Gazze'de Bir Bayram İşte
Biz yazmaya devam edeceğiz.
Hatta görmezden, gelmemeye de, inadına.
Biz görmezden gelmeyeceğiz ki,
Bir bayram arefesi evet belki de bir bayram sabahı, üzerine yağan her neyse,
acı,
ve dehşet,
ve kan,
ve zülüm,
ve çaresizlik,
ve dünya gözünü kapamış,
ve görmezden gelen yığınlar, ne denilirse denilsin işte,
denen o kelimelerde bile ifade ederken,
insanın boğazına bir kocaman yumruk gibi takılan, her bir çocuğun gözyaşı,
o gözyaşı,
acı ve kanın vebali,
boynumuzdaki bayram sevinci dedikleri,
hangi bayram diye soracağım, o bayramlar işte!
Oysa bütün mesele bir avuç şeker yiyebilmek gibi görünse de, çocukların gözyaşları,
kanları,
ve altına sakladıkları,
dünyaya güya egemen bir kaç avuç 'insanım' diyen kendine, insancıklar...
Zavallıcıklar,
kan emiciler!
Asıl sizin bayramınız kutlu olsun. Kandırdınız bizi.
Hep kandırdınız. Bayram eden sizsiniz. Biz değil!
Biz biz olmadık sizin aç gözlü doymazlıklarınızdan. O doymazlıklarınız ki,
dünya yetmez,
yetmiyor o açlığınıza!
Kırmızı rugan ayakabımı istiyorum. Pazenden dikilmiş,
çiçekli robadan elbisemi.
Akşamdan yastıgımın altına saklayıp,
sabah giymek için sevinçle, rüyalara dalmak istiyorken,
üzerime yağacak bombalardan habersiz.
üzerime sıçrayacak kardeşlerimin kanları üstelik. Kanlı coğrafyanın kana susamış vampirleri, rüyama da girmeyin!
Kırmızı rugan ayakkabılarımı sakladığım yeri de size söylemiyeceğim. Siz sofralarınızda bizi yiyeceğiniz kanlı etli yemekleriniz,
afiiyet olsun diyecek miyim size zannettiniz? Gözlerimin içine bakabilir misiniz bir bayram sabahı? Elimi tutabilir misiniz sandınız,
yine bir bayram sabahı. Gazze'de çocuklar... Güldürmeyin...
Düşleri, rüyaları, ellerinden, şekerleri alınmış,
hem de çoktan alınmış,
çocuklar.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.