Gündemlerin peşinden sürükleniyoruz
Hafıza üzerine bazı sanatsal etkinlikler düzenleniyor. Yaşadıklarımızı, yaşananları yeniden hatırlatıyor. Neden yeniden hatırlatmaya ihtiyaç duyuluyor. Çünkü hem bireysel hem de toplumsal olarak çok çabuk unutma gibi bir alışkanlığımız olduğundan. Hafıza ya da bellek adı verilen bu çalışmalarla geçmişi hatırlatan çeşitli simgeleşmiş materyaller ya da görsellerle sergileniyor. Unutma da bir nevi Alzheimer hastalığı gibidir. Yaşanılanlar da unutunca tekrarını yaşamak kaçınılmaz oluyor. Tıpkı tarihten ders çıkarmayanların aynısını yaşamaya mahkûm olduğu gibi.
Genelde yaşlanmanın doğal sonucu olarak görülen Alzheimer için çeşitli tedavi süreçleri uygulanmakta ve kişiye hafızası yeniden kazandırılma çalışılmaları devam etmektedir. Bu durum daha çok kişisel boyutludur. Yazı konusu bundan ziyade toplumsal unutkanlıklarımız üzerinedir. Çünkü unutmak insanın geçmişini, yaşadıklarını, anılarını elinden almaktadır.
Günlük yaşamımızı etkileyen gündemler çok çabuk değişmektedir. Neredeyse her gün yeni bir gündemle uyanıyor ve bizi bizden alıyor. Yaşadığımız şoklar beyinlerimizi, düşüncelerimizi alt üst ediyor. Yaşadığımız şoktan dolayı da sağlıklı düşünemiyor, gündemin peşinde koşturup duruyoruz. Bir sonraki gündeme kadar.
Genelde çok duygusal insanlar olduğumuz için kendimizi olayların akışına kaptırıyoruz. Günler birbirini böyle kovaladığında geriye dönüp sağlıklı düşünmeye zaman da bırakılmıyor. Kendimizi gündemden koparıp kafamızı kaldırdığımız zamanda ekonomik sorunlar kendini dayatıyor. Hatta çoğu zaman içinde debelendiğimiz ve bir türlü çıkış yolu bulamadığımız yaşam sorunları gündemlere karşı bizi tamamen ilgisiz hale getirmektedir. Toplumsal belleğimizin geçmişle gelecek arasında köprü olması ancak birilerinin hatırlatmasıyla kurulabiliyor. Manipülasyonlardan kurtulmadığımız sürece de kendi başımıza düşünüp sonuçlar çıkarabilmemiz de o kadar kolay olmuyor.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.