşacaktır . Buradaki en zor şey belediye toplu ulaşım alanındaki 500 işletmeciyiikna etmesi olacaktır. O güveni sağlamak olacaktır.
DEM Parti belediye başkanları yönettikleri kentlerde,toplumcu belediyeciliği zirveye çıkarma yeteneğine sahiptirler. Toplumcu belediyecilik aynı zamanda kentdayanışmasını sağlar, dayanışma ile kooperatif örgütlenmeleri ile kente rehberlik ederler. Unutulmamalıdır ki; “Kentler sorun olarak görülüyor, oysa tam tersine: Kentler çözümdür.”
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.